Sing Me to Sleep

101 12 12
                                    


Jungkook'a kahvesini uzatıp koltukta yanına oturdum. Bana bir aptal olduğumu söylemesinden hemen sonraya denk geliyordu bu an. Sessizce oturuyorduk. Yan yana. Karşımızda, tam da görüş açımızda olabilecek şekilde tablom duruyordu. İkimiz de ona bakıyorduk ama tek kelime etmiyorduk. Jungkook aptal olduğumu düşünüyor olabilirdi. Öyleydim de ve artık bunu saklamak için bir sebebim olduğunu sanmıyordum. İşte ben, tüm çıplaklığımla duruyordum bu küçük atölyenin ortasında. Ya da atölyenin köşesindeki koltuğun üzerinde. Ne fark ederdi ki? Çıplaktım, tek başıma atlattığım onca şey dışında görünürde hiçbir saklım kalmamıştı. Dünyanın en pahalı kıyafetlerini de getirseniz, hiçbir şey örtemezdi artık beni.

"Taehyung yapma" dedi Jungkook. Hiçbir şey yapmamıştım. Sadece yan yana oturuyorduk ve ben her şeyimle karşısındaydım ama yemin ederim hiçbir şey yapmamıştım.

"Bana geri dönme. Sen yıllarca önce bıraktın beni. Sen geldiğinde hiçbir şey yok gibi davrandım çünkü sen ölüsün benim için. Şu anda yanımda oturan bu halin, benim Taehyung'um değil. Ben, sen gittiğin gün, birlikte doldurduğumuz o özel günlükle birlikte arka bahçedeki lavanta fidelerinin dibine gömdüm Taehyung'u. Sen geldiğinde tepki vermedim çünkü seni tanımıyorum. Benim tanıdığım seni toprağa karıştıralı çok oldu."

Gözlerindeki hafif doluluğu görüyordum Jungkook. Her gece, yıllarca gidip o fidelere ev sahipliği yapan toprakları sevdiğini bilseydim bu kadar uzun kalır mıydım uzaklarda? Gitmezdim diyemem sana, yine giderdim, zorundaydım ancak korkmazdım geri dönmeye. Beni gittiğim gün gömdüğünü söyleyen karşımdaki bu adamın sözlerinin aksine beni beklediğini bilseydim eğer, vereceği tepkiden korkmadan dönerdim zamanı geldiğinde. Çünkü Jungkook, ben henüz bilmiyordum o zamanlar, bazı kelimelerin bazı anlamlara gelmediğini.

"Üzerim seni Tae. Bunu anlamak zorundasın. Ne kendine, ne bana yapmamalısın bunu. Ben seni üzerim çünkü bedenini değil, ruhunu gömdüm ben o toprağa. Bedenin gitse de ruhunu yakalamak için hep bekleyecek olan ben, ruhu gitmiş bu bedeninle ne yapacağımı bilmiyorum."

Susmalar kuşanmayı bırakmak istediğimi fark ettiğim an da tam olarak bu cümlelerden sonrasına denk gelmişti.

"Bana soracak olursan Jungkook" dedim. Konuşmaya başlamamla kafasını benden tarafa çevirmişti. Bir taraftan yüzümü inceliyor, bir taraftan da konuşmaya devam etmemi bekliyordu sanırım.

"Bana soracak olursan beni sen üzemezsin. Beni beklentilerim üzebilir. Aslında biliyor musun, bence bizi gerçekten hiçbir insan üzemez. Ama onlardan ne beklediğimiz çok yaralayıcı olabilir. Bu yüzden ben hayatımda bir şeyler beklemeyi bıraktım. Hatta istemeden beklentiye girersem de çok kızıyorum kendime. Çünkü biliyorum, beklediğimde ve beklentilerim karşılanmadığında neler olduğunu. Kimsenin de benden bir şey beklemesini istemiyorum. İsteklerinizi yerine getiremeyecek kadar yorgun, getirmeyecek kadar da bıkmış durumdayım. Bak, yıllar önce hep seninle olmamı bekledin ve ben bu beklentini karşılayamadığımda evinizin arkasına gömdün beni. Görüyorsun değil mi? Olayın benle hiçbir alakası yok aslında."

Jungkook bana bakmayı bıraktı. Bir süre daha tabloya çevirdi kafasını. Orada her ne olursa olsun şu anda umurunda olmadığını biliyordum. Daha çok düşünüyor gibiydi. Söylediklerimi kafasında tartmaya uğraşıyordu.

Şu anda sol elmacık kemiğinin üstüne küçük bir öpücük bıraksam ne olurdu acaba?

Jungkook olduğu yerde koltukta biraz daha kaydı ve şimdi tam olarak uzanıyordu. Ayaklarını sırtımın arkasından koltuğun ucuna doğru uzattı. Zaten sığmıyordu da buraya ama oldukça rahat görünüyordu.

Yerimden kalkmadım. Bir şey demesini bekledim, hiçbir şey söylemedi. Yanına yatmamı istemesini diledim, istemedi.

Bu yüzden Jungkook'un kendi başına sığamadığı koltukta zorla kendime yer açtım. Bu bana, yıllar sonra dönüp onun hayatında da kendime zorla yer açışımı hatırlatmıştı. Kendi kendime gülümsedim ve bencilsin dedim. Tae sen çok bencil bir adamsın. Sayfaları çok kolay okunan bir kitapsın. Yazılarının puntoları büyük büyük. 5 yaşında bir çocuk bile gelip okuyabilir seni. Tek bir sorunun var, bazı sayfalarını yırtıp atmışlar. Kimse okuyamıyor onları çünkü kayıplar. Sen hayatının yarısı kaybolmuş bir çocuksun Taehyung. Senin sayfalarını yırtıp atmışlar.

Bana huzur veren sessizliğin ortasında, düşüncelerime ara verip uykuya dalmadan önce Jungkook'un şarkı mırıldanan ufak sesini duyuyordum. Ah, dedim, uykunun kollarına bırakmadan önce kendimi, dünyanın en güzel melodisi çınlıyor kulaklarımda.

**************

artaelavender:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

artaelavender:

"Sing me to sleep

And then leave me alone

Don't feel bad for me

I want you to know

Deep in the cell of my heart

I will feel so glad to go"

1326 beğeni. (Gönderi yoruma kapatılmıştır).

----------


Finaller dolayısıyla yine kısa bir bölüm. Çok üzgünüm. Umarım beğenmişsinizdir <3

Sevgilerimle, 

Hunnieghoul 

Fuck It, I Don't Wanna Be Your Friend - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin