Seçtiğim kağıdı en az dört veya beş kere okuduktan sonra, yanımdaki kırmızı saçlı bedene bakmış ve gülümsemiştim. Onunla birçok şey yapmak istiyordum. Sarılarak uyumak, beraber vakit geçirmek, beraber dans etmek gibi. Ama benim, hangisini seçeceğim konusunda bir fikrim yoktu.
"Kağıttaki yazıyı sesli bir şekilde okur musun, Jeno hyung?"
En küçüğümüzün bana yönelttiği soru ile birlikte gülümsemeye devam ederek başımı yukarı aşağı sallamış, kağıttaki yazıyı sesli bir şekilde onlara okumuştum.
Tabii, okuduktan sonra göz ucuyla yanımdaki bedene bakmıştım.
Beş kişiden de tuhaf sesler çıktıktan sonra, sesleri kesilmiş ve dikkatli bir şekilde bana bakmaya başlamışlardı. Ben ise o kısa süreçte, en masum olan isteklerimden birini seçmeye çalışıyordum.
Tabii ki aralarından en masum olanı onunla vakit geçirmek istemem ve ona sarılmak istememdi. Ama ben hangisini seçeceğim konusunda kararsızdım.
"Artık söyleyecek misin?"
En büyüğümüzün meraklı ses tonu ile biz de dahil herkes gülmüş, ondan sonra da tekrar bana bakmışlardı. Ben ise, ne isteyeceğimi bulmuştum.
Fazla bir şey gibi görünmeyebilirdi ama, ben ondan bana sarılmasını isteyecektim. Her istediğinde, her kötü hissettiğinde veya bu gibi durumlarda. Çünkü biliyordum, yastığa veya başka bir eşyaya sarılacaktı ve ona bakarken üzüldüğümü düşünecekti.
"Renjun,"
Onun adını söylemem ile birlikte gözlerini, benimle göz teması kuracak bir şekilde dikmişti bana. Ben ise, gülümsemiştim. Derin bir nefes alıp verdim ve cümleme devam ettim.
"Her ne olursa olsun, ister istediğinde, ister üzüldüğünde veya bu gibi durumlarda, bana sarılmanı istiyorum."
Beş kişi yine tuhaf tuhaf sesler çıkarırken, kızaran yüzünde gördüğüm tebessüm içimde tuhaf hisler uyandırmaya başlamıştı.
Tuhaftı, beni heyecanlandıracak kadar tuhaf hemde.
Dediğim cümleyi başını yukarı aşağı sallayarak kabul etmiş, ondan sonra da kollarını boynuma dolayarak bana sımsıkı sarılmıştı. Bende o sırada kollarımı onun beline dolamıştım.
Biz o şekilde sarılırken duyduğum sesler kadarıyla onlar oynamaya devam ediyordu. Kağıt çekme ve birini seçme sırası anladığım kadarıyla Mark'a geçmişti.
"Haechan."
Mark kendinden emin bir şekilde isim söylediğinde, bu sefer o sesleri çıkarma sırası bize gelmişti. Hani olurdu ya, her sınıfta her olaya ses çıkaran kişiler. Bizde işte o kişilere benziyorduk işte.
Mark'ın aniden kalkıp Haechan'a ilerlemesi üzerine bütün bakışlar onlara dönmüş, ortada ölüm sessizliği oluşmuştu. Biz ne yapacağını anlamaya çalışırken, kağıtları yazan kişi kesinlikle sırıtarak onları izliyordu.
Tam tahmin ettiğim gibi, bu o küçük kurnazın yapacağı türden bir işti.
Mark, seçtiği kişiye iyice yakınlaştığında, yüzünü ona yaklaştırmış ve yanağına küçük bir buse kondurmuştu. Bununla birlikte ikisinin de yüzü kızarmış, sözde en büyüğümüz olan garip sesler çıkararak ve garip hareketler yaparak ortamı terk etmişti.
Bu ikili, cidden çok garipti. Ama ikisinin de birbirini bulmuş olduğu gerçeği, kulağa tatlı geliyordu.
Oyuna devam edeceğimiz sırada, mutfakta olan büyükler bize seslenmiş, yemek yememiz gerektiğini söylemişti. Biz de kağıtları toplamış, kaldırdıktan sonra da mutfağa gitmiştik.
Her ne kadar o küçük kurnazdan fazla haz etmesem bile, onun sayesinde bugünüm iyi geçmişti.
--
Bölüm attığımı sanıyordum, atmamışım :'D
Buradan veya kendi hesabımdan NoRen yazasım var, yazsam okunur mu bilmiyorum ama olsun :'D
-Nana.
![](https://img.wattpad.com/cover/151477663-288-k627452.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mate •NoRen ✔
Fanfiction"Jeno, oda arkadaşı Renjun'u sevimli bulurdu." |Lee Jeno + Huang Renjun|