BRİANNA- ALL I NEED

34 17 6
                                    

BÖLÜM 5

Başımdaki ağrı o kadar fazlaydı ki sanki biri ısrarlı bir şekilde kafama sürekli darbeler indiriyordu. Gözlerimi açmak ise sanki başımın ağrısını şiddetlendirecekti. Evet, bilincim yerinde ama gözlerimi açmamak için adeta kendimle bir savaş halindeydim. Nerede olduğumu bilmiyorum ama birileri fısıltıyla konuşuyorlardı. Dikkatimi konuşmalara verdiğimde

“O olduğuna emin misin?”  sorusuyla merak duygum beni dürtmüştü ve onları dinlemeye başladım.

“hayır, beni görür görmez şapka taktı. Ve tam gidecekten bir an durdu. Anlam veremedim” kaşlarım konuşmalar üzerinde çatılmıştı ve bu başımın ağrısını daha çok tetikliyordu.

“Hayal’e bahsedecek misin peki?”

“henüz değil. Eğer yanlış düşünüyorsam bu onu tehlikeye atabilir.” Daha fazla dayanamayıp

“beni tehlikeye atacak olan şey nedir?” diye sordum. Gözlerimi zorda olsa açmıştım. Kendi odamdayım ve başımda bekleyen Onur ve BORA. Onlar ne alaka?

“Hem sizin benim evimde ne işiniz var?” diye tekrar bir soru yönelttim. Olanlar aklıma gelince kanım çekildi sanki.

Onur hemen yanıma gelip
“kızım çok korkuttun lan. İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu? Hem sen madem uyandın niye haber vermiyorsun?”
Gülümseyip

“iyiyim sadece biraz başım ağrıyor onun dışında bir sorun yok ama ne oldu? En son biri tarafından bayıltıldığımı hatırlıyorum. Sonrası yok” deyip meraklı gözlerimi ona çevirdim.

Bora:
“dün annenler annemleri aramışlar. Sana ulaşamadıkları için e haliyle baya bir merak etmişler seni. Annem de beni arayıp buraya gönderdi. Annen paspasın altında anahtar olduğunu söylemiş anneme. Uyuyorsan falan diye. Neyse kapıya geldiğimde tam zile basacakken içeriden senin sesini duydum. Bende anahtarla içeri girdiğimde baygın bir şekilde yerde yatıyordun. Arkadaşların burada zaten. Annenler gelemeyeceklermiş henüz. Onlara olanlardan bahsetmedim. Ama hemen telefonu yaptırmanı söylediler. Bu arada kendini kötü hissediyorsan hastaneye götürebilirim seni.”

Soluksuz konuşmuştu resmen. Hep böyleydi ya hiç konuşmuyordu ya da bir anda söyleyeceklerinin hepsini bir arada söylüyordu.

Onur:
“Aga bir sakin yavaş yavaş anlataydın ya ne yaptın ya?” dediğinde onun yüz şekli garip bir şekilde gülmemi sağladı.

“ iyi ama tehlike konusu ne?” diye merakla tekrar konuştuğumda tam bir şey söylemek için ağzını araladı ama elinde çorbayla içeri Gonca girdi. Ardından Rüveyda Sedef de gelince onları takip eden Masal Burak ve Güneş’i görmemle gözlerimi şaşkınlıkla araladım.

“Siz ne ara geldiniz?”

Rüveyda
“sence şimdi bunu merak etmen çok gereksiz değil mi? Nasıl geldiysek ne ara geldiysek geldik. Ya sen telefonunu neden kapattın. Dışarıda ne kadar yağmur yağdı bilmiyor musun elektrik hemen kesiliyor. Sen karanlıkta kalamazsın ki niye haber vermiyorsun kızım bize? Gelmesek başına gelenlerden haberimiz olmayacak. Neyse tamam sakinim. Sen nasılsın?”

“Eh be Rüveyda sakin ol kızım biraz. Bir şeyim yok iyiyim işte. Bende anlamadım ne olduğunu valla. Sabah kalktığımda şarj olmuyordu.”

Burak;
“Hayal telefonuna bakabilir miyim?”

“Tabii” deyip telefonumu ona uzattığımda telefonun kapağını çıkardı. Kaşlarını çatarak biraz telefona baktıktan sonra büyük bir kahkaha patlattı. Onur da onun yanına gittiğinde 5 saniyelik bir şaşkınlığın ardından o da Burak ile gülmeye başladı.

SAKAR AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin