Benim hikayem, aslında sadece bir masalla başladı. Yaşlı ve çirkin bir kadının uydurduğu lanetli bir masalla.
Bundan çok, çok uzun zaman önceye dönelim. Başlangıca. Benim başlangıcıma.
Zaman bir film şeridi gibi aksın gözünüzün önünden. Hızla geçen görüntüler her şeyi en başa sarıyor. Geriye geriye ve daha geriye...
Evet durun! Tam da bu sahnede görüntüler yavaşlıyor, yavaşlıyor ve ağır çekimde ilerliyor.
Bir kız var; gülüyor. Evet evet, o; benim.
Ve bir de oğlan; kızın gülüşüyle gülüyor. İkisi birbirinden o kadar farklı ki...Neyse.
Görüntüler tekrar hızlanıyor. Olaylar başa sarılıyor, renkler birbirine giriyor, uçuşan tozlar burun direklerini sızlatıyor. Sarıyor, sarıyor ve evet evet! İşte o sahne! Görüntü durdu.
Bir kız var; gözleri kocaman kocaman açılan bir kız, şaşkınlıktan ağzı açık kalan bir adamın üzerine kusmuş.
Ama ya, yine mi pizza?!
Bunlar iflah olmaz. Bu gereksiz sahne olmasa da olurmuş aslında... Görüntüler hızla akmaya devam ediyor...
Günler, haftalar şerit şerit geriye gidiyor ve işte yine bir ağır çekim. Kızın ilk kez yağmur ile karşılaşma sahnesi. Bir dakika, durun... kaçıyor mu o? Ahh!
Hemen ardından bir görüntü daha: Kızın güneşi gördüğünde verdiği dehşet tepki. Ah, bu sahne de gereksiz, devam edebiliriz.
Görüntüler geriye doğru ilerliyor, ilerliyor, ilerliyor ve dur dur! İşte bu! Oğlanın kızı ilk gördüğü sahne. Şaşkınlıkla aralanan kocaman yemyeşil gözler! Ah, çok şeker.
Ve görüntü değişiyor. Kızın, oğlanın fotoğrafına sanki bir yaratığı incelermiş gibi baktığı an.
Görüntüler kayıyor. Sarıyor sarıyor... dakikalar, saatler, günler, geceler...
Hah! Ve geldik. Her şeyin başlangıcına, yolculuğun sonuna.
Sahnede dehşet verici bir kalabalık var. Bir de ürkek, narin bir kız. Üzerinde prenseslere lâyık tül bir elbise ve başının üzerindeki ince, zarif duvak. Duvağın üzerine konumlandırılmış, kurumuş sarmaşıklardan oluşan ve güllerle süslenen bir taç.
Evet, evet; bu kız benim. Amcam koluma girmiş, zarafetle kalabalığa doğru yürüyoruz.
O sahneye iyi bakın. İşte her şey orada başladı. Kaçmamla başlayan kocaman bir serüven.Ah, hayır. Lütfen klişe düşünmeyin. Ben düğünümden değil, ölümümden kaçtım. İdam günümden. Çünkü, prensesler de idam ettirilir. Ve ben, Karanlık Prenses Komet Selestra, sadece idamından kaçan masum bir kız değilim.
° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° °
° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° °Uzay...
Büyüklüğü hakkında ne kadar bilginiz var? Ah, o sonsuz. Şu konuda bir anlaşalım: normalim, normal değiller.
Size bir sır vereyim mi? Uzaylılar gerçek...
-----------
Merhabalar! (Hold still)
Öncelikleeee... buraya tarih alabilir miyim?
(Pekâlâ artık serbestsiniz)
🌬Kimsenin buraları okumadığını biliyorum ama...
Tanıtımı beğendiniz mi? 🐙
Eğer cevabınız 'Evet' ise, sizlere kitabımın sayfalarını kurcalamanızı, tozlu satırların büyülü ormanlarında kaybolmanızı tavsiye ediyorum!
Eğer, olmaz da, hadi diyelim olursa ve karşınıza bir orman perisi çıkarsa sakın yüksek sesle konuşmayın. Benim perilerim hassaslardır ve üzülerek söylüyorum ki, rahatsız olduklarında gerçekten birer canavara dönüşebilirler... Onlara çikolata veya da meyveli ekler verirseniz eğer size ormanın büyülü şarkısını söylerler. Bir de, yeni yetme bir yazar çırağı olarak sizlere, ayağınızı bastığınız yerlere dikkat etmenizi tavsiye ederim 🎎 Ormanımın her bir tarafı dev karınca kolonilerinin açtığı yarıklarla doludur. İşte oraya düşmeniz içler acısı bir durum olur çünkü karıncalarımın her biri lanetli.
Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın! ☄
(Hâlâ buradaysanız tabii)
![](https://img.wattpad.com/cover/154494008-288-k2805.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Evren: Toerana
FantasíaBenim hikayem, aslında sadece bir masalla başladı. Yaşlı ve çirkin bir kadının uydurduğu lanetli bir masalla. Bundan çok, çok uzun zaman önceye dönelim. Başlangıca. Benim başlangıcıma. Zaman bir film şeridi gibi aksın gözünüzün önünden. Hızla geçe...