L.K

5.8K 486 202
                                    

Uzun sessizliğe gömülmüş gecede dudaklarımı birbirine bastırmış bir şekilde tavana bakıyordum. Jungkook uyumuş olmalıydı. Bir şeyler yapması için benim mi bir şeyler yapmam gerekiyordu? O bir şeyler neden ben bir şeyler yapmadan gerçekleşmiyordu?

"Jungkook, uyuyor musun?"

Uzun süren sessizliğin ardından bana döndüğünü hissettim.

"Hayır, neden bilmiyorum ama uyuyamıyorum. Sen neden uyumadın hala?"

Arada gözlerimiz birbirini buluyordu ama kaçırmaya devam ediyordum.

"Ben mi? Şey..."

"Yoksa yine korkuyor musun?"

Kırmızıdan bahsediyor olmalıydı. Aslında kırmızı hayatımdaki güzel şeylerden biri olmuştu. Kırmızı ruj ya da elbiseler gibi.

Cevap vermememe rağmen kollarını sardı. Heyecanlanmamıştım ve çok iyiydim. Hiçbir sorun yoktu. Her zaman ki gibiydim tabiki de. Evet...

"Lisa, iyi misin?"

"Evet, neden?"

"Neden titriyorsun? Hasta gibisin."

Sadece tuvalete kapansam ve utançtan ağlasam ne olurdu ki? İnanılmaz şeyleri yaşıyordum. Parmağımızda yüzük olması hatta benim için tüm sektörü karşısına alması inanılmazdı. Fazla inatçıydı ve bazen onu durdurmakta zorlanıyordum.

Harekete geçirmekte zorlandığım gibi :')

Çok mu çocuksuydum acaba? Belki bu yüzden beni küçük bir çocuk gibi seviyordu.

Hala beni izlediğini fark ettiğimde iç çektim. Üç gündür böyleydik. Deli gibi ağlamak isteyen tarafım daha ağır basıyordu. Daha fazla içimdeki ağlama isteğini arka plana atamazdım yoksa kendimi onun önünde ağlarken bulabilirdim. En iyisi tuvalete gitmekti.

Doğruldum ve yatağın kenarına doğru yöneldim. Terliklerimi giymek için ayağımı dışarı çıkarırken birden kendimi onda buldum. Nasıl olduğunu anlamamıştım ama birden olmuştu. Ona çok yakındım. Hatta şu an sanırım beni öpüyordu. Algılarım yavaşlamış olmalıydı ya da beynim donmuştu.

🌸🌸🌸

"Uyu."

"Yaaa... Yaayayaaaa..."

"Şunu yapmasan ve uyusan."

"Sen de böyle olmasan ve yanıma gelsen."

Ben yere oturmuşken o da yataktan kafasını aşağı sallamış bir şekilde yüzümü inceliyordu.

"Beni çok mu seviyorsun?"

Sorduğu soruyla gülümsememek için kendimi zor tutuyordum. Aptal aşıklar gibiydim.

"Evet."

"Dün çok güzeldi."

Kucağımdaki yastığı elime aldım ve hiç tereddüt etmeden yüzüne yapıştırdım.

"Uyu sadece uyu uyu uyu!"

Yastığı tutarak indirdi. Gülen yüzünü görür görmez aniden yumuşamıştım. Bunu yapmasını sevmiyordum ama bıraktığı etkiyi çok seviyordum.

"Onun için dememiştim. Dün melek gibiydin."

"Ne?"

"Kanatlarının olmasına gerek yok. Çünkü ben sana kanatlarımı verdim."

Bu anlamlı sözleriyle bir süre düşündüm. Ben etrafı incelerken yanağımdan öptü. Bunu başından beri isteyen bendim ama şimdi sorun neydi bilmiyordum.

"Hadi yanıma gel üşüdüm."

"Banane, yorgana sarıl."

"Ben sana sarılmak istiyorum."

En sonunda dayanamayarak ayağa kalktım.

"Sarılırım ama dün olan şeyleri biraz atlatmam gerek o yüzden hatırlatıp durma."

"Dün? Dün ne oldu ki?"

Çok tatlıydı. Kendime gelmem lazımdı. Ya da gelmesem de olurdu. Yanına uzanarak kocaman sarıldım.

"Teşekkür ederim."

"Neden?"

"Kanatlarını verdiğin için."

💠💠💠

RED × LisKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin