5.BÖLÜM

106 11 11
                                    

İyi okumalar.. 📖

Günün sözü :
"Geçmiş can yakar, gelecek umut bağlar."

Ardından telefon kapandı. Ben de hemen önüme döndüm. Önümüme dönmemle bana bakıp sırıtan bir erkek görmem bir oldu.
Gözlünü kırptı:
"Yakalandın."

Bir süre sustum ve onu inceledim. Serseri olduğu belliydi. Kravatını gevşetmiş, gömleğinin ilk iki düğmesini açmış, saçları dağınık ve onu tatlı gösteren küpesi. Normalde erkeklerde küpe sevmezdim ama ona yakışmıştı.
Sesi kulaklarıma geldi:
"Gözlerin beni incelerken mefta oldular. Yemedin sömürdün resmen"
Gözlerimi gözlerine diktim. Yutkundum. Kendimi konuşmak için hazırladım
"Gitmem gerek. Seninle uğraşamam.
"Ben seninle uğraşırım ama. Yakalandın daha doğrusu yakalandınız yeni kız. Gece ve arkadaşları için kendini tehlikeye attın. Peki bunu müdüre hanımın öğrenmesini ister misin?"
"Gece ve arkadaşları kim?"
Salaksın Ecem çocuk sizi şikayet etmekle tehdit ediyor. Sen kalkmış gece ve arkadaşlarını soruyorsun.
Çocuk kaşlarını yukarı kaldırdı.
"Buğra ve arkadaşları. Buğra'nın lakabı gece bilmiyor muydun?"
"Okula yeni geldim. Nereden bile bilirim. Sadece o bana bir iyilik yaptı. Ben de borcumu ödedim."
"Belalı kişilere bulaştın yeni kız."
"Adım Ecem. Yeni kız deyip durma!"
Adını henüz bilmediğim ama birazdan öğreneceğimi düşündüğüm çocuk elini uzattı.
"Yağız ben de memnun oldum."
Uzattığı elini sıktım.
"Ben de" dedim ve elimi elinden ayırdım.
"Ders zili çalacak. Görünmeden çıkalım. Başına başka bela açma."
Kafamı salladım. Yağız önden ben arkadan ilerliyorduk. Sessiz adımlarla merdivenlerden çıktık. Kimseyi göremeyince hızlı adımlarla bodrum katın merdivenlerini bitirdik. Ben Yağız'a döndüm.
"Neden Buğra'nın lakabı gece?"
"Ben de fazla bilmiyorum. Ama tehlikeli işler yaptığı için dediklerini duydum. Okulda herkes Buğra der çünkü kolay kolay kimse lakabını bilmez."
"Sen nereden biliyorsun lakabını?"
"Yanlışlıkla öğrendim."
"Buğra biliyor mu lakabını bildiğini?"
"Evet biliyor."
"Söyleyecek misin?"
"Neyi?"
"Okuldan kaçtıklarını bizim de onlara yardım ettiğimizi"
"Biz derken başka kim yardım etti?"
"Kardeşim daha doğrusu çift yumurta ikizim."
"Söylemeyeceğim. Ama bir şartım var?"
Gözlerimi büyüttüm. Kalbim korkudan hıphızlı atıyordu. Sonra Yağız küçük bir kahkaha attı.
"Korkmana gerek yoktu. Sadece öğle arası tost ve kola ısmarla diyecektim.
" Bu mu yani? Ben de şart diyince bir an korktum. "
Zilin çalmasıyla ikimizde birbirimize baktık.
"Sınıfım 11/C tostumu ve kolamı alıp sınıfa gelirsin. Unutma! "
Cümlesini bitirdikten sonra gömleğinin açık olan düğmelerini ilikledi. Kravatını düzeltti. Kulağından küpesini çıkararak cebine koydu. Bana baktı gülerek:"Derse girmiyorsun sanırım"
Dediği şeyle gözlerimi büyüttüm. Hızlı adımlarla sınıfa koştum. Sınıfa girdim. Burçak kulaklığı ile müzik dinliyordu. Hemen geçip yanına oturdum. Kulaklığını çıkararak:"Nerede kaldın?"
"Geldim işte. Sen ne yapıyorsun?"
"Müzik dinliyordum."
Kafamı salladım. Sınıfın kapısının kapanmasıyla hocanın geldiğini anlayıp önüme döndüm.
Yine tanışma faslı, dersle alakalı konular falan filan derken öğle arası için zil çaldı.
Burçak ayağa kalktı.
"Çok acıktım. Hadi bir an önce kantine gidelim.
Burçak'la birlikte kantine indik.
" Burçak sen tostunu alıp masaya geç ben de beş dakika sonra yanına gelirim. "
Burçak kafasını salladı. Tostunu ve meyve suyunu alıp masaya geçti. Ben de tost ile kolayı alıp tekrar yukarı çıktım. 11/C yazan sınıfa girdim. Sınıfta sadece Yağız vardı. Telefonuna bakıyordu. Benim geldiğimi görünce kafasını telefondan kaldırıp bana baktı.
" Tostun ve kolan afiyet olsun."
"Sağol"
Yağız'ın tostunu ve kolasını verip tekrar kantine indim. Kendime de tost ile kola aldım ve gözlerim Burçak'ı aradı. Burçak'ın oturduğu masayı bulmuştum ama Burçak tek oturmuyordu. Yanında Buğragil de vardı. Ben de adımlarımı masaya yönlendirdim. Kendim için sandalye çekip oturdum.
Gözlerim Buğra'daydı. Sonra Anıl da ve en son Savaş'a bakarak:
"Bir daha görüşmeyiz sanıyordum."
"Biz de bir emanetin var o yüzden." (Savaş)
"Ne emaneti?" (Ecem)
Buğra cebinden bugün ona verdiğim beyaz kulaklığı çıkardı. Masaya koydu ve benim önüme doğru ittirdi. Burçak kaşlarını çatarak:
"Bizi görmek istemiyordunuz. Küçük bir kulaklık için geleceğinizi sanmıyorum. Daha doğrusu bir kulaklık için bizi görmek istemezsiniz öyle değil mi?" (Burçak)
Bu lafların hepsini siz de anladınız sanırım. Savaş'a göndermeydi. Ama Burçak'ın söylediği şeyler mantıklıydı. Bir kulaklık için bize katlanmak istemezlerdi.
Masada bir süre sessizlik oldu. Bu sessiz ortamı ise Burçak'ın sandalye sesi bozdu.
Burçak ayağa kalktı. Tam gideceği sıra Savaş da sandalyesinden kalktı ve Burçak'ın kolunu tuttu.
Sert bir sesle :"Otur" dedi. Burçak derin bir nefes aldı: "Bana emir verme. Altına aldığın kızlardan biri değilim ben."
Ben gözlerimi açabildiğim kadar açtım. Biraz daha zorlasam gözlerim pörtleyecekti. Savaş'a baktığımda elini yumruk yapmış. Bir adım daha Burçak'a yaklaşmıştı. Öfkesini kontrol etmek için sakin konuşmaya çalışıyordu. Soğuk bir sesle:" Onlardan biri olacak kadar değerli değilsin!"
Sonra tokat sesi. Burçak hızla masadan uzaklaştı. Ben de kalkıp yanına gidecektim ki Buğra'nın ters bakışlarıyla karşılaştım. Savaş hızla sandalyesine oturdu. Gözlerini kapattı. Derin derin nefesler alıp vermeye başladı.
Buğra ise bana baktı ve konuşmaya başladı:" Buraya gelme nedenimiz senin Yağız'a yakalanmandı."
"Sen nereden biliyorsun?"
" Bu seni ilgilendirmez!"
"Benim de Yağız'a yakalanmam seni ilgilendirmez."
"Konu biz isek beni çok ilgilendirir. Ne dedi sana?"
"Söyleyeceğimi mi düşünüyorsun?"
" Söyleyeceğini düşünmüyorum. Çünkü söyleyeceksin. Hemen!"
