Bedenimi sıkıca saran ve artık sıkmaktan canımı yakan kollar yüzünden gözümü açtım.Kim lan bu?Kafamı arkaya çevirince ahtopot çocukla karşılaştım.Ben bunla ne zaman karşılaştım ki?En son barda içiyordum.Ve ?Ve sonrası yok.Çok hoş cidden.
Etrafımı inceleyince odamda,yatağımda olduğumu fark etmem çok sürmedi.Eğilip kendime baktığımda kıyafetlerimin üzerimde olduğunu anladım.Sadece ayakkabılarım yoktu.Hey eğer dün ki makyajım duruyorsa ve kuş yuvası olmak için baya bir hevesli olan saçlarımda hala aynıysa kesin Samara'ya benzemişimdir.Ve ben n'aptım biliyor musunuz?Yavaşça ahtopot kollardan kurtulup banyoya geldim.Neden mi?Çünkü o halde kimsenin karşısına çıkamam.Yani şahsen ben kendimi aynada gördüğümde bile tırsıyorum.
Aynayla bakışırken haklı olduğumun kanıtıyla karşılaştım.Ne mi?Kuş yuvasına benzeyen karmakarışık saçlar.Siyah akmış göz makyajı.Ve ben.Bakışmayı kesip küvete doğru yürüdüm.En iyi çözüm soğuk sudur.
Üzerime bornozumu geçirip banyodan çıktım.Poyraz hala uyanmamış yastığama bana yaptığı işkenceyi uygulamış ahtopot kollarını sarmış yatıyordu.Yavaş ve sessiz adımlarla kıyafet odama ilerledim.Siyah eşofman altı , siyah askılı t-shirt kombinimi uygulayıp banyoya geçtim.Saçlarımı tarayıp daha çabuk kuruması için açık bıraktım.
Yaklaşık yarım saattir kahvaltı hazırlamak için mutfakla savaşıyordum.Ama sonuç güzeldi.Ellerimi belime koyup büyük uğraşlar vererek hazırladığım masaya baktım.Güzel olmuştu bence.Mutfağı savaş alanına benzemekten kurtardıktan sonra odama geldim.Ahtopot hala uyuyordu.Canım yastığım neler yapıyolar sana.Kıyamam.Sakin adımlarla yatağa ulaştım.
"Uyan hadi."
İlk karşılaştığımızın sabahı onu dürtükleyip kalk diye uyandırdığım aklıma gelince gülümsedim.Bakışlarım Poyraz'a kaydığında onunda güldüğünü gördüm.Ve bir şey daha gördüm.Belediye çukuru.Gamze.Hayran hayran birbirimize baktığımızı fark edince toparlanıp ayağa kalktım.
"Mutfaktayım."
Merdivenleri inreken kokuların buraya kadar geldiğini anladım.Açıkcası...güzel kokuyordu.Masaya oturup beklemeye başladım.Birkaç dakika sonra karşımdaki sandalyeye otudu.Saçları daha düzgün duruyodu.Masayı bir güzel süzdükten sonra kafasını kaldırıp şaşkınca bana baktı.
"Bunların hepsini sen mi yaptın?"
Niye öyle söylediki şimdi ben yapamaz mıyım?Umursamazca omuz silkip cevap verdim.
"Evet beğenemedin mi?"
"Yo yo çok beğendim.Şaşırdım sadece."
Konuyu daha fazla uzatmaya gerek duymadığım için yemeğe başladım.Bir dakika ben Poyraz'ın neden burda olduğunu sormadım.Sormadan kahvaltı bile hazırladım.Aferin bana.Çatalımı tabağın kenarın bırakıp konuşmaya başladım.
"Poyraz sen neden burdasın?"
Bir anda öksürmeye başladı.O telaşla sandalyemden kalkıp sırtına vurmaya başladımSakinleşince kısa bir bakış atıp tekrar yerime oturdum.
"Elin çok ağırmış.Gerçi dün anlamıştım ama neyse."
Ne saçmalıyordu bu.Dün ona vurmuşmydum?Ama neden ve nerde?
"Açıklama bekliyorum."
"Telefonun kulübede kalmıştı bende geri getirmek için eve geldim yoktun kapıda beklerken bir kız geldi ne istediğimi sordu seni aradığımı söyleyince bir barın adresini verdi.Gittiğimde sarhoştun bende eve getirdim.Telefonun komidinin üstünde."