3.0

8.1K 603 484
                                    

Jungkook işi olduğunu söyleyerek yanımdan ayrılmıştı. Eve tek başıma gidecektim anlaşılan. Tek başıma olmayı sevmiyordum ama başka bir çarem yoktu. İç çekerek gökyüzüne baktım. Güneş yavaş yavaş bulunduğum yerden uzaklaşıyordu. Havada bir durgunluk vardı.

"İyi misin?"

Cevap vermemesi normaldi. Ellerimi yukarı kaldırarak avuçlarımı açtım.

"Ateşin çıkmış. Kendine dikkat etmen gerek! Milyonlarca insanı korkuyorsun sonuçta. Tıpkı Jungkook'un beni koruduğu gibi."

Yüzüme ister istemez gülümseme yayılırken parmaklarımın arasından sızan güneş yüzüme vuruyordu. Bu hoşuma gitmişti. Birden biri kolumun altına kafasını koydu. Korkarak geri çekildim.

"Hey bücür. Ne yapıyorsun?"

İşi olduğunu söylemişti en son. Neden çıkmıştı ki birden bire? Kaşlarımı çatarak omuzundan ittim.

"Korkuttun..."

"Öyle mi? Üzgünüm."

"Ben eve tek başıma gitmek istiyorum. O yüzden git işini hallet."

"Neden? Hmmm bücür dememe mi bozuldun? Yoksa okulun önünde işim var diyip gitmeme mi bozuldun?"

"İkisine de bozulmadım ? Hem birinci söylediğin bir ihtimal bile olamaz. Bücür de veya deme. Neden umrumda olsun ki?"

En son gökyüzünün durgunluğuna üzülüyordum. Ne ara gelmişti bu? İç çekerek yürümeye başladım. O da yanıma geçti ve kolunu omuzuma attı.

"Ne yapıyorsun??"

"Kolum çok ağrıyor bu zamanlar. Sana işkence olsun diye yapıyorum. Farklı manalar çıkarma yani."

Göz devirerek yürümeye devam ettim. Ne diye farklı manalar çıkaracakmışım ki? Kendini fazla mükemmel biri gibi görüyordu.

"Beni cezalandırıyor musun şimdi?"

"Evet."

"Neden? Bu çok ağır bir ceza ama. Hem bir şey de yapmadım ki."

Dudaklarımı büzerek kollarını işaret ettim.

"Çok ağırlar."

Gülerek koluna baktı.

"Kaslı olduğum içindir."

Kas şovu yapmak için kolunu omuzumdan çekti ve kollarını sıkmaya çalıştı.

"Tamam anladım kaslısın."

Kollarını düzelterek tekrar omuzuma attı. Konuşmadan yürümek garip geliyordu. Konuşacak bir şey bulmalıymışım gibi hissediyordum.

"Jungkook."

"Efendim"

"Bana Hot Dog ve dondurma borcun var."

"İstediğin şeyler ne zamandan beri borç olmaya başladı?"

Durdum ve omuzuna vurdum.

"Ya! Söz verdin."

"Söz verdiğimi hatırlamıyorum. Ayrıca karnın mı acıktı?"

Onaylayarak ellerimi karnımda birleştirdim. Ne kadar çok acıkıyordum.

"Pekala, Önce Hot Dog sonra dondurma. Ne dersin?"

"Harika derim!"

Sevinerek başımı koluna yasladım. Güneş yavaş yavaş kayboluyordu ve yerini karanlığa bırakıyordu. Uzun bir süre yürümek beni daha da acıktırmıştı.

RED × LisKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin