2.3

9.6K 822 201
                                    

"Hey küçük... Sana dedim. Beni duymuyor musun? Nereye gidiyorsun? Konuşmamız lazım."

"İstemiyorum. Neden isteyim? Ne kadar vereceksin? 50 Won versen de seninle konuşmak istemeyeceğim."

Sinirlenerek dudaklarımı ısırdım. Göz devirerek adımlarımı hızlandırdım ve kolundan tutarak durdurdum. Mesajlarıma cevap vermiyordu ve gün boyunca benimle konuşmamıştı.

"Sana yemek ısmarlarsam konuşmak istersin ama değil mi?"

"Hiçte bile. Sana neden güveneyim ki? Beni yemek yerken içine bir şey katıp öldürmeyeceğin ne malum??"

Sinirli görünüyordu. Bu bakış tanıdık geliyordu. Gözleri hafif dolmuştu ama ağlamamak için kendini tutuyordu. Ellerini yumruk yapmıştı ve hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu. Tıpkı telefonundan mesajları sildiğim , o okulun bahçesinde olduğumuz güne benziyordu yüz ifadesi. Kaşlarını çatarak parmağını bana doğrulttu.

"Sana ve ..."

Daha sonra parmağını arkada kalan okula doğru doğrulttu.

"... o aptal arkadaşına neden inanayım ki? İkiniz de aynısınız."

Kimden bahsettiğini anlamıştım. Taehyung'u kastetmişti. Yine de bugün benimle konuşmayıp Taehyung'la konuşmaya devam etmesi sinirlerimi bozmuştu. Her şeyin sorumlusu benmişim gibi davranıyordu.

"Madem öyle neden bugün benimle konuşmayıp Taehyung'la konuşmaya devam ettin? Seni o gece korkutmaya çalışan ben değildim oydu!"

Göz devirdim ve yumruğumu sıkarak ona bir adım yaklaştım. Dolmuş gözleri anında büyümüştü ve geriye doğru çekilmişti. Beni ilk defa sinirli bir halde görüyordu. Bu ifadesini görmeye dayanamayarak gözlerimi kapattım ve dudaklarımı sinirle ısırdım.

"Ne kadar sinirlendiğim hakkında bir fikrin var mı??"

"Neden sinirlendin?
Neden umrumda olsun ki?"

Ne olduğunu bilmediğim şey için ne söyleyebilirdim ki? Sesi titriyordu ve vereceğim cevabı bekliyordu.

"Ben bilmiyorum.. Sadece o gün kendimi..!"

Durdum ve sessiz bir şekilde yüzünü incelemeye devam ettim. Onu çok yakın arkadaşım olarak gördüğüm için mi böyle kendimi kaybetmiştim?

"Ne o? Çok mu güzelim? Gözlerin mi kamaştı?"

Birden bu söylediğiyle bir süre hareketsiz bekledim. Aptalca sırıtıyordu. Bunu onunla ilk karşılaştığımızda , okulun bahçesinde ben söylemiştim.

(0.1): Ne o? Çok mu yakışıklıyım? Gözlerin mi kamaştı?")

Hatırlamasına şaşırmıştım. Bir süre sonra gitmem gerektiğini hissederek arkamı döndüm ve hızlı bir şekilde yürüdüm.

"Nereye gidiyorsun!? Benimle konuşacaktın hani? Vaz mı geçtin?"

"Sana verecek 50 Won'um yok."

"Yaa!! Sorun değildi aslında 30 Won da olurdu.."

Güldüm ve yürümeye devam ettim. Beni sinirlendiriyordu. Ona beni sinirlendirmesine izin vermem daha çok sinirlendiriyordu.

RED × LisKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin