Kar... Yeryüzüne düşmek için o kadar yol kat eden ama düştüğünde de hemen yok olan. Tüm saflığını rengine yansıtmış olan nesne. Aynı benim de tüm karanlığımı görünüşüme yansıtmış olduğum gibi...
Yine kabuslara boyanmış rüyalarımdan uyanarak aslında kabustan bir farkı olmayan hayatıma başladım. Kafamı gördüğüm kabuslara takmayacak kadar bağışıklık kazanmıştım. Geceleri her ne kadar ter içinde uyansam da etkisi kısa sürüyordu. Çünkü yaşadığım gerçeklerde daha fenaları vardı. Yeni doğmuş bir bebeğin sırf intikam için babasını öldürmek gibi...
Bu iğrençliği yapamayacak kadar iyi bir insandım aslında. Ama zaman geçtikçe duygularımı da bir rüzgarla çekip alıyordu benden. Engelleyemiyordum. Ben babamın oğluydum ve damarlarımda akan kan aynı onun gibi olmaya zorluyordu beni. Bıçağı şah damarıma bastırıp bu kanın vücudumdan dökülmesine izin verebilirdim ama o kadar korkaktım işte. Yaşadığı hayatı kaldıramayacak kadar korkak bir erkek.
Düşüncelerim ve duygularım gibi siyaha boyanmış odamda tek başınaydım. Ayağa kalktım ve hizmetliler tarafından askılığıma konulmuş lacivert kıyafetleri kısaca süzdüm. Gerçekten bunları giyeceğimi düşündüyseler yanılıyorlardı. Alayla güldüm ve gardolabımı açıp içinden siyah gömlek siyah pantolon çıkardım. Askılıktaki lacivert kıyafetleri de hizmetlilerin alması için kapının dışına attım. Evet, rahattım, şımarıktım. Çünkü ben azılı bir mafya babasının tek oğluydum. Onun yerine geçecek olan tek veliahttım.
Üstümü hızlıca giyindim. Klasik renk olan siyah çantamı da alıp odadan çıktım. Dışarı attığım lacivert kıyafetler hala orada duruyordu. Onları umursamadan üstüne basıp aşağı inen merdivenlere yöneldim. Zemin kattaki salona ulaştığımda babamın azabından korktukları için onu memnun etmeye çalışan hizmetlileri gördüm. Onlara sert bakışlar atarak babamın baş köşeye oturduğu masaya oturdum. Babam bana kuşkuyla baktı. Aslında her zaman yaptığı bir şeydi ama bu sefer beni rahatsız etmişti. Tahminlerimde haklı olduğumu göstererek konuşmaya başladı.
"Gönderdiğim kıyafetleri neden giymedin?"
Bakışlarımı önümdeki kahvaltı tabağımdan kaldırarak babama çevirdim. Yüzü tüm duygularını emmiş gibi ifadesizdi ama içinde ne fırtınalar koptuğunu gayet iyi biliyordum.
"Siyah benim rengim baba. Çocuk gibi mavi kıyafetler giymem." Dedim, vereceği tepkinin ne olacağını merak etmiyordum. Bu aramızdaki tartışmaların en küçüklerinden biriydi. Sinirini yatıştırmak amacıyla gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı.
"Sen zaten çocuksun. Farklı renkler de denemen gerekir."
Kaşlarımı şaşkınlıkla havaya kaldırdım. Beynimde ona vereceğim türlü türlü cevaplar oluşturulurken ben sadece omuz silkmekle yetindim. Korkaktım, bunu defalarca söylememe gerek yoktu. Kahvaltımızı bitirdikten sonra yeni okul hakkında konuşmaya başladık. Klasik baba öğütleri vereceğini düşünmezdim ama bir sürü arkadaş bulup çevre yapmamı söyleyeceğini de tahmin etmezdim.
"Ben arkadaş istemiyorum baba."
Kaşlarını çatarak bana baktı. Bu cümlemin amacını anlayamamış gibi duruyordu. Tam cevap vereceği sırada neşeli bir kız sesi kulaklarımıza ulaştı. Çocuk gibi hoplaya zıplaya yanımıza gelirken bu hareketine gözlerimi devirdim. Hiçbir zaman bizim gibi olamayacaktı. Benden iki yaş küçük bile olsa yaşama sevinci ile dolu bir kızdı. Her erkeğin söylediği gibi, kızların aptal olduğunu, düşünmüyordum. Sadece erkeklerden daha neşelilerdir ve duygularını kendilerine saklarlar. Küçük şeyden bile mutlu olmasını bilirler. Böyle düşünmem beni kılıbık bir erkek yapmaz. Bunları babamla önceden konuştuğumuzu hatırlıyorum. Hatta bu düşüncelerin çoğunu bana babam aşılamıştı. Yeni okulu için heyecanlı olan ve benim tam zıttım olarak beyaz bir elbise giyinmiş kız kardeşim için iyi bir abi olmamı bekliyordu. Fazla konuşmazdık, bu yüzden ona bir kötülüğüm de dokunmazdı. Sanki birbirimizi tanımıyormuş gibi dolaşırdık evin içinde... Ama bu konuya ikimizin de kafa yorduğu söylenemezdi tabii. En son isteyeceğim şey alıngan bir kız kardeş ile uğraşmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
AdventureHer oğlan çocuğunun babası onun idolüdür... Peki ya babası bir mafya ise?.. Yaşamak için öldürmek , duygularını kaybetmemek için sevmek gerekir... -Karanlığımı aydınlatan güneşim olur musun? -Ben karanlıktan korkarım Gece...