3 saattir ameliyathanenin önünde bekliyoruz. Deniz her ne kadar sakin görünmeye çalışsa da gözünden akan yaşlar korktuğunu belli ediyordu.
***
Doktor içerden çıkınca etrafını sardık.
-Oğlum nasıl?
-Kaan nasıl?
-Ameliyat nasıl geçti?
-İyi mi?
Doktor soruların bitmesini bekledikten sonra konuşmaya başladı.
-Ameliyat sırasında kalbi bi kere durdu elektro şokla tekrar atmaya başladı şuan tehlike yok ancak omurgasına metal destekleyici taktık bikaç hafta dik durmakta zorluk çekcek o yüzden lütfen dikkatli olun.
Kalbi durdu deyince herkez korksada tehlike olmadığını anlayınca hepimiz rahatladık.
-Derin?
Deniz'in sesiyle bi an irkildim.
-Efendim Deniz?
-Berk'in yanına git istersen. Herkez burada onun durumu o kadar ağır değil diye başında kimse beklemiyor. Zaten burada işin yok o da yalnız kalmasın. Hem Kaan'da atlattı hadi git sen oda numarası 201'miş.
Deniz'in dedikleriyle önce bi duraksadım sonra sevgilisi olmadığını anlayıp içimden mutluluk dansımı yaptım ve şimdi de "tamam madem öyle olsun" dedim. Daha sonra da ameliyathanenin ordan-201 nolu odaya kadar sırıtarak gittim.
Odanın önüne gelince heyecandan kalbim durcak sandım. Ayrıca uyanık mı yoksa uyuyor mu? Ya bana neden geldin git derse? Odanın önünde beklemenin bi anlamı yok diye kapıyı bi kere tıklatıp gel sesini bekledim. İçerden ses gelmeyince dayanamayıp kapıyı açıp içeriye girdim. Uyuyordu. Uyurken o kadar masum duruyordu ki. Beyaz yüzünün gözünün altındaki morluklar çok dikkat çeksede kötü görünmüyordu hatta onu seksi gösteriyordu alnını kapatan siyah saçlarıyla.
Uyanmaya başlamıştı ve tabi bendeki heyecan da artmaya. Gözünü açıp beni gördükten sonra tekrar kapattı ve yine açtı.
-Gerçek misin?
Gerçek misin mi tamam beklemiyordu da neyse. Dayanamadım ve gülmeye başladım.
-Ne gülüyorsun şaşırmış olamaz mıyım?
-Tamam tamam gülmüyorum bu arada evet gerçeğim, dedikten sonra gülmemek için dudağımı ısırmaya başladım.
-Hem neden sen burdasın?
Beklemediğim bi soruyla daha bütün gülme hevesim gitmişti. Bir insan istemediğini anca böyle belli ederdi ama tabi o istemiyo diye gitcek değildim burda da yüzsüzlüğüm devreye giriyor.
-Herkez abinin durumu ağır diye onun yanındaydı sende hastasın birinin başında beklemesi lazım.
-Tamam teşekkür ederim. Abim nasıl?
Yok artık o ne dedi teşekkür ederim mi bundan daha önce ki iki konuşmada ters konuşan insan pardon taş teşekkür mü etti?
-Abim nasıl?
-Abin? Ha iyi ameliyat bitti doktorlar tehlikenin olmadığını söyledi.
-Peki tamam.
Neden bu halde olduklarını merak etsem de sorup sormama da kararsızdım tabi meraklı tarafım ağır bastı.
Şey bişey sorsam?
-Sor.
-Neden bu haldesiniz?
Küfür mırıldanırken kafasını çevirdi sorduğuma pişman olduğum halde halen cevap vermesini istiyordum. İç sesim "bazen sadece istersin" dedikten sonra iç sesime hak verip;
-Kusura bakma beni ilgilendirmeyen şeyleri merak ettiğim için, dedim.
Neden yüzüme sinirli bakıyor ki kötü bişey de demedim.
-İlgilendiriyor.
Ne dedi o ilgilendiriyor mu. Şaşkınlık, merak, mutluluk arasında gidip gelirken "nasıl?" demeyi akıl edebildim.