10. Bölüm

12 3 0
                                    

Telefonun ekranını açıp tekrar tekrar saate bakıyordum. Ders çıkışında Merve'yle üniversitenin bahçesinde buluşacaktık ve alışverişe gidecektik ama hanımefendi geç kalmıştı. Her zamanki gibi..

Normalde alışverişi sevmezdim ama Merve çok seviyordu ve gelmem için çok ısrar etmişti. Genellikle o kıyafetlere bakar, üzerinde dener ve beğendiklerini bir kenarda toplardı. Tabiki hepsini satın alamayacağı için içlerinden birini seçmek zorunda kalırdı. En zor kısım da buydu işte. Seçme kısmı.. İçim daralırdı.

Bu alışverişten kaçmak için bahaneler üretmiştim ama hepsini de çürütmüştü. Yeni bahaneler bulmalıydım.

Düşüncelere daldığım sırada karşıdan gelenleri görmemle birlikte düşüncelerimin hepsi uçup gitti. Umut ve yanında bir kız. Bu kız da kimdi? Ve Umut'un yanında ne işi vardı? Allah var kız benden güzeldi. Esmerdi, uzun boyluydu. Ben onlara parçalayıcı bakışlar atarken onlar önümden geçip gidiyorlardı. Beni görmemişlerdi bile. Çantamı toparlayıp ayaklandım ve peşlerine düştüm.

Kız bir şeyler anlatıyordu. Umut da masum masum onu dinliyordu. Uzun süre yürüdükten sonra bir parka gelmişlerdi. Uzun ağaçlar felan vardı. Bankalardan birine oturdular. Ben de onları rahatça gözlemleyebileceğim bir yere saklandım. Tabiki o güzel saklanma yerim bir çöp kutusunun arkasıydı. Hiç rahat değildi üstelik. Zaten yürümekten ayaklarıma kara sular inmişti.

Düşüncelerimden sıyrılıp onları izlemeye başladım. Kızın arkası bana dönüktü. Umut'u ise net olarak görebiliyordum. Ama ne konuştuklarını duyamıyordum. Önümden geçen insanlardan dolayı da rahatça izleyemiyordum zaten.

Kız biraz daha konuştuktan sonra kalktı. Umut da hemen ayağa kalktı. "Yine bir yerlere mi gideceklerdi ki? Yine mi yürümek zorundayım?" diye kendi kendime söylenmeye başladım. Bir taraftan da sızlanıyordum.

Daha iyi görebilmek için kafamı iyice kaldırdım. Kızla vedalaştıktan sonra kız oradan ayrıldı. Umut bir süre arkasından baktıktan sonra aniden kafasını benden tarafa çevirdi. Bu tarafa bakmasıyla yerime sinmem bir olmuştu. İçimden farkedilmemiş olmak için dualar ediyordum. Gözlerimi sımsıkı kapadım ve iyice yerime sindim. Birkaç saniye sonra tepemde bir gölge belirdi. Büyük ihtimalle bu Umut'tu. Gözlerimi açarak ona baktım. Tepemde dikilmiş bana sırıtıyordu. Kafamı eğerek yüzümü başka yere çevirdim. Ona bakmamaya çalışıyordum.

Elini uzatarak "Kalk hadi." dedi. Eline tutunarak kalktıktan sonra yerdeki eşyalarımı topladım. Yürümeye başladı. Ben de peşinden gidiyordum. Az önceki kızla oturduğu yere oturduk. Hala sırıtıyordu.

Biraz sinirli biraz da mahçup bir şekilde "Ne sırıtıyorsun?" diyebildim. "Hiç. Öylesine." diye cevap verdi. "Sizi takip ettiğimin ne zaman farkına vardın peki?" diye sordum. Düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra bana döndü ve "Okuldan çıkarken." diye cevap verdi. Bunu söylemesiyle birlikte daha çok utanmıştım. O kızın kim olduğunu, ne konuştuklarını deli gibi sormak istiyordum ama kıskandığımı düşünmesini istemiyordum. Gerçi takip etmiştim onları. Kıskandığımı baya belli etmiştim sanırım. Dilimin ucuna kadar gelen soruyu geri yuttum. Onun yerine "Ya gülmesene. Hem sen de takip etmiştin beni. Hatırlatırım." deyiverdim. "Evet. Takip etmiştim. Ama en azından yakalanmamıştım." dedi. Ben nakavt. Ben mort.

Biraz sinirlenmiştim. Ama tatlı bir sinirdi. Ayağa kalktım. Gözlerimi kısarak ona baktım ve "Gidiyorum ben." dedim. "Ya tamam tamam. Özür dilerim." diyerek kolumdan tuttu ve yerime oturttu beni. "Tamam. Başka şeylerden konuşuruz." dedi bana dönerek. "Ne konuşacağız?" dedim. "Mesela İstanbul." dedi gülümseyerek. "Nasıl yani?" diye sordum. "İstanbul. Destan gibi bir şehir. Konuşulabilecek o kadar çok yönü var ki." dedi ve sonra ekledi "Sen sever misin İstanbul'u? İstanbul hakkında ne düşündüğünü söyle mesela."

Denize TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin