Natsu kollarındaki kızı en kısa sürede loncaya ulaştırmıştı. İçeri girermez onu yaralı büyük bir grup karşılamıştı. Loncanın köşesine yapılan revire yaralılar yetmemişti. Her yerde kanayan kolunu, bacağını tutan ve sıra bekleyen büyücüler vardı. Natsu durumu en kötü olanın Lucy olduğunu biliyordu. Çünkü diğerleri muhtemelen kaçarlarken yaralanmıştı fakat Lucy anahtarlarını korumak için ejderhayaa karşı gelmeye çalışmıştı.
Natsu loncanın ortasında durmuş arkadaşlarına bakarken Chopper hemen yanına geldi.
''Durumu kötü gözüküyor. Onu bana ver lütfen,'' dedi. Natsu şaka yapıp yapmadığıı düşündü nasıl taşıyacaktı ki onu?
Bir anda Chopper büyüyünce 'Ne oluyor lan?' diye bağırsada Lucy'yi ona teslim etti. Chopper hemen kızı sedyeye yerleştirdi. Natsu da ona nasıl bunu yaptığını sormaktan vazgeçip Lucy'nin yatağa taşınmasına yardım etti. Chopper eski boyutunu geri alıp ilaçları ve diğer şeyleri getiriyordu. Natsu da boş boş bakıyordu. Lucy'nin yanına oturdu ve izlemeye devam etti. Açıkçası onu uyanmadan bırakmak istemiyordu. Koluna değen minik ellerle başını çevirdi. Wendy mahçup bir şekilde gülümseyerek ona bakıyordu.
''Natsu-san, Lucy-san'ı iyileştireceğiz fakat sen etrafımızdayken rahatça hareket edemiyoruz. Lütfen bize güven,'' dedi.
''Ama-''
''Wendy'yi duymadın mı?!'' diye bağırdı Makarov. ''Ben de buradayım herkes güvende olacak! Şimdi git ve biraz bilgi edin.''
Natsu itiraz etmeden kalktı bu sefer. Arkadaşlarına yardım etmenin en iyi yolu buydu sanırım. Son kez Lucy'ye bakıp dışarı çıktı.
Erza ve Zoro
Zoro, Erza'nın dediği gibi çatıdan yani aşağıdan saldırmak için hazırdı. Ama ondan önce ejderha davranmıştı. Zoro'ya doğru dalışa geçti ve son anda tekrar gökyüzüne dönüp Zoro'ya sadece kuyruğunu savurdu. Bu hızlıydı fakat Zoro bunu sadece savunma hakisiyle atlatmıştı. Artık ejderhalar o ilk geldiklerindeki hissi vermiyorlardı.
Erza göründüğünde Zoro saldırıya geçti. İkili aynı andan saldırınca ejderha hem üstten hem de alttan hasar almış oldu. Kaçacak bir şeyi olmayınca gelişi güzel ortalığı yıkmaya başladı. Saldırısı, Magnolia'nın tarihi mekanlarından birine yönelince Erza hemen zırh değiştirdi ve devasa kalkanla bunu engelledi.
''Cidden işe yarıyor bu,'' dedi Zoro kendi kendine. Sonra bir kez daha kılıçlarını savurdu. Bu sefer ki o kadar hızlıydı ki Erza bile şaşırmıştı. Ejderhada hiçbir şey yoktu ama yine de geri çekilmişti. Zoro inat etti ve ard arda saldırmaya başladı. Erza da öyle yapıyordu. Sonunda biraz durduklarında Erza Zoro'nun yanına indi.
''Bu saldırıyla gemi kesiyorum ama onda işe yaramıyor,'' dedi hafif sinirli bir şekilde. Aslında heyecanlıydı da. Güçlü rakipleri severdi.
''Hayır bir terslik var,'' dedi Erza. Zoro devam etmesi için ona baktı.
''Daha önce onlar ile karşılaştık. Karşılaşmasaydık bile... sence de hiç hasar almamışken yine de geri çekilmesi normal mi?''
''Değil,'' dedi Zoro.
''Biraz daha üstüne gidelim. En iyi saldırını kullan,'' derken bir anda havaya uçtu Erza.
Zoro hazırlanmaya başladı. Odaklandı ve sonunda Erza ile yine aynı anda kılıçlarını savurdular. Saldırı Ejderha'ya çarptığında yine bir şey yoktu görünüşte ama sorun şuydu. Bu sefer ejderha tamamen kaçtı.
''Kovalamalı mıyız?'' diye sordu Zoro.
''Şimdilik loncaya gidelim.''
***
Juvia ve Nami
''Nami-san neden limana geldik?'' dedi Juvia. Nami söylemek yerine göstermeyi terch etti. Az ilerde, denizde, Sunny-go ve üzerinde Brook ve Franky bir ejderha ile uğraşıyorlardı.
