Sınıftan çıktıktan sonra, kolumu yanımdaki kırmızı saçlı bedenin omzuna atmış ve o şekilde yurda doğru ilerlemeye başlamıştık. Burnuma dolan güzel koku, içimdeki güzel hissin oluşmasına sebep olmuştu.
Yurdun girişine kadar bana hiçbir şey dememiş, yurda yaklaştığımızda ise durmuş ve çantamdan tutarak beni de durdurmuştu. Durmam ile başımı ona çevirmem bir olmuştu.
"Jeno,"
Kısık sesle adımı seslenmesini, olduğumuz yerin sessizliği sayesinde duymuş ve gülümseyerek onu dinlemeye başlamıştım. Gülümsememden onu dinlediğimi anlamıştı.
"Yurda geç geldiğimizi öğrenirlerse büyükler kızacak, biliyorsun değil mi?"
Başımı yukarı aşağı sallayarak onun bu sorusunu kabul etmiş, bir elimi güven vermek amacıyla, daha çok sarılmak amacıyla omzuna koymuş ve kendime çekmiştim. Sonra da kulağına doğru fısıldamıştım.
"Olsun, dersler yüzünden geç kaldığımızı söyleyeceğiz sonuçta."
Yüzümü ondan biraz geriye çektiğimde, yanaklarının da saçları gibi kırmızı olduğunu görmüştüm. Başını yukarı aşağı sallamış, ondan sonra da başını öne eğerek yere bakmaya başlamıştı.
Çok sevimliydi ve ben onu sımsıkı sarıp sarmalamak istiyordum.
Elimi omzundan indirmiş, önüne koyup oynadığı ellerinden birini tutmuştum. Anında başını kaldırmış ve gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Sonra da yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirmişti.
"Hadi gidelim, güven bana bir şey olmayacak."
Tekrardan başını sallamış ve benimle birlikte yürümeye başlamıştı. Yurdun kapısını açtığımda ilk onun geçmesini beklemiş, ardından da kendim geçmiştim. Sonra da kapıyı kapatmış ve tekrar onun elinden tutarak yürümeye başlamıştım.
Tabii ki de Taeyong hyung ve diğerleri ile birlikte aynı yurtta kalacağımı düşünmemiştim.
"Hoş geldiniz."
Büyüklerin bizi nazik bir şekilde karşılayacağını düşünmediğimiz için şaşırmış, sonra kendimize gelerek hafif bir şekilde öne eğilerek onlara karşılık vermiştik.
"Hoş bulduk."
Bizimle birlikte on sekiz kişi olmuştu. Bir kişinin sonradan geleceğini söylemiş, ondan sonra da bizi içeri almışlardı.
Alt kaltta herkesin bir arada kalabileceği veya kullanabileceği bir mutfak ve mutfakla birleşik olan bir salon vardı. Salonda büyük koltuklar, koltukların karşısına dikkatli bir şekilde yerleştirilmiş televizyon, koltukların arasında küçük bir masa vardı.
Şimdiden kendimi buraya atmak istemiştim, ama dayanmalıydım.
Bir üst katta büyüklerin kalacağı, genelde iki kişilik olan yurt odaları vardı. Kapıların üstünde veya kapılarda asılı bir şekilde, odalarda kalacak olan kişilerin adları yazıyordu. Onların karşısında da, küçük bir kütüphane gibi bir yer vardı.
En üst katta ise küçükler için olan odalar vardı. Burada kalacağımızı söylemişler, bir sorun olduğunda direk onlara söylememizi istemişlerdi. Bizde kabul etmiş ve adımızın yazdığı odaya doğru ilerlemeye başladık.
Şimdiden heyecanlıydım. Çünkü yanımdaki sevimli, beni kendimden alan çocuk ile birlikte aynı odadaki ilk günümü geçirecektim.
-Nana
Uwu'nun kitaplarına da bakın, kendisi güzel yazıyor~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mate •NoRen ✔
Fanfiction"Jeno, oda arkadaşı Renjun'u sevimli bulurdu." |Lee Jeno + Huang Renjun|