Gruplar ayrılmıştı. Levi ile Usopp, Zoro ve Robin gidecekti. Freed ile Raijinshuu takımı gidiyordu.
''Öyleyse biz de ayrılıyoruz! Hedef kaybolan şehirlileri bulmak,'' dedi Makarov ve tüm Fairy Tail onaylayan seslerle bağırdı. Herkes şehir sakinlerini aramak için yola koyuldu.
Luffy
Luffy, gözlem hakisini kullanarak yıkık Magnolia sokaklarında koşuyordu. Gözlem hakisi Sanji kadar iyi değildi ama en azından Natsu'yu fark edeceğini düşünüyordu.
''Natsu!'' diye bağırarak şehrin ortasındaki büyük yapıya koşuyordu. En çok ejderha orada vardı ve Luffy şüphelenmişti. Daha hızlı gidebilmek için o tarafa doğru uçan bir ejderhanın üzerine çıktı.
''Burada biri var.'' dedi ejderhaya bakarak. Ejderha onu düşürmek için hareketlendi fakat işe yaramadı.
''Sen kimsin?'' diye soruyordu Luffy sürekli. Büyük yapıdaki alevleri görür görmez ejderhayı rahatsız etmekten vazgeçti ve aşağı atladı. İner inmez bir düzine ejderha tam önüne geçti.
''Demek burayı korumak istiyorsunuz ha?'' dedi parmaklarını çıtlatırken. ''Öyleyse canınıza okumam gerekecek.''
''Gear Second.''
Luffy'nin derisi pembe bir şekilde parıldarken ellerinden dirseklerine doğru siyahlık görünüyordu. Ejderha ona doğru dalış yaptı fakat Luffy daha hızlıydı. Anında havaya zıpladı.
''Gomu gomu no pistol!''
Ejderhanın sırtına yumruğunu çiviledi. Mavi ejderha yerle buluşurken başka bir tanesi Luffy'ye doğru alevini üfledi. Havada olduğu için kaçma şansı daha az olan Luffy bir diğer ejderhaya kollarını uzattı ve kendini onun sırtına attı. Çenesini kaşıdı ve kafasını hafifçe yana eğdi.
''Ejderhalar da hayvandır değil mi?'' Luffy Fatihin hakisini kullanmaya karar verdi. Ejderhanın kanat çırpması yavaşladı ve gözlerini korku sardı.
''Tamamdır! İlerle pullu!'' dedi Luffy önceki yeşil ejderhayı göstererek. Ejderha biraz dirensede dayanamadı ve uçmaya başladı. Luffy yeşil ejderhayı da kontrolüne aldı ve sonra oyalanmayı bırakıp büyük yapının merdivenlerine indi.
''Düşme sesi mi geldi?'' diye arkasını döndü fakat üstünde durmadan binaya girdi. Biraz ilerledikten sonra uzunca bir koridora varmıştı. Koridorun her iki yanında da bir çok kapı vardı.
''Bunların hangisi?'' diye söylendi. İlk başta teker teker açmaya çalıştı fakat hepsinin ardından duvar çıkıyordu.
Sonunda vazgeçip odaklandı ve Natsu'nun yerini bulmaya çalıştı.
''Yukarıda!'' der demez tavanı kırdı ve uzanarak bir üst kata çıktı. Bunu bir kaç kez tekrar etti. En son tavanı kırıp yukarı çıktığında neredeyse alevler şapkasını yakıyordu. Bu oldukça büyük odada Natsu bir çok düşman ile uğraşıyordu. Fakat her tekmelediği ya kuş olup uçuyor ya da hafif büyük bir taş olup yere düşüyordu.
''Lanet olsun bunların hangisi gerçek?!'' dedi havaya alevler savururken.
''Natsu,'' Luffy ona seslenince o tarafa döndü fakat ona doğru gelen gölgelerden biri kuş veya taş değildi. Natsu karnına bir darbe aldı ve yere çöktü.
''Natsu iyi misin?'' Luffy onun yanına doğru koştu.
''Neye vurursam vurayım başka bir şeye dönüşüyor. Eğer her şeyi aleve dönüştürürsem biteceğini düşündüm fakat yok olup gelmeye devam ediyorlar.''
Luffy tam anlamamıştı fakat bu odada onlar dışında sadece bir kişi vardı. Dikkatini Natsu'dan ayırmadan yumruğunu odanın köşesindeki gölgeye geçirdi. Gölge duvarla buluştu ve yere düştü. Havadaki diğer şeylerde birden yere düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birlikte
FanfictionYolu Magnolia'ya düşen Hasır Şapka Korsanları ve başları belada olan Fairy Tail... Bu iki grubun iş birliğine hazır olun.