"Kıyafetlerini yerleştirdin mi?"
Başımı kıyafetlerimi yerleştirdiğim dolaptan yan tarafımda olan kırmızı saçlı bedene doğru çevirmiştim. O da kıyafetlerini yerleştirmeyi bırakmış, bana bakmıştı. Yüzünde ise, hafif bir gülümseme oluşmuştu.
"Evet, bitti sayılır."
Cevabına karşı gülümsemiş, adımlarımı ona doğru yönlendirerek yanına gitmiştim. Bavulunda duran giysilerden birkaç tane almış, onları düzenleyerek dolabına koymuştum. Her ne kadar o bana itiraz edip yardım etmememi söylese bile.
Kıyafet işlerini hallettikten sonra odadan çıkmış, aşağıdaki salona gitmiştik. Herkes koltuklara yayılmış, bazıları yere oturmuş konuşuyorlardı. Haliyle on sekiz kişinin buraya sığmasını bekleyemezdik zaten.
Diğerlerinin yanındaki yerimizi aldıktan sonra onlarla birlikte vakit geçirmeye başlamıştık. Gerçi, tam vakit geçirme sayılmazdı. Büyüklerden birkaçı yorgunluktan dolayı uyumak istediklerini dile getirip odalarına gitmişlerdi. İki veya üç kişi de bu süreç içerisinde mutfağa gidip yiyecek bir şeyler hazırlayacaklardı. Geri kalan büyükler de evdeki eksikliklerden dolayı markete gitmişlerdi. Salonda sadece yedi kişi kalmıştı.
"Bir fikrim var,"
Karşımda, benden bir yaş küçük olan çocuğun konuşması ile bakışlarımı yerden alıp ona dikmiştim. Genelde onun bu fikirleri hiçbir zaman hoşuma gitmemişti. Çünkü bazen şeytana pabucu ters giydirirdi.
"Neden oyun oynamıyoruz?"
Geri kalan altı kişi birbirine bakıp bu fikri düşündüğünde, aslında o kadar zararlı gibi gelmemişti. Güzel bir fikirdi, en azından bu süreç içerisinde kolayca vakit geçirebilirdik. O yüzden de onun bu oyun fikrini kabul etmiştik.
Fikri kabul ettikten sonra Chenle, ayağa kalkmış ve koşarak odalarına çıkıp gelmişti. Elindeki kağıtları aramızdaki masanın üzerine koymuş, tekrar gidip kalem almış ve geri gelmişti. Kağıtlara bir şeyler yazmış, onları katlayıp yanında ek olarak getirdiği poşetin içine koymuştu.
Bu çocuğun bu kadar hızlı olmasına hayran kaldığımı söylemiş miydim?
"Şimdi,"
Konuşmaya başlaması ile birlikte altı kişinin bakışları ona dönmüş, o da gülümsemişti. Ondan sonra da bakışlarını elinde tuttuğu poşete dikmişti.
"Bu poşetten seçilen kişi bir kart seçecek. Kartı seçtikten sonra da birini seçecek ve kartta yazanı ona yapacak. Her ne olursa olsun."
İşte demin bahsettiğim şey buydu. O kağıtta ne yazılı bilmiyorduk. Ama emin olduğum tek şey ise, eğer ben çıkarsam pek masum şeyler olmayacağıydı.
"O zaman, neden Jeno'dan başlamıyoruz?"
Herkesin bakışları bana döndüğünde yutkunmuş, karşımdaki bedenin elinde tuttuğu poşetteki kağıtlardan birini seçmiş ve almıştım. Ondan sonra da, seçecek bir kişi aramaya başlamıştım.
Yanımda oturan ve bana meraklı bir şekilde bakan bedenin tatlılığına kapılmışken, kendimden habersiz onun ismini söylemiştim. O ise şaşırmış gibiydi, ama gene de belli etmemişti.
Ondan bakışlarımı almış ve elimdeki kağıda bakmıştım. Kağıdı açıp ne yazanı okumam ile kağıda şaşkın bir şekilde bakmam bir şekilde bakmam bir olmuştu.
'Seçtiğiniz kişiye şu ana kadar onunla ilgili olan bir isteğinizi söyleyin.'
-Nana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mate •NoRen ✔
Fanfiction"Jeno, oda arkadaşı Renjun'u sevimli bulurdu." |Lee Jeno + Huang Renjun|