Bir süre konuşmadım. Gözlerine baktım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan:"Tehlikeli olduğunuzu ve lakabının gece olduğunu söyledi. Başka da bir şey söylemedi."
Buğra konuşmadı. Sonra ben masum bir sesle:" Senden korkmalı mıyım?"
Buğra sorduğum soru karşısında afallamıştı. Beklemediği belliydi. Yine konuşmadı. Ben de masada bulunan kulaklığımı aldım ve sandalyeden kalktım. Arkamı dönüp gideceğim sıra :" Bizden uzak durun ki korkmayın."
"Tehlike beni sana iterse?"
"Bu bir ihtimal. Ben gerçeklere bakarım."
" O zaman herkes kendi yoluna. Ne biz size meraklıyız. Ne de siz."
dedim ve Burçak'ı arayarak sınıfta olduğunu öğrendim ve sınıfa çıktım. Burçak elindeki kalemle deftere bir şeyler karalıyordu. Yanına oturdum. O kadar çok dalgındı ki geldiğimi bile farketmedi. Ben de yavaşça koluna dokundum. Nihayet bana bakmıştı. Gözleri ve burnu kızarmıştı.
"Ben çok özür dilerim. Hepsi benim yüzümdendi. Gerçekten çok üzgünüm."
"Senin için canımı bile veririm. Geçti gitti-"
Burçak'ın sözleri yarıda kesildi. Buğra sınıfa girdi. Ben hemen gözlerimi başka yere çevirdim. Ardından Buğra yanımıza geldi. Burçak'a döndü :"Ecem ile acilen konuşmalıyım. Birkaç dakikalığına izin verirsen sevinirim."
Burçak bana baktı. İzin ister gibi. Buğra tekrar söze girdi:" Önemli olmasa sizi rahatsız etmezdim."
Burçak kafasını salladı ve sınıf kapısını kapatarak çıktı. Kaşlarımı çatarak:" Bu kadar acil olan konu ne?"
" Bir konu yok. Savaş Burçak'la konuşmak istedi. Ben de yardım ettim."
Ben Buğra'nın sözü ile hemen sınıf kapısına koştum. Kapı kulpunu indirip çıkacakken Buğra sağ eli ile kapıyı kapattı. Sol elini de kapıya dayadıktan sonra iyice köşeye sıkışmıştım. Nefes alışverişlerim hızlandı. Buğra ile yakındık ve bu ne beynim için ne de kalbim için iyi değildi. Buğra bana biraz daha yaklaştı. Nefesi kulağımdaydı:"Ben izin vermediğim sürece gidemezsin."
Söylediği cümle üzerine kendimi toparladım. Kaşlarımı çattım:"Senden izin istemedim. İstediğim zaman giderim. Sen kimsin ki buna karışıyorsun?"
"Konuşurken nefes almalısın. Karamel."
Yine aynı kelime " karamel". Neden bana karamel dediğini çok merak ediyordum ve bunu sormanın tam sırasıydı:"Bana neden karamel diyorsun?"
"Çünkü karamel gibi kokuyorsun. Karamel bana göre çok tatlı, ama her şeye rağmen yemek istiyorum. Fazlasının zarar olduğunu bildiğim halde. Senin kokunda böyle. Kokun insanı mayhoş ediyor ama benim için fazlası zarar olduğu halde bu kokuyu ciğerlerimde hissetmek istiyorum.
O gün belki de Buğra belli etmese de kapılarını Ecem'e açmıştı. Belki de Buğra, Ecem'in o kapıdan içeri girmesini istiyordu.

Bölüm sonu.
Diğer bölüm bomba gibi geliyor. Bu bölümde son tam belli değildi. Beklemede kalın.
SEVİLİYORSUNUZ.. 💖

KÜTÜPHANE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin