BÖLÜM3: RÜYA

15 9 0
                                    

Renkleri bilirmisiniz peki ya anlamlarını evet aslinda her rengin bir anlamı vardır örneğin mor : varlık , bilgelik , yaratıcı , fantazi iken pembe: sakinlik , şehvet , saygı , özeni kırmızı : tehlike , kararlılık , hırs ve cinsellik içerir ama mavi ve yeşil bi başkadır onlar hem birbirine çok yakın hemde çok uzaktır yeşil yeryüzü iken mavi gökyüzüdür ama yeşil olamdan oksijen olmaz gökyüzünün mavisi yok olur mavi yeşile muhtaçtır  ama mavi su iken  yeşil ağaçtır ve yeşil maviye muhtaçtır mavi huzurdur sadakattir kurtarıcıdır yeşilde huzurdur hayattır beklentidir yani  kısacası diğer renklerin aksine mavi ve yeşil bir bütündür
                    Ma vi        
             yeş İL

Masmavi bir denizin ortasında yemyeşil küçücük bir adadaydım tuzlu deniz kokusu burnuma dolarken kulaklarımda serçe sesleri yankılanıyordu. Uzaktan gelen sesle arkamı döndüm biri adımı söylüyordu yavaşça ayağa kalktım sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım sonra sesin denizden geldiğini anladım deniz beni çağırıyordu  kokusuyla , sesiyle bana huzur veren deniz beni  dibine  en dibine karanlığına çağırıyordu....
             

               ☆☆☆☆☆☆☆

Uyandığım da saatin 7 'ye geldigini gördüm.Yine aynı rüyayı görmüştüm. Aslında çok az rüya görürdüm. Normalde gecelerim hep kabuslarla geçerdi. Bu da gördüğüm sayılı rüyalardan biriydi ama bu  sefer farklıydı çünkü bu güne kadar beni kimin çağırdığını hiç görmemiştim ama bu sefer beni denizin çağırdığını görmüştüm. Rüya üzerine düşünmeyi bırakıp dün hakında düşünmeye başlamıştım maraz bizim karşı masaya oturup gözünü bile ayırmadan bana bakmıştı sonra çağla ve kızlar beni zorla onlarca mağazaya götürüp bir sürü elbise  denetmiş ve neredeyse denediğim herşeyi almışlardı sonrasında girdiğimiz bir mobilya mağazasından benim için yatak dolap bakmış ve kafalarına göre en beğendiklerini seçmişlerdi mobilya alışverişinden sonra sırasıyla ayakkabı, kozmetik, çanta ve teknoloji mağazalarına girip onlarca şey daha aldılar onlar alışveriş yaparken benim aklımda tek bir soru vardı ben Maraz ' ı nerden tanıyorum deniz mavisi gözleri ve sesi çok tanıdık geliyordu Bakışlarından anladığım kadarıyla oda beni tanıyordu ama asıl soru nerden tanıdığıydı.
        
         #    2 HAFTA SONRA     #
Bugün okulun ilk günüydü çağla ile aynı okula gidecektim okul çıkışıda evdekilerin ısrarlarıyla ehliyet kursuna yazılıp ehliyet alacaktım bu ehliyet meselesini tek bir şartla kabul etmiştim motor ehliyeti de alacaktım en büyük hayalim motor sürmekti yarış motorlarına oldum olası hayran olmuşumdur zaten hem belki bende bir yarışa katılabilirdim ne kadar da güzel olurdu ben yatakta kıvranıp kalkmamak için kendimi oyalarken odanın kapısı açıldı tabi ki çağla gelmişti. "Hadi kalk uykucu " diye söylenen çağlaya gözlerimi devirip baktım ben okula gitmek istemiyordum normalde okul birincisiydim ama son iki yıl doğru düzgün okula gidememiş gitsem de dersleri pek dinlememiştim ve gideceğim okul çok lüx bir kolej olmasının yani sıra çok da başarılıydı. En sonunda çağlanın söylenmesine dayanamayıp yataktan kalktım dolabın içinden formamı alıp tam giyinmek için banyoya gidiyordum ki çağlanın " bugün ilk gün sivil giyinmek serbest " diye beni uyarmasıyla  tekrardan dolaba yönelip ogün alınan elbiseler arasında giyebileceğim birşeyler aradım ve tabi ki bulamadım bunların hiçbiri benim tarzım değildi ki bi anda dolabın yanına gelip bana mini bir kot şort ve üstüne de salaş göbeği açık ama sırt kısmı kapalı bir tişört veren çağalaya baygın bir şekilde bakıp verdiklerini alıp banyoya gittim tişörtün sırtının kapalı olması iyi diye düşünürken çağlanın bunu bilerek verdiğini anlayıp hafif bir tebessüm de bulundum banyodan çıktığımda çağla elindeki kareli gömlekle beni bekliyordu gömleği belime bağlayıp dolaptan kot  bir sırt çantası ve beyaz konversler uzattı onları da giydikten sonra tam odadan çıkacaktım ki çağlanın telefonunu aldın mı sözüyle aklıma gelen telefonu almak üzere komidine doğru yürüdüm aşağı indiğimizde herkesin sofrada bizi beklediğini gördük bora' nın "itraz ediyorum hakim bey" demesiyle masadakı herkes neye dercesine boraya döndü bora "ben zaten çağla ' yla zor uğraşırken ikincisi geldi bu da bana reva mı yani erkek olsa ne olurdu demesiyle masadakı herkez gülmeye başladı kahvaltıdan sonra bora bizi okula bırakmayı teklif edince çağla ve bende kabul ettik arabada giderken herkez çok sesiz di benim aklım   maraz daydı nihayet okula yetistiğimiz de ders zili de çalmıştı arabadan inip çağla ile kızların yanına doğru yürürken bi anda üzerime çöken ağırlıkla yere yapıştım...

Karanlığın Içindeki Huzur MAİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin