Dönüş

204 8 8
                                    

Karşımda Gece'ye benzeyen çocuğu gördüğümde iyi ki kendimi durdurmayı başarabilmiştim. Bana attığı kötü bakışlar eşliğinde üstüme başımı düzelttim ve sesimi hafifçe öksürerek kontrol ettim. Neden bu derece ayrıntılı baktığını anlayamamış olsam da umursamıyor gibi gözükmeye çalışarak yanından geçecektim ki erkeklerin o kendilerine özgü gücü ile kolumu tuttu ve beni durdurdu. Hala her şeyden habersizmişim gibi davranmak istiyordum ama içinde bulunduğumuz an bu hareketi kaldıramazdı. Gözlerimi sakinleşmek için birkaç saniye kapalı tuttuktan sonra kafamı usulca kaldırdım.  Sert hatları, esmer teni ile aynı Gece'ye benziyordu. Aralarındaki tek fark ise gözlerdi.  Gece'nin simsiyah gözleri yerine şimdi karşımda mavi gözler duruyordu. Görünüşündeki istisnaya kafamı bu kadar takarsam farklı bir şey olduğunu düşünecek diye söze başladım.  Masum rolü yapsam inanmayacağı için kendi benliğime büründüm.

"Evet, ne istiyorsun? Açık konuş!"

Kusursuz yüzündeki dudakları yavaşça kıvrıldı. Alaylı gözleri sıfatımda kısa bir süre dolaştıktan sonra sonunda cevap verebildi.

"Gece ile bir ilişkin mi var? Çünkü ilk kez bu evden çıkan bir kız gördüm. Cidden senin ne özelliğin olabilir ki? Basit barlarda senden çok daha güzel ve seksi kızlar gördüm."

Söylediklerinin ağırlığıyla kalbim gümbürdese de bunu dışarı yansıtmamaya çalıştım. Eğer duyarsa dalga konusu olabilirdim ve istediğim son şeydi.

"Öncelikle Gece ile sadece ark..."

Boğuk kahkahası bahçede yayıldı yayıldı en son kulaklarımı çınlattı. Sözümün kesilmesinin hoş bir şey olmadığını hatırlatmak isterdim ki o kahkahanın ardındaki sözler canımı acıtıp çekip gitmeme yetti.

"Gece arkadaş olmaz tatlı kız. Sen ancak onun 3 boyutlu hayatının 4. boyutu olursun. Yani?.... Olmazsın. Seni umursamaz. Yanına çök, için çıkana kadar ağla. Rolün sadece ne olur biliyor musun? Arka plandaki gürültü! Değerin bu olur işte. Ama görüyorum ki akıllı bir kızsın. Aklını nerede bıraktıysan bul ve kullanmaya başla. Çünkü acele etmezsen hayatının merkezi Gece olur, karanlık..."

------

Güneş gittikten sonra misafirlerim bitmemişti ne yazık ki. Bir gün kendimi odaya kapatıp da depresyona girmek istesem hayranlarımdan vakit bulamayacağım. Memnun değildim. İstenmeyen kişi kapıma vurup içeri girmek için izin isteyince o görmese bile gözlerimi devirip yatağımdan tembel hareketler ile kalktım. Kapıyı istemeye istemeye açtığımda karşımda neredeyse beni tam zıttım bir ergen duruyordu. Elleri cebinde ve suratında her zaman olduğu gibi kendini bir bok sanan ifade... Yapmacık bir şekilde kollarımı açtım. Onunla hiçbir zaman samimi olmaya çalışmamıştım dolayısıyla hiçbir zaman da samimi olamamıştık. Umrumda değildi doğrusu. 

"Hey, dostum. Görmeyeli bayağı değişmişsin! Kızlar falan."

Güneş'ten bahsettiğini bal gibi biliyordum. Çıkışta onu görmüş olmalıydı çünkü bu sırıtış başka yerleşmezdi yüzüne. Ne olursa olsun Güneş'i ona karşı savunacaktım. Eğer yerersem onu kendine takabilirdi. Sahiplenmek bu durumda olabilecek en mantıklı şeydi.

"Kızlar mı ? Tek bir kız gördüğünü umuyorum. Çünkü ikinci kız benim odamdan çıkmamıştı. Beni ailemdeki diğer erkek fertlerden şüphelendirme."

Ellerini cebinden yavaşça çıkardı ve bana bir adım daha yaklaştı. Sınırlarıma girmek üzereydi. Hoşuma gitmemişti. Suratında her zaman olan ama ona hiç yakışmayan egoist gülümsemesi... 

"Bugün bir kız dün bir kız daha olmuştur belki. Nereden bileyim ben? Sana pek güvenemiyorum kardeşim."

Kullandığı son, samimi ama onun ağzına yakışmayan ve anlamına karşı olarak yapmacık duran kelime dolayısıyla yüzümü ekşittim. Bazen o kadar saçma davranıyordu ki  boğazına yapışma hissi tüm vücudumu sarıyordu. Bir gün katil olursam, ki Güneş'in dediğine göre bir gün mutlaka olacakmışım, bu çocuğu öldürdüğüm için olacaktım.
Dudaklarımı ona karşı büzdüm ve hiçbir şey demeden omzuna çarpıp odama doğru yol aldım. Sayılı dakikalar sonra babamın kapıya dayanacağını biliyordum. Riski almaya değerdi. Komodinin üstünde duran telefonumu büyük bir çabuklukla alıp Güneş'in numarasını çevirdim. Neyse ki bir iki çalıştan sonra açtı da beni daha fazla sinirlendirmedi.
Konuşmasına fırsat vermeden direk konuya girdim.
"O, piç kurusu sana bir şey dedi mi? Ne dediyse,  seni gördüğünde tepkisi neyse hepsini hızlıca anlatıyorsun. Hızlıca diyorum bak ,Güneş.  Fazla vaktim yok."

Tam söze başlayacağı sırada kapı sert bir biçimde çalınınca suratına kapatmak zorunda kaldım. 

"Ne var?!"

"Amcan geldi oğlum. Derhal salona in."

Amcamın geleceğini bilmiyordum ve gelmesi her şeyin değişmesi demekti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin