•BÖLÜM 3•

39 15 6
                                    


O cümleyi söyledikten sonra ona baktım. O da bana bakıp yemeği bırakıp, sofradan kalktı ve şöyle dedi;

"Güzel olmuş. Biraz salonda oturacağım." Diyip gitti. Bir kaç dakika sonra ise tv sesleri gelmeye başlamıştı.

Bende sofrayı toplamaya koyuldum. Önlüğümü giyip bütün bulaşıkları nedense elimde yıkadım, bulaşık makinesi olmasına rağmen. Ve son kez tezgahı silip, önlüğümü çıkardım. Buzdolabına yöneldim ve kapağını açtım. Önümde duran enfes cupcak'lerimi alıp tezgaha koydum. Buzdolabının kapağını kapattım. Ve cupcake'lerle birlikte iki kadeh kırmızı şarap alıp Matt'in yanına gittim. Ve bende yanına oturup sehpaya şarapları ve cupcake'leri koydum. Matt hemen dikilip, cupcake'lere abandı tabiki.

Onun bu halini görünce gülme geldi. Ve gülmeye başladım. O da bana bakıp ağzı dolu olduğu için pek gülemeyerekten o da sırıttı.

"Bebeğim bunları nasıl yapıyorsun,bilmiyorum ama enfes oluyorlar." Dedi ağzındakilerle. Bende güldüm ve,

"Şef asla sırlarını söylemez." Diyerek sırıttım. Ve elim sehpadaki şaraba gitti ve şarap kadeheni kavrayarak,büyük bir yudum aldım. Matt'te ağzındakilere destek olsun diye o da büyük bir yudum aldı.

Birden kalktı nereye gittiğine baktım salondaki viski ve biraların olduğu büfeye yönelip, pahalı olan bir viski şişesiyle viski bardağı aldı. Viskiyi bardağa doldurup viski şişesiyle yanıma geldi. Tek dikişte bir bardağı bitirip öbürüne geçiyordu, Matt neredeyse hiç sarhoş olmazdı. Ben, ben kendimi bilmiyordum. İstediğimde sarhoş olabiliyordum.

Viski şişesini alıp bitmiş olan bardağıma doldurdum, ve Matt'e bakıp sırıtarak içtim. O da bana aynı sırıtışı vermişti. Sanırım bu akşam sarhoş olmayı hak ediyordum. Diyerekten büyük bir yudum daha aldım.

Matt bana yaklaştı. Şuan aramızda santimler kalmıştı. Ne zamandır böyle durmuyorduk. Ve gözleri dudaklarıma kaydı, ve bir an dudaklarıma yapıştı. Öyle tutkuyla öpüyordu ki, şuan ben sarhoştum ama o değildi. Kendindeydi. İlk başta kendimi kötü hissetim. Tek bir sorun vardı, ben niye bunları takıyordum ki, kimin umrunda dedim ve onu daha da ateşli öpmeye başladım.  Matt'i koltuğa yapıştırıp üstüne çıktım. Ve öpmeye devam ettim. Bunun sonu belliydi. Sabah çok pişman olacaktım. Ama şuan Matt'i bende istiyordum.

••••••••••••

Sabah alarmla kalkmayı başarabildim. Başım açıkçası çatlıyordu. Yanıma baktığımda Matt tabiki gitmişti. Bende yataktan kalkmak için bir hamle yapmamla birlikte, kasıklarıma saplanan acıyla inledim. Tanrım, dün akşamı hatırlasaydım yorum yapabilirdim. Şuan kendimden tiksimsende intihar edecek halimde yoktu. Zorlada olsa yataktan kalkmayı başardım. Banyoya doğru gidecektim ki baş ucumda duran telefon çalmaya başladı. Arayan Matt'ti. Aslında bu pislikle komuşmak pek istemiyordum. Birde omu çekemezdim şuan zaten kendimden tiksinmem yetiyordu. Ve meşgule atıp banyoya gitme kararımı devreye koydum.

Banyo kapısını açar açmaz Matt'in parfümü her yeri sardığını anladım. Hemen duş kabinine yönelip sıcak suyu açtım. Üstümdekileri çıkardıktan sonra suyun aktına girip suratımı yukardan akan suya çevirip kirlenmiş ruhumu ve bedenimin rahatlamasına izin verdim.

Banyodan çıktıktan sonra kahvaltı edecek vaktimin olmadığını anlayıp hemen giyinmeye başladım. Krem rengi etek ve ceketimi gitdikten sonra içine çok açık toz pembe bir bluz giydim. Koyu krem rengi çantamı ve ayakkabılarımı giydikten sonra çok az bir makyaj yapıp odadan çıktım. Tam kapının kulbunu açacaktım ki telefonumun sesi dairede yankılandı. Ah! Evet telefonum. Hızla odaya geri dönüp telefonumu aldım. Ve açık olan kapıdan çıktım. Kapıyıda kitledikten sonra asansöre tam gidecektim ki bir an asansörün çaprazındaki kapı açıldı. Evet çıkan kişi Cannor'dı. Üstünde çok şık kahve renklerimde bohem kıyafetler vardı. Beni görür görmez gülümsedi ve yanıma geldi.

ÇÜRÜK HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin