~Sekizinci Bölüm~

256 37 14
                                    

Askerimiz bulduğu ilk yardım kutusu ile kendini şanslı hissediyordu, birazcıkta olsa mutlu olmuştu. Yine de buna sevinmesi sadece yaralarını tedavi etmesine yarayacaktı, tam olarak bir şeyi değiştirmeyecekti. İşi bittiğinde tekrar köşeye yığıldı, dinlenecekti. Kendini çok yoramazdı, acıkmıştı. Gözüyle etrafta yemek ararken bir arkadaşının ölmüş bedenine takıldı gözü, bedenin açık olan kısmındaki ete bakmaya başladığını fark etti, kendinden iğrenmeye başlamıştı, delirdiğini düşünüyordu. 

Juvia karşısında duran adama baktı, takım elbise içinde fazlasıyla yakışıklı duruyordu. "Gelmek istediğine emin misin?" Kafasını evet anlamında sallamıştı. "Sosyalleşmem gerektiğini söyleyen sendin, ayrıca battaniyenin maması dahi her şeyi koydum." 

Kravatını takmasına yardım ederken olanları bir gözden geçirdi. Arkadaşı Cana'nın aramasına uyanmıştı, düğün gününü nasıl unutmuştu ki? Kendine söverken Gray'de onun sesine kalkmıştı. 

Kalktığından beri gözleri şişikti, Juvia bir kaç tane makyaj taktiği ile halletmişti ama Gray'inkiler hala öyleydi. 

Gideceğini duyduğunda ise onunla gelmek istemişti, sonrasında ise Juvia onunla gelmek istiyorsa takım elbise giymesini istemişti. Kahvaltıdan ise bu haldeydiler, Juvia onun sosyalleşmesinin iyi bir şey olacağını düşünüyordu ayrıca. 

Gray'e bir hasta gözüyle baktığında olay ciddileşiyordu, onu iyice konuşkan birisi haline getirmeliydi. Birisine hangi konuda yardım edeceğini anlamadığı sürece yardım edemezdi. 

Kravatını bağladıktan sonra Gray'in boş olan gözüne baktı, her baktığında yüzü ekşiyordu. Her ne kadar Gray'in bunu fark edip üzüleceğini bilse de yapmadan duramıyordu, bu da kendine kızmasına neden oluyordu. "Arkadaşlarım ile konuşurken orada yalnız kalabilirsin." Üzerindekilere baktı, güzel bir elbise giymesi gerekiyordu. 

"Köşede de bekleyebilirim, olmadı diğer insanlar ile konuşabilirim. Erkekleri bilirsin, askerlikte yaptığı ciddi olaylar ile hava atarlar. Belki dinlemek isteyen birileri çıkabilir, ya da ben dinlerim." Gülümsemişti, Juvia'da gülümsedi. 

"Dün hakkında..." Lafı kesilmişti. "Bunu geldikten sonra konuşalım." Büyük ihtimalle bu konuda canı sıkılabilirdi ve Gray düğüne onun o moral ile gitmesini istemiyordu. "İlk defa bir hastanı düğüne mi götüreceksin?"

"Eh, öyle oluyor." İkisi de birbirine burkukça bir gülümseme atmıştı, sonrasında ise beraber kapıdan çıktılar. 

...

Düğün yerine sonunda varmışlardı, Juvia düğün için uygun olabileceği bir hediye bile almıştı gelirken. Her şey sona kadar sıkışsa bile aniden toparlama olayı onu mutlu ediyordu. 

Gray'e döndüğünde ona gülümsediğini gördü, endişeliydi. Onun ilk defa bu kadar gülümsediğini görüyordu, zaten içeri girer girmez topallayan bacağı, uzun boyu ve iri yapısı ile insanların dikkatini çekmişti. Bir de sargı ile kapatılmış göz vardı, tek göz ile görmek nasıl bir duyguydu acaba? 

"Juvia, hayatım!" Cana yanında bittiği gibi Gray'den ayrılmak durumunda kalmıştı, toparlanmalıydı. Yakın bir arkadaşının düğününde böyle davranamazdı, olmazdı. "İlk sen gidersin sanıyordum ama olaya bakın ki ben gidiyorum, elbiseni çok beğendim güzelim."

"Sen bir de beyazlarla süslenmiş kendine bak, neden daha önce beyaz bir elbise giymedin ki?" Aralarında süren muhabbet devam ederken sonunda hediyeyi vermişti, zaten hediyeyi verdikten sonra diğer konuklarda etrafına toparlanmaya başlamıştı, tören başlayacağı için Cana babasının yanına gitmişti. 

Memories Of Ice [Gruvia]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin