Bazı Kızlar Fazla Öldürülesi

55 7 4
                                    

Telefonumun zil sesiyle yataktan sıçradım. Arayan annemdi. Saate baktığımda daha 8 olduğunu görünce şaşırdım.

“Alo, anne?”

“Uyandırdım mı hayatım, kusura bakma. Yarın oraya geleceğim 1 haftalığına, haber vermek istedim.”

“Babam?” diye sordum. Duraksadı.

“Onun işleri var burada canım, şimdi kapatmam lazım öptüm.”

“Görüşürüz.”

Afallamıştım. Neden geliyordu ki şimdi? Üstelik onun da işleri olduğunu biliyordum. Gelince detaylı bir şekilde konuşuruz diye düşünerek yataktan kalkıp lavaboya gittim. Soğuk bir duş aldım. Giyinip yengemlerin yanına indim. Bahçede oturuyorlardı. Dayım her zamanki gibi gazete okuyor, yengem moda dergisi karıştırıyor, Ege ise odada çizgi film seyrediyordu. Hepsine günaydın deyip kendime kahvaltı hazırladım. Kahvaltımı yaparken Ege ile beraber çizgi film izledim. İçimden hiç dışarı çıkmak gelmiyordu. Tam da burada ölsem yeriydi.

Kahvaltı tepsimi tezgaha koyarken telefonuma bir mesaj geldi.

“Off yeter ama ya.” dedim mesajın Mert’ten geldiğini düşünerek. Telefonuma baktığımda mesajın Öykü’den olduğunu gördüm.

“Ee hadi gelmiyor musun!” diyordu mesajda. Bu kız ne saçmalıyordu böyle?

“Nereye?” diye cevapladım.

“Cadde cafe’ye hayatım, hadi gel kuzenimle tanıştıracağım seni.”

“Tamam birazdan orada olurum.”

Kuzeni kızdır diye düşündüm, neden bilmiyorum. Saçlarıma hafif şekil verip çantamı alıp dayımların yanına gittim. İzin alıp evden bir hışımda çıktım.

Yolu anlatmaya gerek duymuyorum, bildiğiniz mal gibi yürüdüm işte. Ve sonunda varabilmiştim cafe’ye. Öykü’yü gördüğüm gibi  yanına gittim. Selamlaşıp öpüştük.

“Ee kuzenin nerde? Ben geliyorum diye kaçtı mı?” dedim gülümseyerek.

“Yok ya lavaboya gitti, gelir şimdi. Ee dün bir şeyler oldu mu benden sonra?” diye sordu ciddi bir şekilde.

“Sayılmaz.” deyip geçiştirmeye çalıştım. Dün geceki olayı anlatmak istemiyordum kimseye. Gerçekten çok saçmaydı.

“İştee kuzenim geliyor.” dedi Öykü sesini yükseltip. Dönüp baktığımda karşımda Poyraz’ı gördüm. E oha yani.

“Poyraz??” dedim şaşkın bir şekilde. O da ağzını açıp bana bakıyordu, masaya otururken.

“Oha siz tanışıyor musunuz?” dedi Öykü.

“Evet, ama sadece bir kere gördüm. İnanamıyorum ya.” dedi gülerek Poyraz.

“Tesadüf işte.” dedim gülerek.

“Ee ne içiyoruz?” dedi Poyraz. Ben bir ice tea istedim, Öykü de limonata. Garson gelip siparişleri alıp giderken, kapıdan Mert ile sevgilisinin girdiğini gördüm. El eleydiler. O an Mert ile göz göze geldik. Tabi kız da beni kesiyor. Önüme döndüm hemen. Öykü’yle Poyraz garip garip bakıyorlardı.

“Neden öyle bakıyorsunuz sorabilir miyim?” dedim imalı bir tavırla.

“Hiç canım, neyse siparişler geliyor.” dedi Öykü durumu kurtarmak ister gibi.

Ve olan oldu. Mert’ler tam yanımızdaki masaya oturdular. Resmen bilerek yaptı, o kadar boş masa varken neden bizim yanımızdaki masa? Bu çocuğa yumruğumu fırlatmamak için kendimi zor tutuyordum.

Sadece Poyraz’a ve Öykü’ye bakıyordum. Poyraz’la okuldan sohbet etmeye başladık. Benim inek biri olduğumu duyunca çok şaşırdı. O özel okulda okuyormuş. Bilgisayar mühendisi olmak istiyor. Zaman geçtikçe Poyraz’la daha çok kaynaştık. Öykü de olunca süper 3’lü olduk. Poyraz hoş çocuk şimdi Allah var yukarda.

Biz gülerek masada tepinirken yan masadan bağırış sesleri geldi. Mert’in sevgilisi onu azarlıyordu.

“Ya sen adam mısın, şerefsiz  herif!” Kız aynen bunu dedi. Biz tabi şaşkınlıklar içerisinde onların masasına bakıyoruz. Mert ise hiç sesini çıkarmıyor, arada dönüp yan gözle bana bakıyor. Sonra baktım kız ayağa kalktı Mert’in üstüne yürüdü. Mert sakinleştirmeye çalıştıkça kız daha da deliriyor. Psikolojik sorunları mı var diye düşünmedim değil açıkçası. Ama bildiğin bu kız çirkefti. Ve sonra Mert o sözü söyledi,

“Sevmiyorum seni Selen, duydun mu?”

HEM DE BAĞIRARAK!

Kız sustu, 2-3 saniye bekledi ve Mert’e tokadı bastı. Mekanda ohalaşmalar koptu herkes şoklar içinde. Çünkü Mert ile Selen 4 senedir falan birliktelermiş ve herkes bunu bilirmiş. Şu ana kadar hiç ayrılmamışlar. Öykü anlatmıştı. Şimdi de bunlar olunca, gerçekten şaşırdım. Mert hiç tepki vermeden kızın gittiği yöne bakıyordu. Selen mekandan çıkınca o da hesabı ödeyip çıktı. Ve ben hala olayın etkisinden çıkamamıştım. Hiç konuşmuyordum, konuşasım gelmiyordu. Olanlardan kendimi sorumlu tutuyordum. Böyle olmamalıydı diye düşünürken Selen mekana tekrar geldi. Büyük bir sinir patlaması yaşıyor gibiydi ve bana bakıyordu. Yanıma geldi ve avazı çıktığı kadar bağırdı,

“Hepsi senin yüzünden pis sürtük!” Bir yandan da bana saldırmaya çalışıyor ama Öykü ve Poyraz onu tutuyor. Böyle bir şeyle beni suçlayamazdı. Sonuçta ben bir şey yapmamıştım her şeyi Mert yapmıştı.

“Laflarına dikkat et!” dedim tüm ciddiliğimle.

“Hadi ya, etmezsem ne olur? Döver misin beni, ah kıyamam.” deyip dudağını büzdü. İyice sinirlerim bozulmuştu.

“Sevgilini elinde tutamaman beni ilgilendirmez canım. Mert ile hiçbir ilgim yok şimdi defol buradan.” dedim. Biz sesimizi çok çıkarttığımız için insanlar bize bakıyorlardı.

Ve sonra beni çıldırtacak soruyu sordu,

“Demek öyle. Mert’le odanda öpüşürken de böyle mi diyordun?”

Aşk ile Yeniden DoğuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin