Gözümü açtığımda arabanın önünden dumanlar çıkıyordu arasa baktığımda hiç bir şeyi yoktu bende de bir şey yoktu şoföre baktığımda ise ayağının sıkışmış olduğunu gördüm çıkarmaya çalışıyordu
"Kıpırdama bekle geliyorum."
Emniyet kemerini çıkartıp arabadan indim inince başım döndü ve ayağım ağrıdı arabaya tutundum o sıra diğer kapı hızla açıldı içinden aras çıktı. Kendimi toparlayıp arabanın arkasından seke seke dolanıp şoför koltuğunun bulunduğu kapının önüne geldim. Kapıyı aras'la beraber bir kaç zorlamadan sonra açmıştık çok şükür. Yere çöküp -ki sakat ayağımla ne kadar çok çökebildiysem o kadar çöktüm- sıkışan ayağını dikkatlice sıkışan yerden çıkardım. Arkadan gelen korumalar sonunda yardım etmek akıllarına gelmiş olacaklarki adamı alıp başka arabaya koydular.
"Hiç bir sorun istemiyorum. Hastane masraflarını ben karşılıyorum şimdi hastaneye yetiştirin arabanın birini bırakıp gidin."
"Tamam efendim"
Bıraktıkları arabaya ilerledim şoföre koltuğuna geçip oturdum. Aras'ta yanıma yerleşince arabyı çalıştırıp sürmeye başladım. Yaralı ayağımı kullanmadan zaten otomatik olunca kolay oluyordu. Yol ayrımından sağa dönüp topraklı ve ağaçların çok sık olduğu yerde sürmeye başladım. İlerde dağ evi gözükmüştü korumalar evin büyük kapısını açınca içeri girip bahçeye park ettim. Arabadan indim. Topallıyarak yürümeye başladım korumanın biri gelip yardım etmeye başladı bana. Kısa süre sonra içeri girdik bu sefer yalın gelip kucağına aldı içerdeki koltuğa oturttu. Tam kadro burdaydık yine her zaman ki gibi.
"Yemekte ne var."
"Makarna."
Kafamı onaylar bir şekilde salladım.
"Bide bilgisayar var mı burada?"
"Var"
Su bilgisayarı getirip önüme koydu
"Sağol süslü"
Dik dik bakıp geri yerine oturdu. Şu an bu bilgisayarla burda yapamazdım odana çıkmam lazımdı.
"Biri beni odama götürebilir mi?"
Gene her zaman ki gibi yalın gelip kucağına aldı
"Sağol enişte allah razı olsun sen olmasan kim götürcek beni ya"
"Önemli değil"
Odaya gelince kapıyı açıp yatağa yatırdı beni ve çıktı. Bilgisayarı elime aldım. Programı açıp arasın telefonunu dinlemeye başladım. Şuan henüz bir arayan yoktu. O sıra korumayı arayıp.
"Okulun kamera kayıtlarını mail olarak atın bana"
"Tamam efendim"
Telefonu yatakta yanıma koyup arama gelmesini ve mail gelmesini bekledim. Aradan geçen bir süre sonra ikisi aynı anda geldi kulaklığı takıp arası dinlemeye başladım.
"Geçmiş olsun ateş vurulmuşsun."
"Yine ne istiyorsun senin yüzünden yanımda olan sevdiğime aşkımı gösteremiyorum ne istiyorsun"
"Sabret be ateş aşkını göstereceğin günler de gelecek. -kahkaha atar- neyse geçmiş olsun demek için aradım ben seni"
Telefon araması biter. Maili açıp okulun kamera kayıtlarına bakmaya başladım ben nerdeysem arasta oradaydı. Hatta biz kızlarla nerdeysek onlar da oradaydı.
"Aras! Odama gel!!!"
Odamın kapısı açılıp içeri aras girince ona baktım yatağı işaret edip
"Otur"
Yanıma oturunca konuşmaya başladım.
"Aras kim olduğunu ne olduğunu anlatıcak mısın artık sana son bir kere soruyorum son kez ya sen anlatırsın ya ben"Yutkundu.
Gözünü kaçırdı.
Gözünü bana dikti.
Ağzını açtı geri kapattı.
Sonra tekrar açtı.
"Ben nasıl diyeceğimi bilmiyorum."
"Bence en başından her şeyi anlat ki sana yardım edebilelim dimi sevdiğin kıza kavuşturalım seni"
"Kavuşturamazsın. Çünkü o beni sevmiyor."
"Bunu nerden bilebileceksin ki"
"Gözleri. Gözleri her şeyi anlatıyor."
"Adem, adem kersin beni sürekli arayıp tehdit eden adam."
"Adem kersin mi?"
"Evet"
Gözüm yavaştan seğirmeye başladı ellerim kendiliğinden yumruk olmuştu bile sinirden ne yapacağımı bilemiyordum bu adam yine tekrar hangi yüzle, hangi cesaretle benim karşıma çıkabilirdi? Elime geçirdiğimde bu sefer ufak yaralarla bırakmıyacam canını alıcan senin.Sizce adem kersin kim? Ne yapmış olabilirde gece bu kadar sinirlendi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Mafya
Teen FictionBir mafya ne kadar aşka inanmasada aşık olabilir bu hikayede de ARAS ATEŞ ve GECE SOYLU'nun hikayesi olacak Bir birinden güzel üç kız Gece nefes ve su bu üç kızımız mafya 1. Sıradalar gece annesinin intikamıyla yanıp tutuşurken nefes ve su'da arkada...