Dışarı çıkıp bi taksi çevirdim. Yolu tarif ettikten sonra arkama yaslandım ve kulaklığı takıp İrem Derici'nin "bir miyiz" şarkısını dinlemeye başladım. Herşey çok hızlı gelişiyordu. Bir yandan hergüne Berk ile uyanacağıma sevinirken öbür yandan Kaan' a endişeleniyor ve ondan daha beter durumda olan Deniz'e üzülüyordum. Off.. Kafam o kadar çok doluydu ki artık neyi nasıl düşüneceğime dair bir fikrim yoktu.. Zihnimde bunlarla boğuşurken dinlediğim şarkının çoktan bitmiş olduğunu yeni farketmiştim. Kafamı cama dayadım ve kendimi müziğe bıraktım. Tam kendimi Cem Adrian' ın "ayrılık" şarkısının o hüzünlü havasına kaptırmışken arabanın ani anda durması ile ön koltuğun arkasına kafamı geçirmem bir oldu. Şoför bunu görmüş ama umursamaz bir tavırla "geldik" dedi. Şoföre parayı öldürücü bakışlarım eşliğinde uzatıp arabadan indim ve hastaneye girdim. Kaan'ın hangi odada olduğunu öğrenmek için danışmaya doğru ilerlerdim. Şişman ,siyah kıvırcık saçlı ve dudağının kenarındaki kocaman uçuk ile cadıyı aratmayan görevli boğuk ve kalın bir sesle "2. Katta sağdaki ilk kapı" dedi ve imzalamam için bir kağıt uzattı. Bu bir ziyaretçi listesiydi. İstediği yeri imzaladım ve beni geldiğimden beri süzen cadı görünümlü görevliye kağıdı uzatıp oradan hemen uzaklaştım.
Kaan'ın odasına vardığımda Kaan uyuyordu. Deniz ise görünürlerde yoktu. Seval teyzenin verdiği çantayı koltuğun üzerine koydum ve Deniz'i beklemeye başladım. Çok geçmeden Deniz elinde kahve bardağı ile odaya girdi. Beni gördüğüne pek de şaşırmış gözükmüyordu. Başıyla bana bahçeyi işaret etti. Odadan çıkıp birlikte bahçeye inip bir banka oturduk. Aman tanrım..Deniz çok kötü ve bitkin görünüyordu. Ağlamaktan şişmiş ve kenarları hafif morlu gözler, soluk bir ten ve yenmiş tırnaklar ile perişan haldeydi. Onun elini tutup en şefkatli sesimle konuşmaya başladım;
- Deniz korkma artık herşey geçti. Tedavi olumlu yanıt verdi. Herşey düzelecek . Kaan iyileşecek ve gene eskisi gibi olacaksınız.
- Hayır...yani..off bilemiyorum. Hala bu olanlara inanamıyorum. Her an birşey olacak birşeyler ters gidecek diye çok korkuyorum. Ya ömür boyu o destekleyicelere bağlı ka--
- Hayır hayır böyle olmayacak. Onlar sadece sırtını düzeltmek için takılacak ve birkaç hafta içinde çıkacak..
Off ..bunu ona derken ben bile şüpheleniyordum. Bu şüphemi ona göstermemek için kendi içimde verdiğim savaş paha biçilmezdi.
- Herşey düzelecek Deniz..
Gözleri dolu doluydu. Kendi içinde ağlamamak için büyük bi savaş veriyordu. Bunu anlayabiliyordum. Yaklaşıp ona sarıldım. Gülümseyerek;
- İyi o. Uyuyor. Gözlerini açtığında ilk seni görmeli. Dimi?
Suratına hafif bir gülümseme dağıldı ve elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. Sanki önemli birşey hatırlamış gibi bi ifade takınarak;
- He bu arada seni buraya getiren neydi?
- Seval teyze bugün Kaan'a kıyafet getirecekti ancak seni görebilmek için ben onun yerine getirdim, deyip gülümsedm.
Hastaneden çıktığımda saat 12.10 du. Taksiye binmek yerine kulaklığımı takıp eve yürümeye karar verdim. Kaan için şüpheleniyordum. Deniz'in bana dedikleri içimde şüphe uyandırmıştı. Ya bi daha iyileşemezse? Ya o destekliyicilere mahsur kalırsa? ...Tamam tamam böyle düşünmek yok. O iyileşecek iyi olacak.Herşey eski haline dönecek ve sorun kalmayacak."Siz daha bekleyin." aptal iç ses bi kez de karışma..