''Gemimize gitmeliyim,'' Nami çenesini tutarken konuştu. ''Juvia suyu kontrol edebiliyorsun değil mi? Bizi onlara ulaştırır mısın?'' diye sordu bir sandalı gösterirken.
''Tabiki.''
İkiside sandala bindi. ''Biraz çabuk olalım birazdan uçabilirler.''
Juvia anlamasada onları su tarafından yuvarlak bir korumaya aldı ve Saunny-go'ya doğru ilerledi.
Sonunda gemiye vardıklarında Brook, ''Nami-san!'' diye bağırdı. Gözlerinde bir mutluluk vardı. Bir dakika... onun gözleri yok.
Nami anında söylenmeye başladı. ''Ne yapıyorsunuz siz! Sunny-go'ya zarar gelsin mi istiyorsunuz?!''
''Nami,'' diye söze girdi Franky, ''Coup de burst'ı kaç kere kullandık ama denizde de bariyerler var. Ne kadar uzağa gidersek gidelim sonunda yetişiyor bize.''
''Öyleyse saldıralım. Sunny-go'ya bir şey olmasını göze alamayız!'' dedi Nami. O sırada Usopp alt kattan çıktı.
''Nami gelmiş,'' dedi. Sonra gözlüklerini çıkardı ve devam etti. ''Hazırlıklar tamam! Geminin silahlarını kullanabiliriz.''
Usopp bulunduğu yerden çıktı ve geminin önüne geçti. Usopp'un kullanabileceği en iyi silah buradaydı. Geminin önündeki güneş figürünün kapısını açtı ve içeri geçti.
''Nami ne yapacağını biliyorsun!'' diye bağırdı.
Nami kafasını salladı. Franky, ''Ben aşağı iniyorum,'' dedikten sonra Usopp'un geldiği yerden aşağı indi.
Juvia şaşkınlıkla izliyordu. Yapacak hiçbir şey bulamamıştı. Onların bu koordineli çalışmasını izlemeye başladı.
''Brook! 180 derece dönüyoruz! Usopp'a atış imkanı sağlayacağız!'' dedi Nami. O sırada Franky tekrar göründü.
''Franky,'' diye devam etti Nami, ''General Franky'nin ışınına ihtiyacımız var.''
''Biliyorum.''
Herkes hazırlıklarını yaparken Franky'de General Franky'yi hazırlamıştı.
''İki saldırıda işini bitireceğiz! Gidelim.''
Gemi ejderhaya karşı döndüğünde Usopp atış imkanı buldu ve Sunny-go'nun önünden ateşlemesini yaptı. Gemi bu etkiyle geri gitmişti. Ejderha'dan bir kükreme duyuldu. Ve sıra Franky'nindi.
Hemen ellerini ışın atarkenki şekline soktu.
''Sıra sende Franky!''
Franky ışınını attığında ejderha tekrar savruldu ve sonunda denize doğru düşmeye başladı.
''Onu alıp loncaya götürebiliriz,'' dedi Juvia ama bu imkansızdı. Çünkü başka bir ejderha uçarak gelip onu almış ve aynı hızla uzaklaşmıştı.
''Sanırım bunu yapamayız.''
Tayfa biraz yorulmuştu bu yüzden çimenlik alanda oturup dinlenmeye başladılar.
''Kontrol etmek istediğim bir şey var. Bu yüzden limana paralel olarak kıyı boyunca gezmek istiyorum,'' dedi Nami Franky'ye. ''Ama hızlı bir şekilde olması lazım.''
''Coup de burstı sanırım bu şekilde kullanabilirim.''
''Öyleyse yapalım.''
Tayfa bir kez daha hareketlendi.
''Juvia bir yerlere sıkıca tutun!''
''Tamam.''
Gemi bir kez daha uçtu. Juvia bunu sevmişti. Nasıl yapıldığını merak ediyordu.
Sunny-go havadayken Nami bir şey fark etti. Bulutlar birden değişmişti. Bu bu kadar kısa süre içinde imkansızdı. Tamam, belki Grand Line'da denizde olsalardı tamam ama şu an bir adada sayılırlardı. Yani iklim sabit olmalıydı.
Sunny-go yere inerken Nami denize açılan sokaklardan birinde Luffy'yi gördü. Karşısında da Fairy Tail'den bir büyücü vardı. Büyücü Luffy'ye el salladı ve yanına gitti fakat Luffy aniden ortadan kayboldu.
Nami kendi kendine fısıldadı.
''Ne oluyor Tanrı aşkına!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birlikte
أدب الهواةYolu Magnolia'ya düşen Hasır Şapka Korsanları ve başları belada olan Fairy Tail... Bu iki grubun iş birliğine hazır olun.