1.Bölüm

203 18 29
                                    

İyi okumalar..📖

Günün sözü
  "Damlayan her göz yaşı acıyı temsil etmez. Bazen özlemin habercisidir."

Ecem'den
Sabah alarmın sesiyle uyandım. Bugün farklılıklar günüydü. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar, tanımadığım bir şehir. Her şey farklıydı. Yataktan doğruldum. Lavaboya giderek ihtiyaçlarımı hallettim. Dolabımın karşısına geçerek yüksek bel siyah pantolonumu ve  kareli kırmızı gömleğimi giyerek odamdan çıktım. Annem kahvaltıyı hazırlamış. Burçak yerine oturmuş beni bekliyorlardı. Masaya baktım. Her şey vardı. Sonra gözlerimi anneme ve Burçak'a çevirdim. Onlarda vardı. Tek babam eksikti. Her sabah masada gazetesini okuyan, kızım çay doldur diyen babam eksikti. Gözlerim doldu. Belli etmeden masaya yöneldim. Sandalyelimi çekip oturdum. Annem bize baktı:
-Okulun ilk günü heyecanlı mısınız?
Burçak:
-Hem de çok sen de heyecanlısın  değil mi Ecem?
Burçak'ın sorusuna göz devirdim
-Ben kendim için aynısını söyleyemeyeceğim.
Konuşma faslı bitmişti. Kahvaltımızı yaptık ve annemle birlikte evden çıktık. Arabamıza bindik. Yeni okulumuza doğru gidiyorduk. Kafamı cama yasladım. Kayıp giden yollara baktım. Keşke dedim elimizden kayıp giden günlerede bakabilsek ben düşüncelerimle boğuşurken araba durmuştu. Annemi öpüp arabadan indik. Çınar Kolej yazan tabelaya baktım. Kafamı gökyüzüne kaldırdım, derin bir nefes aldım. Kafamı Burçak'a çevirdim
-Girelim dedim
Sonra Burçak'la birlikte okula girdik. Burçak önüne ilk gelen kişiye müdürün odasını sordu. Biz de adımlarımızı müdürün odasına çevirdik. Kapıyı tıklatım, ince ve naif bir ses giriniz dedi.
Burçak'la beraber odaya girdik. Baş selamı vererek müdüremizin karşısına geçtik.
-Ben Ecem Altus elimle Burçak'ı göstererek bu da kardeşim Burçak biz okula yeni transfer olduk. Sınıfımızı öğrenebilir miyiz?
-Hoşgeldiniz. Ben de Ayça Çınar inşallah okulumuzdan memnun kalırsınız. Sınıfınız 11/B
-Teşekkürler kolay gelsin
-Rica ederim tatlım. Müdürenin odasından çıktık. Oldukça kibar ve tatlı bir bayandı. Genç olduğu belliydi ve çok da güzeldi. Burçak ile sınıfımızı aramaya koyulduk. En son bulduk ve bu sefer kapıyı Burçak tıklattı. Gir sesini duyduk ve sınıfa girdik.
Gözlüklü genç bir erkek öğretmendi. Gülümseyerek:
-Hoşgeldiniz. Tanıtın bakalım kendinizi.
Burçak
-Burçak Altus. Ankara'dan geliyorum.
Hoca gülümsedi ve bana döndü. Konuşamam gerektiğini anladım. Boğazımı temizledim.
-Ecem Altus dedim kısaca
Hoca
-Çift yumurta ikizi misiniz?
Burçak
-Evet
Hoca
-Tamam geçin ilk gün serbestsiniz.
Burçak'la beraber boş bir sıra bulduk ve oturduk.
Ben Burçak'a dönerek
-Teneffüste okulu gezelim.
Burçak
-Tamam
Konuşmanın ardından kafamı sıraya koydum ve tekrar Burçak'a dönerek
-Saçımla oynasana uykum çabuk gelsin.
Burçak  cevap vermedi. Çünkü saçıma şekil yapmaya başlamıştı bile. Etraftaki sesleri aldırmadan gözlerimi yumdum ve uykunun beni kollarına almasını bekledim.
Kafamda bir soğukluk hissettim. Ardından kıyafetlerimde bir ıslaklık gözlerimi açtım. Karşımda kızıl saçlı kolları dövmeli kız ve yanında iki arkadaşı gülüyorlardı.
Kızıl saçlı kız
-Uyuyan güzelimiz de uyanmış. Kusuru bakma seni öpücek prensimiz yoktu. dedi ve ardından gülmeye devam etti. Arkadaşlarından gözlüklü olan
-Hoşgeldin şakası yapalım dedik iyi yapmışmıyız? Dedi. Sinirlerim iyice bozulmuştu. Ama ilk günden olay çıkarmak istemiyordum. Bir şey söylemesem korktum sanacaklardı.
Ayağa kalktım. Sınıfta üç erkek beş kız vardı. Teneffüs olduğu için geri kalan dışarı çıkmış olmalıydı
Derin bir nefes aldım
- Lisedeyiz sanıyordum. Yanlış mı geldim ilkokul mu burası?
Kızların gülme sesi kesildi ve yüzleri ciddi bir hal aldı. Lafıma bozuldukları kesindi. Sınıfta bulunan erkeklerden biri
-Yeni kız vurdu gol oldu dedi
Kızıl saçlı kız bana biraz daha yaklaştı
-Ağzından çıkanlara dikkat et ayağımın altına alırsam hayata veda edersin!
Bir adım da ben ona attım.
-Azrail görevini sana mı devretti?
-Bana bak!
-Melekler görünmezdir. O yüzden sana bakamam. Benimle uğraşma çünkü senin  hamlelerin  beni korkutmayacak kadar seviyesizler.
Elimle kızıl saçlı kız ittirerek sınıftan çıktım. Burçak'ı aradım
-Neredesin Burçak? Niye bana haber vermeden gidiyorsun? İlk günden biriyle kavga ettim.
-Kantine su almak için gitmiştim. Sıra olacağını bilemezdim. Hemen gelirim sandım. İlk günden nasıl kavga etmeyi başardın.
-Sonra anlatırım. Derse girmeyiceğim. Merak etme.
-Tamam
Telefonu kapattım. Aşağı kata indim. Benden küçük olduğu belli bir kıza kütüphanenin yerini sordum. Bulunduğum katın sağsından döndüm ve kapısı açık olan kütüphaneye girdim. Gözlerime inanamadım. Çok büyüktü. Kitaplıkların boyu oldukça uzundu. Kütüphaneneye bakan görevli yerinde değildi. Adımlarımı kitaplıklara çevirdim. Arka sıralara doğru ilerledim. Dikkatimi çeken ilk kitabı aldım. Masaya geçerek sandalyeye oturdum. Kitap oldukça dikkatimi çekmişti. Telefonumu kapatarak kitabı okumaya başladım. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Uzun süredir kitaba bakmaktan gözlerim ağrımıştı. Telefonumu açtım 12 tane cevapsız arama 8 tane mesaj vardı.
7 kere Burçak, 3 kere annem, 2 kere de arkadaşım Mira aramıştı.
Mesajlara girdim.

