Merhamet

87 4 0
                                    

"Anne delirdin mi sen?!" 

"Kalbimi yaşatmaya çalışıyorum sadece!" 

"Benimkini öldürerek mi?" 

"Sende onu seviyorsun!" birden bire gözlerim kadına takıldı. Bizim bu aramızdaki nefreti nasıl sevgi zannede biliyordu? Kıraç alayla güldü hatta kahkaha attı! "Senin bu istediğin asla olmayacak!" diye bağırdı. "Öldür o zaman beni!" diye bağırdı kadın. "Anne her şeyi iste benden ama birine tutsak olmamı isteme!" kadın Kıraç'a yaklaştı ve saçlarını okşadı. "O kız sana tutsak, ben bu kalbe tutsağım senden bir şey istiyorum bunu bana çok görme!" Kıraç'ın gözleri bana kaydı ve nefretle bakarak "tamam" dedi. 

Dudaklarımı araladım ve şaşkınlıkla Kıraç'a baktım. Kimseye boyun eğmeyen adam annesinin önün de diz çökmüştü. Bir savaş daha sonlanırken artık Kıraç ve benim savaşım başlıyordu. 

Yavaş bir piyano sesi sanki vücudumun derinlerinde geziyordu. Ruhumu ele geçiren bir karmaşanın içinde çarpa çarpa ilerliyordum. Ne düşündüğüm sorulmadan, ne hissettiğim bilinmeden günlerdir kendime sorduğum soruyla baş başa neden yaşıyorum? Nefret ediyordum herkesten! Babama aşık olan kadın gözlerimin önünde bana sevgiyle bakarken içimdeki tüm sevgi parçaları donarak yok oluyordu. Tutsak olmak istemiyordum! Bu adama, bu kadına, bu eve, bu duygulara tutsak edilmek istemiyordum! Arabaya doğru yürüyüp binerken ikimizde sessizdik ki sessiz olmalıydık çünkü onun sesini duymaya tahammülüm yoktu. 

Bir insandan ne kadar nefret edebilirsiniz? Ona ne kadar katlanabilirsiniz?! Ben duygularımı ipe asmıştım! Hayallerimi bıçaklamıştım! Ben ölmeyi hak eden ama ölemeyen tek zavallıydım! 

Eve gelir gelmez kendimi banyoya attım ve kapısını kilitledim. Ölüm arzusuyla doğup büyüttüğüm hayallerimi gri bir perdeyle sonlandıracaktım.  Tüm gücümle aynaya yumruk attım ve elim anın da kanamaya başladı. Yere serilen cam kırıklarından birini alıp yere çöktüm ve kolumda uzun uzun çizikler atmaya başladım. Delirmiştim artık! Çıkış kapısı bulamıyordum! 

Ben babamı öldürmüştüm ve bunun ağırlığıyla yaşayamıyordum! Çok şey istemedim ki! Sıcacık bir yuva, şefkatli eller ve eve geldiğin de günün nasıl geçti yavrum denmesi. Ben bu hayattan çok şey istemedim! Annemi istedim ve onun bana sıcacık sarılıp başımı okşamasını! Değer verildiğin de hissedilen o duyguyu tatmak istedim. 

"Neden lan neden?!" diye bağırırken derin bir çizik daha attım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Kapı vurulmaya başladı ve bir sürü ses! Hepsini duyamayacak kadar uğulduyordu kulaklarım. Cam parçası elimden kayıp yere düşerken ellerimi uzattım. 

Çeşme gibi yere damlıyordu kanım. Bir an da kapı kırıldı ve Kıraç öfke dolu gözlerle bana bakıyordu. Ellerimi ona doğru daha çok uzattım. "Hadi tutsana ellerimden" karşımdaki Kıraç değil de sanki annemin kahverengi gözleriydi. "Sarıl bana" göz yaşlarım dudaklarımı ıslattı, acı bir tat. "Geçti kızım ben hayattayım de!" gözlerimi kapattım ve ellerim bom boş umutlarımı ellerimden kayıp gidercesine kayarken biri ellerimi tuttu. 

"Savaşmayı bıraktığın an ben tutacağım seni!" 

Altımdaki sert zemin kayıp gitti ve güçlü bir bedenin ellerinde uyuya kaldım. 

Gözlerimi açtığım da yatakta yatıyordum ve yine yanımdaki sandalye de bana bakan iki tane kahverengi gözler vardı. 

"Neden?" 

Gözlerini benden çekti ve pencereye baktı. 

"Kalbin birine aittir Karen ve onun için savaşmak istersin, yaşamak istersin, o senin olsun istersin ama imkanızdır. Sen imkan arasan da kalbin artık kabul eder gerçeği çünkü kalpler çok hassastır ve senin her dediğini duyar ve onu yapar. Senin beynin kabul etmese de, irdelese de sen farkında olmadan bitirirsin her şeyi ve kalbin bunu hisseder o da sana uyarak bitirir. Sen savaş bitti diyorsun ya ama bunu kalbin kabullenmiyor. Hiç bir zaman pes etme! Unutma! Sen kalbine dur desen bile durmayacak!" 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin