🔥Başlangıç Tarihinizi yazınız.🔥Mutlaka multideki müzikle okuyunuz.
Şeytanın gizlice hükmünü sürdüğü kirli bir dünya vardı, o dünyada cehennemi meşru kıldığı bir şehir ve o şehirde zebanilerinin cirit attığı bir kasaba vardı.
Saçları lanetli ömrünün adandığı ateş renginde olan kadın, kömür karası gözlerini açtı. Her gece bu senfonide uyanıyor,iblisi ziyaret etmeye gidiyordu bilinçsizce.
Beyaz, uzun eteği astarlı elbisesinin örttüğü bacaklarını büyük bir yavaşlıkla, kan rengindeki yatağından aşağı sarkıttı. Sırtını yataktan ayırırken saçları oraya doğru kıvrıldı, alevden oluşan bir şelale gibi. Ayağa kalkarken her hareketi kulaklarını dolduran şarkıyla vals tutuyordu. Kadın, iblisin senfonisinde ruhuyla dans ediyordu.
İblis,saklandığı karanlık köşkünde onu bekliyordu. Tahtının iki yanında,ölümcül güzellikteki iki zebanisi kurbanlarını avlarken söyledikleri şarkıyla dans ediyorlardı. Her hareketlerinde zarif bedenlerinden firar eden kıvılcımlardan büyük bir haz alıyor,aheste bir heyecanla kraliçelerini bekliyorlardı.
Cehennem saçlı kadın, giderek ısınan ak rengindeki teniyle karanlık koridora çıktı. Oysa ki hava bir ateşi söndürecek kadar ölüm soğuğuna hakimdi. Ama o cehennemdi,o cehennemin kraliçesiydi. İnce,uzun parmakları koridorun duvarlarına sürtünürken başını titreterek geriye attı. Parmakları duvardan kayıp turuncu saçlarının arasına daldığında başını yeniden dikleştirdi. Alev şelalesi saçları usulca parmaklarını çekmesiyle sırtına ve yüzüne döküldü.
İblisin senfonisi kulaklarından sızıp içine aktı,büyülenmiş kanında dolaşmaya başladığında nefesi ciğerlerini dövercesine hızlanmıştı. Kraliçe,iblis ve zebanilerine kavuşmak istiyordu artık,fakat henüz zamanı değildi.
Ürpertici hissediyorum,
Bu gece ürpertici,
Cildimden çıkıyorum.Annem yatak odasında,
Babam da orada.Pencereyi aç,
Geceye adım at,
Şehir ışıkları altında.Gölgelerde sürün,
Gece sürün,
Gün ışığına kadar.Güneş battığında,
Ve ay geliyor,
Gölgeler yere çarptı,
Şehir şarkılarını söyler.Sokaklardan geçiyorum,
Caddeden aşağı sürünüyorum,
Ritimdeki ürpertilerde yüzüyorum.Kadın,sokaklardan geçti gölgelere çarparak. Caddelerden süründü ay ışığı altında. Ve o karanlık köşke vardı. Köşkü çevreleyen çitleri aştığında devasa bahçeye adım attı çıplak ayağıyla. Beyaz elbisesi kirlenmişti,ruhu gibi karanlık lekelerle doluydu. Saçlarının ucundan başlayıp yukarı tırmanan ateşi hissetti,o ateş onun eviydi. O ateş babasının hem armağanı, hem de lanetiydi. Kıvılcımlar her adımında tenini süsledi, artık bedeni alevler içindeydi ancak yanmıyordu.
İblis kadının geldiğini kanındaki ateşin dalgalanmasından hissetti. Yavaşça ayağa kalktı,tahtından indi ve büyük salonun ortasındaki boşlukta durdu. Tehlikeli güzellikteki zebaniler, heyecanla efendilerinin yanında yerlerini aldıklarında kadın içeri girdi. Büyük buluşma gerçekleşti,kasabanın tehlikeli çan sesleri çalmaya başladı.
Şeytanın, duyduğu haz ve kıvançla tetiklenen cehennemi, alev almaya başladı. Önce kendi kusursuz bedeninin üzerini örttü turuncu alevler,ardından yanındaki zebanilerini ve arkasında kraliçesini karşılamaya gelen kızlı erkekli binlerce zebaniler tutuştu. İblisin seremonisinde alevlerle dans ederken zebaniler,kollarını iki yana açtı yavaşça ve şeytani dudakları tehlikeli bir gülümsemeyle kıvrıldı.
"Babana gel kızım."
İblisin kızı,kanındaki kara büyünün sarhoşluğuyla karanlık dehlizlere gömülmüş gözlerini,babasına çevirdi. Bedenini kalkan gibi örten ateşle babasına bir adım attığında,şeytan nefesini tuttu beklentiyle. Zebaniler,melodisi giderek artan şarkılarında heyecanla vals tutmaya devam ettiler. Kraliçelerinin attığı her adımda alevleri büyüyor,senfonileri bile heyecanlanarak hızlanıyordu.
Ve iblis kızına kavuştu, kızı babasının ona doğru açılan kollarının arasına girerken ateşleri çarpıştı,iç içe girdi. Baba-kız, bu çarpışmayla derin bir buhrana sürüklendiklerinde dudaklarına şeytani gülümsemeleri peydah oldu. Cehennemin son yapboz parçası tamamlandı.
Kasaba o gece kar yerine kan damlaları döktü. Kan yağmuru,karın zemin tuttuğu yeryüzünü kırmızıya boyadı. Hiçkimse bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu ancak kasabanın en uzak yerindeki,ıssız bir dağın tepesinde, başka bir köşkün penceresinden bakan kızıl saçlı kadın biliyordu. Zehir yeşili gözlerinden berrak su damlaları aktı porselen tenine,çünkü kızını koruyamamıştı. O kadın cehennem kraliçesinin annesiydi.
🔥
Merhaba, bu hikaye uzun zamandır aklımda olan bir kurgu ve sonunda başladım. Kiminiz belki Savaş ve Barış kitabımdan beni biliyorsunuzdur bu da ikinci kitabım ve sizi temin ederim ki efsane bir kitap olacak. Fantastik,biraz korku ve tutkuyla aşkın hakim olduğu bir kurgu.
Yorumlarınızı,hikaye ile ilgili görüşlerinizi mutlaka bekliyorum ^^
SEVİLİYORSUNUZ 🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUNUN RENGİ
FantasyKendi cehenneminde boğulan adam,şeytanla bir anlaşma imzaladı ve ruhunu sattı sonsuz yaşam ile doğaüstü güçler karşılığında... Hayatını saçları gibi cehennemin rengine boyayan kadın şeytanın inine sızdı usulca, ruhunu satmak istedi adam gibi fakat s...