Başlama tarihiniz✨
Bir sokak kaldırımımda oturmuş rüzgarın saçlarımı dağıtmasına izin veriyordum. Hava içimi titretecek derecede soğuktu, montumu indirmiştim. Soğuk havanın tüm vücuduma işlemesini istiyordum, soğuk yaşadığımı hissettiriyordu. Bembeyaz tenimin kırmızı olduğuna çok emindim. Parmaklarım soğuktan bir şey hissetmiyordu artık, uyuşmuştu ellerim. Tırnaklarıma sürdüğüm siyah ojenin yarısı gitmiş yarısı da hâlâ uzun tırnaklarımda duruyordu.
Ellerimi iç içe geçirip ilerimde duran küçük kahve tüylü kediyi izlemeye başladım. Soğuktan o da benim gibi nasibini almış gözüküyordu. Memnun değildi. Hareleri gecenin içinde parlıyordu, kuyruğunu sallayıp buradan uzaklaşmaya başladı.
Kendimle baş başa kalmıştım her zamanki gibi. İç dünyamın küçük çocuğu bana artık güvenemiyordu, sevmiyordu artık beni.Kendimi koruyamamak beni aciz biri mi yapardı?
İçimde insanlara akıtacağım bir zehir varken ben onu kullanmıyor sadece beni yaralanmasına izin veriyordum.
Bu kaçıncı bomboş sokaktı, bu kaçıncı ıssız kaldırımdı bilemiyordum. Tek bildiğim ruhum alev saçtığında, yaralandığında beni karşılayan sıcak bir yuvam yoktu. Sokaklar ve kaldırımlardı tek dostlarım ve küçük kediler.
Eve geldiğim de yavaş adımlarla odama doğru ilerledim herkes uyumuştu. Bu saate eve geldiklerimi görselerdi. İkinci bir fiziksel şiddete mâruz kalırdım, bunu artık bedenim değil ruhum kaldıramıyordu.
Odama geçip ışığı açmadan yatağa ilerledim, kalın dizimin biraz üstündeki eteği indirip kalın külotlu çorabımla kaldım. Onu indirmeden montumu da indirip sandalyenin üstüne gelişi güzel attım. Telefonumu komidinin üstüne indirip yatağa girdim.
Yorulmuştum yarın gitmem gereken bir okulum girmem gereken yazılılarım vardı. Bu kaosun içinde bir de okul okumak zihnimi fazlasıyla yoruyordu. Bu kaostan kurtulmam için hedefime ulaşmam lazımdı, hedef yollarımdan ilki okul okumaktı.
Gözlerim bedenimi kaldıramayıp kapandığında uyku beni kendine çekti. O gece yine berbat rüyalar görmüştüm ve yarım yarım uyumuştum.
Sabah telefon alarmım ile kaldığımda saat yediyi geçiyordu. Hazırlanmam lazımdı, yataktan kalkıp küçük eski dolabımdan okul eteğim ve kıyafetlerimi çıkardım. Uyuşuk uyuşuk giyinip aynanın önüne geçtim. Hava soğuktu ve çorap giymem lazımdı. Siyah çorabımı da giyip çantamı aldım. Odadan çıkıp çantamı dış kapının önüne indirdim.
Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve yüzümün bu soğukta kurumaması için nemlendirici krem sürdüm. Yüzüm yavaş yavaş kremi emerken, aynadaki kendime baktım.
Oradaydım, göz altlarım mosmordu. Dudaklarımda çatlaklar vardı. Kumral omzuma değen saçlarım cansızdı. Kahve gözlerim hiç gibi bakıyordu. Arkasındaki nefreti, acıyı saklamıştı.
Ellerimle saçlarımı düzeltmeye çalıştım fazla bakımsızdı. Kakullerim artık uzamış çeneme doğru geliyordu. Bakışlarımı aynadan çekip kremin kapağını kapadım ve geri yerine indirdim. Banyodan çıktım adımlarım mutfağa doğru ilerlerken karnımın guruldadığını duydum.
Acıkmıştım. Buzdolabını açıp nuttella'yı aldım ekmeklik deki yarım somunu alıp nutellayı sürdüm. Hızlı hızı yerken o sırada girişten çantamı alıp ayakkabılarımı da giydikten sora evden kısa bi sürede ayrıldım.
Okula vardığımda öğretmen daha derse girmemişti. Orta taraftan beşinci sıraya oturup kafamı sıraya gömdüm. O kadar yorgun ve bitikdim ki. Yazılılar olmasa gelmezdim okula son 3 haftamız kalmıştı bir şekilde dayanmam lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumda Bin Ceset
Teen FictionBiri vardı içimdeki küçük çocuğu öldüren içimdeki küçük çocuğu yaşatan, benim ruhumun can alıcı katili. Kırık yüreğimi, kırık yüreğiyle saran kahve tonlarındaki gözleriyle beni büyüleyen adam... O benim yanlışlarımı çürütüyordu. O benim yaralarımı s...