DİĞER YARIM(Burçak)
Ecem neredesin? (14.58)
Seni bekledim. Gelmedin. Ben eve geçiyorum. (15.07)
Meraktan öleceğiz. Nerde kaldın? (16.23)

ANNİŞKOM
Ecem ben aradığım zaman o telefon neden açılmıyor? (17.48)
Saat kaç haberin var mı? (18.34)
Bu saatte nerdesin? (19.03)

CANCAĞIZIM
Ecem  en yakın zamanda bana dön (17.56)
Önemli bir mesele var (17.56)

Saate baktım. 19.12'i geçiyordu. Bu saate kadar kitap mı okumuştum ve sarjım %27.
Telefonum kapanmadan annemi aradım
Açar açmaz annem kızmaya başladı.
-Saat kaç haberin var mı? Nerdesin  bu saattir? Başına bir iş geldi sandık.
-Anne kütüphanedeydim. Kitap okuyacağım diye telefonumu kapattım. Birazdan gelirim. Sarjım az merak etmeyin.
-Ah Ecem ne deyim ben sana dikkat et. Yarım saat içinde gelemezsen biz geliriz tamam mı?
-Tamam anne kapatıyorum sarjım bitmesin.
Telefonu kapattım ve pantolonumun arka cebine koydum. Etraf karanlıktı. Kütüphanenin ışığını açan düğmeyi bulmak için telefonumun el fenerini yaktım. Beş dakika sonra bulduğum düğmeye bastığımda ışık açılmadı.  hizmetli giderken elektrik şartellerini kapatmış olmalı.
Kendi kendime konuşuyordum.
-Salak mısın Ecem bu adamlarda para sıçmıyorlar. Niye elektrikleri açık bıraksınlar. Ne bok yiyeceksen merak ediyorum. Sarjın bile yok. Nasıl çıkmayı planlıyorsun. Bir kitap okuyalım dedik. İyi halt ettik.
Kendi kendime konuşarak kütüphaneden çıktım. Okulu sadece pencerelerden sızan ay ışığı aydınlatıyordu. En azından önümü görebiliyordum.
Koridora geldim. Nereye gideceğimi bilmeden gidiyordum. Koridordan sağa döndüm. Sert bir bedene çarptım. Gözlerim korkudan büyümüştü. Bağıracağım sıra bir el ağzımı kapattı.
Ben bağırmak için zorluyordum. Sonra elin sahibi
-Şşt sakin ol sana zarar vermeyeceğim dedi. Ses tonu güven veriyordu. Sesi kulağıma sert ama bir o kadarda naif ve korkutmak istemiyormuş gibi geldi.
Ben en son bu sesi babamın kollarında ağlıyorken duymuştum.

İNŞALLAH BEĞENİRSİZİN. İLK BÖLÜM HAYIRLI OLSUN. DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM. ☺

KÜTÜPHANE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin