Doğa
Radyoyu açıp dinlemeye başladım.
Sanırım sakinleşmem gerekiyordu.Çünkü üzerimde gereksiz bir stres ve heyecan vardı.Çalan şarkının favorim olmasına derin bir şekilde sırıttım ve söylemeye başladım.
Ne gördüm
Ne duydum
Karşıma çıktı ben
Kalbime uydum
Dinledim
İnandım
Kendimi bile öyle çok sevmiyordum
Bir masal gibiydi
Bir rüya gibi yalan
Sabah olunca yalnız uyandığım -Çalan telefonuma baktım bluetooth ile arabaya bağlı olduğu için şarkı kapanmıştı.
Arayan kişiye lanet ederek kim olduğuna baktım ve lafımı geri alarak yutkundum.Arayan Selim'di.
'Doğaa'
'Efendiim'
'Hazırlan seni almaya geliyorum'
'Eee şey,
Cesaretimi toplayıp devam ettim.
Ben yoldayım abicim.''Yemin ederim seni döverim,oraya tek gidemezsin,bana haber vermeni söylediğimi hatırlıyorum,çabuk bana konum at,seni alıp ben götüreceğim!'
Sesim çıkmadı,Ah ne diyebilirdim ki!
'Lan ben kime diyorum'
Ve sessizlik!
'Tamam abi atıyorum konum'
Telefonu direk yüzüme kapattı.Öküzdü falan ama genede çok seviyordum Selim'i.
Aramızda 2 yaş bile yoktu.
Ama genelde abi derdim.
Hâlâ yolda olduğumu hatırlayıp bi cafe'nin önüne çekmeye karar verdim.Tam park ediyordum ki
artık arkamdaki arabada hangi öküz varsa bana çarptı.
Sinirlerim oldukça gerilmişti.
Arabadan hızla inip arabama baktım.O kızgınlıkla inen adama söylenmeye başladım.
Adam özrünü dileyeceği yerde birde zeytin yağı gibi üste çıktı.
'Üzgünüm hanfendi ama bu güzelliğinize araba bile dayanamadı'
'Sen ne saçmaladığını sanıyorsun' diyerek çemkirdim ve elimin tersiyle adeta bir Osmanlı tokadını yüzüne yapıştırdım.
Ve sanırım cafede çalışan bir adam bu karşımda duran yavşağa ard arda yumruklarını geçirmeye başladı.
Küfür etmeyi de ihmal etmedi.
Benim içimden geçenleri adam yaptığı için ona çok büyük bir teşekkür borçluydum.
Bana döndü ve böyle bir manzarayla karşılaştığım için özür diledi.
Bende ona sonsuz teşekkürlerimi sundum.Telefonum çalmaya başladı.
Ve Selime konum atmadığımı hatırlayarak betim benzim attı.
Çünkü Selim benden haber alamayınca ultra bir manyağa dönüşebiliyordu.'Senin ağzına etmezsem şerefsizim'
'Se-selim bi dinle'
'Adres ver ve kes sesini'
Diyerek resmen kükredi
Adresi verdim ve telefon yüzüme kapandı.
Birazdan şurada hatim edebilirdim.Ve arkamdan boynuma sarılan ellerle kendime geldim.
'Geberdim lan geberdim'
'Kaza yaptık'dedim ve susup beni dinledi.
Nerde o şerefsiz diye bağırdığını hiç söylemiyorum bile.
Arabaya bindik ve yolu tarif ettim.10 dk kaldığını görünce çığlık attım.
Selim bana şaşırmış bir şekilde bakarken ne olduğunu söyledim.
Gazı körükledi ve 3 dk kala geldik.Hızla arabadan indik ve yurdun dıştan görünüşüne baktım.
Ağzım açık kalmıştı burası ne kadar lüx görünüyordu.
Düşüncelerimden sıyrıldım,Selim elini belime attı ve içeri girdik. Herkes değişik bir şekilde bize bakıyorlardı.
Danışmaya giderek adımı verdim ve bekleme salonuna alındım.
Zorla da olsa Selimi göndermeyi başardım ve oturmaya başladım.İçeri giren bir Öğrenci ve aynı zamanda Öğretmen olan bir genç elini uzattı ve aramızda kısa bir tanışma geçti.
Tam kafa bir çocuktu ve iyi anlaşacağımız kesindi.
Ah tabi kabul edilirsem.
Adının Can olduğunu hatırladığım çocuk
beni alıp müdürün odasına getirdi ve elini sırtıma koyup sıvazladı.
'Merak etme müdür bey çok iyidir sadece sakin ol ve içeri gir'
'Tamam'
diyip içeri girdim.
Ve müdürün arkasının dönük olarak oturduğunu görünce kaşlarımı havaya kaldırdım.
Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki birden dönünce sevinç çığlığı attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Parçası
ChickLit*** Mert'e dönüp hafif bir ses tonuyla 'Belli ki adamın işi var Mert zorlama' Öküz Kaan lafa girdi 'Aslında işim de yoktu size katılabilirim' Öküz diye boşuna demiyorum. Sırf inat olsun diye kabul ediyor. Net!