Başım felaket bir şekilde ağrıyordu bir an üzerindeki ağırlık aklıma gelince gözlerimi açtım üzerimde uzanan çocuğu görünce korkuyla onu üzerimden iterek " bırak beni bırak " diye bağırmaya ve ağlamaya başlamıştım bahçedeki diğer herkes gibi üzerimdeki çocuk da baya şaşırmış gibi duruyordu bu duruma. onu üzerimden atıp yerden hızla kalkıp meraklı bakışlar içinde okulun içine doğru koşmaya başladım...
ÇAĞLA DURANER
İlen 'in verdiği tepki karşısında ilk başta şoka girsem de sonradan neden böyle bir tepki verdiğini anlayınca bende peşinden koşmaya başladım. Ama çok hızlı koşuyordu ve biyerden sonra onu kaybettim her nekadar bora 'yı aramayı düşünsem de okulun içinde olduğunu bildiğimden dolayı şimdilik birşey yapmadım nasıl olsa birazdan ortaya çıkar düşüncesiyle okulun girişinde onu beklemeye başladım. Birinin "Pardon bakarmısınız "demesiyle başımı o yöne çevirdiğim de karşımda ilen 'e çarpan çocuğu görmeyi beklemiyordum bana bir cevap beklercesine bakan çocuğa "buyrun nasıl yardımcı olabilirim " diye sakince cevap verdim "şey az önce çarptığım kız yani şey ben özür dilerim " dedi utangaç bir şekilde ben "önemli değil " diye kestirip atarken o hala vazgeçmemiş olacak ki " birşey sorabilirmiyim "diye üsteledi "buyrun " dememle sanki yıllardır bu anı bekliyormuşcasına "ben çarpınca o yapma diye bağırdı neyi kast etti aca- " cumlesini bitirmesine izin vermeden yanından kalkıp bana doğru gelen ilen 'in yanına koştum.
İLEN DURANER
Hiç bilmediğim bir okulda hızla koşuyordum nereye gittiğimi ne yaptığımı bilmiyordum gözüme kestirdiğim bir kapıyı açıp içine girdim ama gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum yeşil gözlü uzun boylu bir çocuk sarışın bir kızı öğretmen masasında kucağına oturtmuş yiyişiyorlardi beni fak eder etmez hemen kızı kucağından indirip ayağa kalkıp üzerime doğru yürümeye başlayınca yavaş yavaş geri adım atmaya başladım tam "dur " dedigi sırada kapıyı açıp koşmaya başlamıştım bile ben deli gibi koşarken karşımda çağla'yi görmemle çok mutlu oldum nefes nefese yanına gittim bana korkulu gözlerle bakıp "iyimisin " diye sordu başımı sallamakla yetindiğim sırada çağla'nın arkasında bana çarpan çocuğu görmemle bir iki adım gerilesemde çok belli etmemeye çalıştım. Cocuk bana elini uzatarak "ben buğra gürsoy " beklentiyle bana bakan çocuğa yavaşça elimi uzatıp "ilen radomis" dedim sonra yaptığım yanlışı anlayip "DURANER ilen DURANER " diye düzeltim. bana "iyisin demi birşeyin yok" diye soran buğra 'Ya hafifçe tebessüm edip "iyiyim teşekürler " diye cvp verdim araya giren çağla "ilen ilk dersi kaçırdık istersen ikinci derse yetişelim dedi " olur tamam müdürün odasına gidelim ozaman" biz birlikta tam müdürün odasına doğru gidiyorduk ki arkamdan "İlen "diye bağıran buğra'ya döndüm efendim dercesine baktığım buğra " öğle arası birlikte yemek yesek mi " ben şoka girmiş bir şekilde buğra'ya bakarken çağla arkadan "olur yer senle yemek yer" demesiyle bu sefer aynı bakışları cagla'ya atmaya başladım müdürün odasına çıkıp sınıfımı öğrendik beni çağla'yla ayni sınıfa vermişlerdi okul numaramın yazılı olduğu kağaddın yanı sıra bana üç kağıt daha veren müdüre bunlar ne dercesine bakislar attim müdür bakışlarımdan bir anlam çıkarmış olacak ki " çağla sana anlatır" diye bilgilendirdi beni müdürün odasından çıkıp çağlaya beraber sınıfın olduğu kata çıktık. Çağla'nın yanına oturduktan sonra çağlaya kağıtları gösterip "bunlar ne " diye sordum çağla " bizim müdürün boş işleri işte okuldaki her öğrenci bir spor dalı ile ilgilenmek müzik aleti çalmak ve ikinci bir yabancı dil öğrenmek zorunda buda onun icin işte " çağla'yı dinledikten sonra ilk kâğıda baktım spor dalları yazılıydı. Topla oynanan sporları direk eledim pek bana göre değildi sonra gözüme kick box yazısı takıldı. Ve neden olmasın diye düşündüm hemen işaretledim sıra müzik aletlerinin bulunduğu kağıda gelmişti uzun bir süre düşündükten sonra battery çalmak istiyebilecegimi düşündüm ve son olarak da yabancı dil kaldı . annem rus olduğu için zaten ana dilim gibi rusça biliyordum ve hiç düşünmeden rusça yi seçtim bu konuda yeni birşey öğrenmeye pek de hevesli değildim. Sınıftaki fısıldaşmaların kesilmesiyle basını kaldırıp çevreye bakındım öğret men içeri girmisti ama kimse ayağa kalkmadığı için bende kalkmadım içeri giren öğretmen ingilizce konuşunca dersim ingilizce olduğunu anladim benim için bir ömür gibi geçen 5 saatin ardından öğle arası gelmişti kızlar ne yesek muhabbetti yaparken bende kaçış plânları yapıyordum ki karşıdan gelen Buğra 'yi gördüm doğruca bana doğru geliyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Içindeki Huzur MAİL
Novela Juvenil...sesizlik oldu...uzun bir sesizlik ama aslında ne kız sessizdi ne de genç sadece dillerinin ucuna gelenleri söylüyemiyorlardı. kız korkusundan susuyordu gençte gururundan ne kız korkmaktan vazgeçiyordu ne de genç gururundan taviz veriyordu son kez...
