Tam iki saattir karşımdaki rehber öğretmenin susmasını bekliyordum. Olmayan sınav stresim için beni bilgilendirmeye çalışıyordu. Peki, beni bu kadar kim tanımamazlık eder? Tabii ki de babam! Öğretmen ellerini bir sağa bir sola hareketler yaparak konuşmasını sürdürüyordu. Gerçekten, dinlemediğimi hiç mi fark etmemişti, yoksa görmemezlikten mi geliyordu?
Belki işe yarar diye aklımı ona verdim. Ama o sadece boş boş konuşuyordu. İşin garip tarafı ise anlattıklarının hepsini harfi harfine biliyor olmamdı. Sınav stresini yenmek için neler yapılır, nasıl çalışılır, çalışma ortamı nasıl olmalıdır?.. Babam bunların hepsini bildiğimi ve uyguladığımı biliyordu. Derslerime bağlı bir öğrenciydim. Ayrıca üniversite sınavıma da daha bir sene gibi bir zaman kalmıştı. Oturduğum koltuğa artık ne kadar daha fazla yayılınabilinirse o kadar yayılmıştım. Son söylediği cümleyi bildiğimi göstermek için onunla birlikte tekrar ettim.
"Sınavdan korkmamalıyız çünkü sorular gökten inmiyor....... Çalışmak her şey için çözüm yoludur."
Sonunda boşa konuştuğunu anlamış olacak ki yanıma yaklaştı ve önümde konuşmak için diz çöktü. Sıkıntılı bir nefes verdiğinde ağzındaki baklayı çıkardı.
"Bak Gece... Bunların hepsini bildiğini çok iyi biliyorum. Ama babandan bu iş için yüklü bir miktar para aldım. Peki... Sınav hakkında konuşmayalım. Mesela, senin şu siyah, karanlık sevginden bahsedelim. Ha, ne dersin?"
Sanki iki arkadaş konuşuyormuşuz gibi sorusuna omuz silkerek cevap verdim. Yaptığım harekete gözlerini gözüme soka soka devirdiğinde oturduğum koltukta sırtımı dikleştirdim.
"Sen sorunları olan insanlarla konuşursun. Benimle konuşmanı istemiyorum çünkü, benim sorunlarım yok."
Göğsünün altında bağladığı ellerini yavaşça açıp dizlerimin üstüne koydu. Hala önümde diz çökmüş duruyordu. Tekrar seslice nefesini dışarı verdiğinde kalkmak için ayaklandım. Ama beni elleriyle durdurdu.
"Sorunların kesinlikle var. Mesela herkes siyahı sevmez kolay kolay. Siyah karamsarlığı temsil eder. Yası temsil eder. Ama beyaz öyle mi ? Tertemiz..."
Dediğine hafifçe bir kahkahayla eşlik ettim. Ben böyle düşünmüyordum. Ben farklıydım ve bu özelliğim benim sorunlarım olduğunu düşündürüyordu.
"Bütün renkler birleşir ve beyazı oluşturur. Bu beyazın temizliğini mi gösterir? Siyah kendi kendine oluşmuştur. Bakış açısına göre değişir. Size karamsarlığı ifade ediyorsa bana da asilliği ifade ediyor. Siz yas tuttuğunuzda siyah giyiniyorsanız ben de kendimi rahat hissedince giyerim siyahı... Ben sorunlu bir insan değilim hocam, sadece düşüncelerimiz tamamen zıt."
Bana hipnoz olmuş gibi bakması rahatsız olmama sebep olmuştu. Düşüncelerimi söylemek ne zamandan beri ilginç kategorisine girmişti ki? Elimi yaşıyor mu diye gözlerinin önünde sağa sola salladım. Aniden gözlerini kırpıştırdığında yüzüme alaycı ifademi takındım. Ama o, bana fırsat vermeden konuşmaya başlamıştı bile.
"Sen... Cidden sorunları olan bir çocuksun Gece POYRAZ.!"
--
"Hey, Gece. Ne haber? Öğretmen ne dedi?"
Hocanın yanına giderken sadece Güneş'e haber vermiştim. Bunun nedeni de arkamdan meraklı meraklı bakışlar yollamasıydı. Ama şimdi, her şeyimi tüm detaylarıyla öğrenmek istemesi beni sinir etmekten başka bir işe yaramıyordu. Onun üzerinde uyguladığım ve sonucu başarısız olan umursamazlık felsefesini vazgeçerek hocayla aramda geçen diyalogları tek tek ona söyledim.
"Vay canına! Artık en sevdiğim renk siyah! Bir renk bu kadar mı güzel anlatılır ya? Şairdin sen değil mi?"
Sıkıntıyla başımı onaylar gibi aşağı yukarı salladım. Bu kızın bana karşı bu kadar enerjik olması Allah'ın bana verdiği imtihan mıydı yoksa? Önümde kapalı duran defteri açtım ve boş bir sayfa buldum. Kalemi elime alıp çizime başlayacağım sırada yine Güneş'in sesini duydum.
"O benim defterim ama..."
Defteri havaya kaldırıp sallayarak izin istedim. Kafasını belli belirsiz sallasa da biraz sonra yapacağım çizime çok mutlu olacağını biliyordum. Hayır, duygularını önemsemiyorum. Sadece öyle olacağını söylüyorum. Haydi ama bir de şizofrenliğim eksikti! Kafamdaki karmaşayı zor bela sonlandırdıktan sonra çizimi yapmaya başladım. Küçük bir tabancaydı aslında... Tetik yeri bayağı büyüktü ve fazlasıyla şıktı. En sevdiklerim arasındaydı. Ah baba! Favorilerim neden futbol oyuncuları değil de silahlar?
Ne çizeceğimi anlamış olacak ki göğüs hizasında birbirine sımsıkı kenetlediği kolları yavaşça gevşedi ve o her yere giren burnunu şimdi de görüş alanıma girmişti. Bu düşüncesiz hareketine gözlerimi devirsem de çaktırmadım.
"Bu bir silah! Ah, harika!"
Evet, şimdi aynı soruyu bir de Güneş için soruyordum.
Neden yabancı erkek ünlüler değil de silahlar?
"Maya! Maya! Kızım koşsana!"
"Ne oldu? Hey! Eda!"
" Dokuzuncu sınıflarda Sarp var ya bahçede Alya denilen bir kıza çıkma teklifi etti!"
Ve iki kız çığlık ata ata dışarı koştular. Sarp kimdi? Alya benim kardeşim olan Alya mıydı? Kalemi çizim yaptığım defterin üstüne fırlattım ve Güneş'in kolundan tuttuğum gibi sınıftan çıktım. Arkamdan gelirken bocalasa da aldırmıyordum çünkü Alya daha önemliydi. Her ne kadar kötü davransam da sevmesem de o benim kardeşimdi ve asla yanlış kararlar almasına göz yumamazdım.
Bahçeye vardığımızda Güneş'in kolunu bırakıp etrafta daire oluşturan topluluğun alkışlarını dinlemeye koyulmuştum. Güneş'i olduğu yerde bırakıp kalabalığı kaba bir biçimde yararak olayın kaynağı olan yere geldim. Bir hafta önce Alya ile dalga geçen çocuk şimdi önünde diz çökmüş cevabını bekliyordu. Alya'nın dikkatini çekmek için sadece gözlerine odaklı baktım. Kaşlarım çatıktı ve her abide olacağı gibi ister istemez en sert halime bürünmüştüm. Sonunda Alya'nın dikkatini çekebildiğimde bana kısa süreli bir bakış attı. Karşısındaki çocuğa da alayla gülümsese de ne yapacağını anlamıştım.
ONU TAM BURADA REZİL ETMEYİ PLANLIYORDU...
Planını işleme geçirmek için gerekli olan mimikleri yüzünde topladı ayrıca gerekli olan duruşu da yaptıktan sonra cevap vereceğini açıkladı. Herkesin önünde bu kadar net ve sesi titremeden konuşması beni şaşırtmıştı.
"Bak, seninle bir anlaşma yapalım mı? Ben burada, herkesin içinde sana 'evet' diyeyim, yalnız kaldığımızda bir ara, cevabı hayır olarak değiştiririz."
Adının Sarp olduğunu öğrendiğim megaloman çocuk çöktüğü yerden kalktı ve gözlerini açarak Alya'ya baktı.
"Bunu burada söylemeseydin keşk-"
"Dikkatimi çekmiyorsun Sarp! Cevabım HAYIR!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
AdventureHer oğlan çocuğunun babası onun idolüdür... Peki ya babası bir mafya ise?.. Yaşamak için öldürmek , duygularını kaybetmemek için sevmek gerekir... -Karanlığımı aydınlatan güneşim olur musun? -Ben karanlıktan korkarım Gece...