Hoseok şişeyi çevirirken Jungkook gözlerini devirdi. "Yani en küçüğünüz benim ama ben bile bu oyunun ne kadar saçma olduğunun farkındayım."
"Bu bir klasik," Jin omuz silkerek yerine iyice kuruldu.
Sehun kıkırdadı. "Taehyung'la öpüşmek için bahanen çıkacak işte. Biz de eğleneceğiz."
Jungkook Sehun'un kafasına vurdu. "Ben de ondan bahsediyorum. Benim bahaneye ihtiyacım yok ki. Tek yapacağım şey sizi eğlendirmek."
Sehun da Jungkook'un kafasına vurdu ardından sırıttı. "Ben senin hyungunum. Bana vuramazsın."
Jin sesli bir şekilde iç çektiğinde Namjoon hariç hepsi kahkaha atmıştı. Çünkü herkes şahitti ki Jin Jungkook'tan çok çekiyordu.
"Hayır yani Amerika'ya geldik farkında mısınız? Mükemmel bir tatil yapmamız gerekiyorken otel odasında doğruluk mu cesaretlik mi oynuyoruz."
"JK," dedi Taehyung sevgilisini kollarının arasına alırken. "Zaten iki hafta buradayız. Hepimiz yorgunuz şimdi aşkım. Böyle de eğlenebiliriz."
Jungkook başını Taehyung'un boynuna yerleştirirken bir şeyler mırıldandı.
"Sahibini bulunca kedi gibi oluyor." Jongin kıkırdarken Sehun ona garip bir şekilde baktı. Arkadaşının gülüşü gözüne güzel görünmüştü.
"Hadi toparlanın," dedi Hoseok. "Şişeyi de denedik. Güzel dönüyor."
Jungkook homurdanıp Taehyung'u bıraktığında Taehyung toparlandı.
Şu an onun kucağında oturuyor da olabilirdi. Böyle de vakit geçirebilirdi. Düşüncelerinden arınırken kendine biraz kızdı. Ne ara bu kadar sıkıcı olmuştu?
Hoseok şişeyi tekrar çevirdiğinde soru kısmı Jongin'de cevap kısmı ise Sehun'da durmuştu.
Sehun hiç tereddüt etmeden, "Cesaret," diye haykırdığında Jongin kıkırdadı. "O zaman dans et. Videoya alacağım ve Instagram'a atacağım."
Sehun yüzünde kendini beğenmiş ifadeyle ayağa kalktı ve Chanyeol'ün açtığı müzikle dans etmeye başladı.