1. 218 Numaralı Oda

194 4 5
                                    

Önsöz, diyelim.

Herkes karakterleri aynı dizideki gibi hayal etmekte serbest. Ben diziyi izlemeden önce kitapları okumuştum. Tv'de, medyadaki model/oyuncuyu gördüğümde "aynı hayalimdeki serena" demiştim. Onu kitapta hiç özenmediği sapsarı ama parıldayan saçlarıyla, masmavi gözleriyle, rastgele seçtiği giysileriyle, özensiz haliyle bile harika görünen; "zayıf, güzel ve mükemmel" bir kız olarak anlattı hep Cecily von Ziegesar. Bu temsilidir,  siz onu dizideki gibi ya da istediğiniz gibi hayal etmekte özgürsünüz tabii ki. Serena ve diziden bildiğimiz karakterler hariç, hikayeye girecek yeni karakterlerin ünlülerini yazacağım oyunculara. Yani Nate, Blair vb. eklemeyeceğim, onları nasıl hayal ettiğiniz size kalmıl. Her bölümde de bir karakterin resmini eklerim diye düşünüyorum karakterler bitene kadar. 

Şimdiden ben de sizi çok çok öptüm, yorumlarınızı bekliyorum. <3 

______________________________________________

Buraya bir taksiyle tek başına geldiğinde okul terkedilmiş izlenimi veriyordu; aşırı bakımlı olması dışında. Taksideyken dedikoducu kızın sitesini bir kaç kez açıp aboneliğini iptal etmeye yeltendi ama yapamadı. Asıl istediği oradan tümüyle kopmaktı, yerseniz, ama buna hazır değildi. Arabadan inip bavulunu arkasında sürüklerken içi ürpermişti. İlgi odağı, gerçek bir ilgi odağı olmaktan bir hiç olmaya. Burada kimsenin dikkatini çekmemeye kararlıydı, nasıl olacaksa.

Okulun terk edilmiş olduğunu düşünmekte haksız değildi. Yatakhanenin resepsiyonundaki kadın odasının anahtarını verirken ilk gelenin kendisi olduğunu söylemişti. Bu onun işiydi, annesinin müdürle konuşup herkes gelmeden 1 gün önce ona izin vermesini rica etmesini istemişti. Tabii ki ricası geri çevrilmemişti, Connecticut'da da olsa o bir van der Woodsen'dı.

Odası yatakhanenin en üst yani 3. katındaydı. Yatakhane baştan aşağı yeni temizlendiğinden, odanın perdelerine sinmiş sigara kokusunu pek bastıramayan, zayıf bir lavanta kokusu mevcuttu. Kapıdan girdiğinde karşısında üç büyük pencere, pencerenin iki yanında duvara yaslı tekli yataklar vardı. Kapının iki yanında ikişer yatak daha ve  büyükçe bir gömme dolaplar. Boş duvarlardan birine büyük bir şifonyer, diğerine de eski ahşap bir çalışma masası yaslanmıştı. Bavulunu kapının yanında bırakıp cama yaklaştı. Okulun spor sahalarını gören güzel bir manzarası vardı. Pencerelerin iki yanında sallanan krem rengi, daha doğrusu onca dumandan sararmış perdeleri çekti. Kapısını kapamayı ya da bavulunu içeri almayı boşverip pencerelerin sağındaki yatağa attı kendini. Bir süre dinlenmeyi planladıysa da dayanamayıp kotunun arka cebinden tityeren telefonunu çıkardı.

Yeni Haber. Günaydın Yukarı Doğu Yakalılar Birazdan öğrenecekleriniz hepinize uzun ömürlü bir dedikodu malzemesi verecek. Kötü haber mi? Bu dedikoduyla birlikte bir devir kapanacak. Meraktan çatlıyorsunuz değil mi? Yüzünde kararsız bir tebessümle tüm haberi okudu.

"Doğru," diye mırıldandı "Serena van der Woodsen aranızdan ayrıldı."

O korkunç, korkunç, berbat olaydan sonra kaçarcasına bir uçağa atlamıştı. Fransa, İtalya; hangisi olursa! diyerek aldığı biletle bir süre başıboş dolanacağı Paris'e gitmiş, sonunda annesiyle konuşup Constance Billard'dan ayrılmak istediğini söylemişti. Manhattan'da daha fazla kalamazdı.

Ya Blair öğrenirse? Bu onu, haberin dedikoducu kıza düşmesinden daha çok korkutuyordu. Tüm dünya onu yargılayabilirdi ama Blair tarafından yargılanmaya dayanamazdı. Dedikoducu Kızın sitesini kapattığında yeni mesaj iconunun yanıp söndüğü gördü, mesajlara girdi.

Nate: Bu doğru değil, dimi? Ne zaman dönüyorsun?

Mesajı silip telefonu başucundaki komidine bıraktı ve yüzünü yastığa gömüp öylece kaldı. Kısa süre içinde vücudunu hissizleştiren bitkinlikle uyuyakalmıştı.

Kim Bu Kız? [gossip girl]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin