Kaçış

23 1 4
                                    

Medyada: Yiğit ÇAKIR

Yorgun hissediyordum kendimi. Gözlerimi açamayacak kadar yorgun.
Bir süre kapalı gözlerimi karanlık boşlukta gezdirdim. Ne hoş, geçmişim ve düşüncelerim gibiydi. Boş ve karanlık...

Bileğimde ki ipin acısıyla gözlerimi açmaya karar verdim. Gözlerimi açtığımda bileğime bakıyordum. Kıpkırmızı olmuştu. Kollarımdaki morluklarıda farkettiğimde derin bir iç çektim. Kafamı kaldırdığımda karşımda oturan birisini görünce şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. Bu oydu.
Kutay'la konuşan genç adam.

"S-sen" kekelediğimi fark ettiğimde konuşmayı kesip bakmaya devam ettim. Genç adam gayet sakin bir şekildi beni süzüyordu.

"Neden bu haldesin?" Cevap vermedim. Kim olduğunu bilmiyordum. Nasıl güvenebilirdim ki.

"Sen kimsin?" Sorusuna soruyla karşılık vermiştim.

"Soru sordum sana."
"Bende sana soru sordum. " genç adam söylediğim cümleye hafifçe tebessüm etti.
Oturduğu sandalyeden kalkarak bana uzunca baktı. Ardından odadan çıkmaya yeltelendi. Ne, bırakacak mıydı beni ? Saçmalık.

"Hey, hey nereye gidiyorsun ?Burada bırakamazsın beni. " genç adam umursamayarak odadan çıktı. Şaka mıydı bu. Allah'ım neyin içine düştüm ben.
Sandalyeden ayağa kalktım. Ayağımdaki ipleri umursamayarak kapıya doğru zıpladım.

"Sana diyorum, beni böyle bırakıp gidemezsin. Hepiniz hastasınız. Sende onun gibisin."

Güçlü bir çığlık attıktan sonra geriye doğru zıpladım sandalyeye ulaşabilmek için. Fakat geriye doğru zıplamak pek de iyi bir fikir değilmiş. Bunu düştükten sonra anladım. Sırtımı sandalyeye çizdiğimde büyük bir acıyla inledim.

"Ah, Allah kahretsin " sırtımdaki yanma hissiyle sövmeye başlarken odanın kapısı açıldı. Genç adam yere yığılmış bana bakarken derin bir iç çekti. Başını dua edercesine yukarı kaldırıp geri bana çevirdiğinde yanıma doğru geldi.

Göz göze geldiğimizde kısa bir an içinde ikimizde bakışlarımızı başka yönlere çevirdik. Kimsenin gözlerine uzun uzun bakamazdım. Sanırım oda öyleydi. Bilemiyorum.
Ayağımdaki ipleri çekiştirirken çözdüğünü anladım.  İçimdeki tarif edilemeyen mutlulukla çığlık atmak isterken kendimi zor tutuyordum.
Ayağımı çözdükten sonra elimide çözdüğünde kızarmış ve küçük bir kısmı kanayan bileğimi ovalarken genç adama baktım.
"Teşekkür ederim,"
Odadan çıktığını gördüğümde bende ayağa kalktım. Dışarı çıktığımızda güneş batmak üzreydi. Hayranlıkla etrafa bakarken gözlerim dolmuştu. Özgürdüm... bu düşünceyle içten bir kahkaha atarken gözümden de yaşlar süzülüyordu. Genç adam arkasını dönüp uzunca benim yaptıklarıma bakarken ben gülmeye devam ediyordum. Bir ay kadar kaldığım bu karanlık rutubetli zindandan çıktığıma hala inanamıyordum.  Bu, bu çok farklı bir duyguydu. Ölümümü beklerken bir anda özgür olmak.
Tüm bu yaşananlar mantıklı gelmiyor, tuhaf bir rüyadaymışım gibi hissediyordum gücüm tükenmişti. Kalbim deli gibi atmaktan yorulmuş, koca bir boşluğa bırakmıştı. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Vazgeçmenin zayıflığı ve kaybettiklerimin ağırlığı arasında bir aptal gibi duruyordum. Nereye gidersem gideyim kaçmakla kurtulamayacağım şeyler yaşamıştım.  Fakat şuan tam anlamıyla özgürdüm...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 06, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin