Cehennemin dipsiz çukurlarında yanarken, günah obruklarına saplanmış bedenler, yanacaktı. Bu kaçınılmaz bir gercekti ve cehennemde azap görenlerin ıstıraplı sesi bulutlarin aglamasına, cennette ki insanların ise hüzünlenmesine sebep olacak kadar acı vericiydi.
Çıngıraklı yılan sesleri, kötü bir sonu hak etmeyecek temiz hislerin üzerinde ki kader ağlarıyla birlikte olmuştu. İlk günah ve günaha davet eden çan sesleri ilahi gibi kulakaları okşarken, cennete giden tüm yollar kapanmıştı. Issız, yalnız, kimsesiz insanların bir arada toplandığı, bağırdıkların da seslerini duyuramayacakları için ellerinden akan kanların yere damlamasını izlemek bile, Tanrı tarafindan verilen bir lütuftu. Onlar günahkarlardı, kirli avuçlarına binlerce masumun yakarışları sinmişti ve bunun hesabı ağır olacaktı.
Ateşin en harlı yandığı çukurda can çekişen bir adam; ateş rengi gozlerin de cehennemden izler var. Ne iyi, ne kötü. Onun için ne cehennem, ne cennet var. Berzâh alemin de sıkışmış biri, nereye giderse gitsin geçmişi onun ardından sürüklenecek ve boynuna merhametli şeytan gibi sarılacak. Ve geçmiş, kaçınilması imkânsız olan ölümle birlikte gelip, tüm çıkış kapılarına tohumlarını serpti. Şeytanın girdiği yoldan dönme şansı yokken, cehennemde yanmayı bekliyordu; ömrünün son demlerini yaşayan uçmaya aşık olmadan önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİTAP ÖNERİLERİ
General FictionAklınmı karıştı ne okuyacağınla ilgili hemen önerilerime bakabilirsin ;)