Tribünde oturan tek tük kişiler Charlie'nin attığı yeni bir sayıyla alkışlamaya başlamıştı. Bu gürültünün arasında Remus dizlerinin üzerine bir kitap koymuş odaklanmaya çalışıyordu.
"Remus!"
"E-Efendim?"
Sirius'un sinirli çıkan sesine karşı Remus paniklemişti.
"James'i izlemeye mi geldin yoksa kitap okumaya mı?"
"Aynı anda iki şeyi yapabilirim."
"Pekala az önce sayıyı kim attı?"
"Ee şey..."
"Ver şu kitabı bana."
Sirius hızla Remus'un dizindeki kitaba atlamıştı ama unuttuğu bir şey vardı. Remus'ta en az onun kadar hızlıydı. İkisi kitap için boğuşurken yanlarında oturan Peter onları takmadan yeni atılan sayı için ellerini çırpıyordu.
"Ver şunu!"
"Sirius kitabımı ver."
İkili aniden oturaklar arasındaki boşluğa düştüklerinde almak için savaştıkları kitap tribünlerden aşağı düştü.
Remus sinirle üzerindeki Sirius'un omzuna vurdu."Yaptığını beğendin mi seni aptal?"
"Sana onu bana vermeni söylemiştim."
"Ve bende vermeyeceğimi söylemiştim. Ne diye üzerime atlıyorsun ki?!"
"Kitabı almaya çalışıyordum."
Bir an için Remus birbirlerine ne kadar yakın olduklarını düşündü. Gözleri birkaç saniyeliğine uzun saçlı arkadaşının dudaklarına kaysada hemen kendini toparladı.
"Sirius acaba üzerimden kalkmayı düşünüyor musun?"
"Hayır."
Genç oğlan ne dediğini anladığında hızla kafasını sağa sola salladı.
"Yani evet. Evet. Kalkıyorum."
Remus üzerinden kalkan ağırlıkla derin bir nefes verdi. O zamana kadar nefesini tuttuğunu anlamadığı gibi kalbininde ne kadar hızlı çarptığını anlamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall in Love // Wolfstar
FanfictionAynadaki yansımasına baktı genç çocuk. En çok istediği şey neydi? Başarı, şöhret, zenginlik... Hayır, hiçbiri değildi. Ne istediğini bilmiyordu. Ta ki ayna ona daha kendisine bile itiraf edemediği şeyi gösterene kadar.