Restoranta geldiğimde resepsiyona duran kadın hemen beni görüp, bir masaya oturttu. Önümdeki menüden birşeyler bakmaya başladım. İlk başta tabiki bir kahve içecektim, tabi ki buranın en meşhur kahvaltı ürünü olan karışık omlettini yiyecektim."Buyrun efendim? Siparişiniz nedir?" Önümdeki orta yaşlı garsona bakıp,
"Filtre kahve ve karışık omletinizden istiyorum."
"Hemen getiriyorum efendim." Yemeğimin gelmesini beklerken etrafa bakınıyordum. Güzel bir ortamdı, yeşillikli ve lüks, samimi bir ortamdı. Birden önüme omletim ve kahvem gelince şuan acayip keyiflendiğimi hissetmiştim. Yemeğe bir an önce başlamaya karar verdim. Bıçak ve çatalımı alıp omletimi kesiyordum ki, yanımda birinin durduğunu hissetim.
Ağzıma götürürken baktığım için öyle de dona kaldım, çünkü yanımdan Cannor'duruyordu. Hemen çatalı tabağıma koydum. O ise gülmeye başladı, ve karşımdaki sandalyeye oturdu,
"O manzarayı bir saha görebilecek miyim?" Bende sırıttım.
"Olayın şokuydu bir kere." Diyip üste çıktım. "Seni görmek biraz şaşırttı." Dedim.
"Benim içinde öyle, sabah ki konuşmamızdan hiç bir şey anlamamıştım, gördüğüm iyi oldu." Dedi. Cevap vermemeyi tercih ederek,
"Sabah söyliyemedim Scarlett, adım Scarlett."
İlk dediğimde anlamamıştı ama bir daha dediğimde anlayarak"Sonunda, benimkini biliyorsun ama bende Cannor, hatırladığım kadarıyla ilk kocanla tanışmıştım." Gülerek evet anlamında kafamı salladım.
"Madem sende yiyorsun bende bir şeyler söyleyim." Diyerek garsonu çağırdı.
Birşeyler söylüyordu garsona, ama şuan kulaklarım buğulanmış gibi sesleri duymuyordu. Ona odaklanmış, karizmatiliği beni şuanda büyülemişti.
"Hey, Scarlett, uzaydan Scarlett'a?" Elini önümde sallarken buldum kendimi
"Dalmışım, pardon."
"Sıkıntı yok." Diyerek sandalyede arkasına yaslandı. Ben omletimi yemeğe devam ederek, ona baktım.
Biraz sonra onunda siparişi geldiğinde,
"Ee ne iş yapıyorsun?" Diye sordu
"Ben, ben bir yazarım. Romanlarım var, belki biliyorsundur?"
"Dur yoksa se-sen şu yazarsın Scarlett Barnes!"
"Evet o benim." Dedim biraz utanarak çünkü bağırıp mekandaki insanların bize bakmasına yol açmıştı.
"Romanların bir harika! Gerçekten severek okuyorum. Ama bu aralar ara verdin sanki?" Dedi
Sebebi kötü olduğu için, susmayı tercih ederek,"Biraz sebeplerim var, sen ne iş yapıyorsun?" Bana bir ara odaklansada,
"Ben bir avukatım, boşanma avukatıda diyebiliriz." Desene Matt'le boşanma avukatımız belli oldu diye.
"Aa, güzel meslek." Dedim
"Evet, biraz kavgalı zor bir iş ama iş iştir." Dedi
•••••••••
Cannor'la güzel bir kahvaltının ardından, işe gitmek için izin istedim zaten o da kalkacaktı. Bunu bir daha tekrarlamamız için bana nerdeyse söz verdirti. Cannor karizmatik ve neşeli biriydi. Benim üsütmdeki kasveti resmen almıştı. Sonunda iş yerine geldiğimde boş bir yer bulup oraya girdim. Ve qrabadan inip arabyı kitledim. Garajda yürüken topuklu ayakkabılarımın çıkardığı sesler garajda yankılanıyordu. Asansör düğmesine bastığımda burda olduğu için direkt bindim. Ajans benim kitaplarımı basan ajanstı. Arada sırada bakmak için gelirdim. Ne kitaplar yayımlanıyor diye, ya da kitap üstünde çalıştığımı ya da yayınlamak istediğim kitaplar için giderdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜK HAYAT
ActionMutlu bir evlilik nasıl son bulabilirdi? Sizde düşünemiyorsunuz ya da aklınıza gelmiyor. Ama sonlanabiliyormuş bunu öğrendim. Ama bunun sonlanmasına göz yumdum ama intikamımın soğuk olacağını o salak Matt bile tahmin edemez. Hikayeden kesit; ❝.....A...