2.Bölüm

23 4 2
                                    


Deniz Akın
     

Kahveyle dolu kupamı masanın üzerine bıraktım ve önümde ki kağıtlara baktım. Elimden geldikçe derslerimi aksatmamaya çalışıyordum. Sarı renkli fosforlu kalemi aldım ve önümdeki not kağıdında önemli gördüğüm yerlerin altını çizdim. Daha iki üç cümlenin altını çizmiştim ki kapımın tıklatılmasıyla dikkatim dağıldı. Merve masumca başını içeriye doğru uzattı. "Girebilir miyim?" Başımı salladım. Notların altını başka zamanda çizebilirdim. "Ders çalışıyorsan ben bölmeyeyim." Kahvemden bir yudum aldım. "Yok sorun değil."  Hemen yatağımın üzerine kuruldu. 

"Canım çok sıkıldı. Ders çalışmam gerektiğini biliyorum ama içimden hiç çalışmak gelmiyor. " Güldüm. "Klasik öğrenci psikolojisi." Elimdeki fosforlu kalemi salladım. "Bende dersleri aksatmayayım diye biraz çalışayım dedim." Nefesini üfledi. "Sen benim gibi değilsin." Ayağa kalktı. "Neyse sen çalışmana devam et sonra konuşuruz." Omuz silktim. "Olur."  

O çıkarken bende önümdeki kağıtlara yöneldim. Tam kalemin kapağını açıyordum ki bu sefer masamın üzerindeki telefonum sesi tüm odayı doldurdu. Bu gece bana çalışmak haramdı anlaşılan. Ekrana baktığımda abimin aradığını gördüm. Neşeyle telefonu açtım.

"Abicim." Arkadan televizyon sesleri geliyordu. "Hayırsız kardeşim beni aramayınca ben onu arayayım dedim. " Güldüm. "Ya abi biliyorsun. Dersler filan yoğunum baya." Bir yandan da notlara göz gezdiriyordum . Aklımda kalmayacağını bilsem de.. Gülüşü kulaklarımı doldurdu. O harika bir abiydi benim için. Sonra devam etti "Biliyorum biliyorum şaka yaptım. Ne yapıyorsun ? Nasıl gidiyor hayat ?" Kahvemden bir yudum daha aldım. Yavaş yavaş soğumaya yüz tutmuştu. "Nasıl olsun abi ya .Evden okula,okuldan eve . Aynı işte. Asıl siz ne yapıyorsunuz annem nasıl? " Öksürdü. "Burada . Vereyim telefonu istersen. " Görmeyeceğini bilsem de başımı salladım. "Olur." O sırada sandalyeden kalkıp yatağıma gittim ve uzandım. 

"Deniz." Annemin özlem dolu sesini işittiğimde gözlerimin hafiften nemlendiğini hissettim. "Annecim . Nasılsın ? Ne yapıyorsun? " Annem titrek sesiyle konuştu. "Ne yapayım kızım? Evde oturuyoruz abinle. Sen nasılsın ? Okul nasıl gidiyor ? Merve kızım nasıl?" Gülümsedim. "İyiyiz anne. Dersler yoğun biraz ama alıştım artık . Öyle yani. Bir sorun yok. " Yana döndüm. "İyi kızım iyi. Bir sorun olmasın da . Neyse kızım öpüyorum seni. Merve kızıma da selam söyle . Öpüyorum ikinizi de. Kendinize dikkat edin. " Hafifçe gülümsedim. "Tamam annem sizde dikkat edin. Görüşürüz." diyerek telefonu kapattım ve yastığımın altına koydum. 

Olduğum yerden doğrularak elimin yettiğince perdeyi araladım. Güneş sahneden çekilmişti . Şimdi yıldızların sahnesi vardı. Lacivert gökyüzünde yerlerini almış ve rolleri gereği ışıl ışıl parıldıyorlardı. O sırada Merve tekrar geldi. Sandalyeme oturdu. "Annemin selamı var." dedim. Gülümsedi. Tam perdeyi çekecekken ani bir parıldamayla bir yıldızın kaydığını gördüm. "Merve bak yıldız kaydı. Hadi bir dilek tut." diye sevinçle ellerimi birleştirdim. Sonra da gözlerimi kapattım. Aklıma Merve gelince bir gözümü açtım. Alay eder gibi bana bakıyordu. "Ne bakıyosun ya?" diye sorduğumda duruşunu düzeltti. Sanki bilim adamı edasıyla "Teknik olarak yıldızlar sabittir. Yani kayamazlar. Yıldız kayması dediğimiz olay bir meteorun atmosfere girerek yanması olayıdır." diyerek bütün hayallerimi yıkmıştı. Ben yine de dilek diledim. Mutlu olmayı dilemiştim hem de çok mutlu...

----------

Uyandığımda saat sabahın dokuzuydu. Uyumayı severdim. Hayal kurmayı da. Her zaman istediğim gibi hayal kurardım. Ama maalesef kurduğum hayallerle hiçbir alakası olmayan bir hayat yaşıyorum.

Hayallerimde babam olur genellikle. Ona sarılırım, konuşurum dertleşirim babamla hayallerimde. Ve işte hayallerimle alakası olmayan bir hayat...

Denize TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin