"Hay sikeyim!" Elimdeki topu yere fırlattığımda Yoongi hyung yanıma geldi.
"Sakin ol, Jungkook."
"Hyung, ben onu çok kırdım." Jimin'le bakışlarımız kesiştiğinde hıçkırığımı engelleyemedim. "Jimin hyung, ben isteyerek yapmadım. Yemin ederim unuttum."
"Biliyorum," dedi Jimin hyung da yanıma gelip bana sarıldığında. "Ama bunu ikinci kez yapışın onu çok kırdı, Jungkook. Seninle kavga etmek istemediği için konuşmuyor seninle."
"Hyung, üç gün oldu." Ağlamam şiddetlenirken elimi yanımdaki duvara geçirdim. "Üç gündür onun ve kızımın güzel yüzünü görmüyorum."
Ben duvarı yumruklamaya devam ederken Yoongi hyung beni kendine çekmiş ve bana sıkıca sarılmıştı. Ben de ona sarılırken gözümden yaşlar akmaya devam ediyordu. Siktir, onları çok özlemiştim.
Jimin hyung da gelip arkadan bana sarıldığında bu ikisinin varlığına şükrettim. Onlar olmasaydı büyük ihtimalle sakinleşemeyecektim ve Taehyung'un yanına gidip her şeyi mahvedecektim. Kızımı korkutmak istemezdim, Taehyung'u kendimden soğutmak hiç istemedim.
"Sakin olmalısın," dedi Jimin hyung beni koltuğa oturttuğunda. "O da biliyor senin ailenizi ne kadar sevdiğini."
"Hyung, ben ona tapıyorum. Ben kızımıza tapıyorum."
"Biliyorum." Taehyung'un sesini duyduğumda şaşkınlıkla ayağa kalktım ve odaya girişini izledim. Başından beri burada mıydı?
"Siktir! Mi Cha burada mı?"
"Hayır," dedi Taehyung gözlerini yerde sabit tutarken. "Onu buraya getirmezdim."
"Biliyorum," dedim tebessümüme engel olamadan. "Sen onun sahip olabileceği en iyi babasın. Üzgünüm, ben sizi üzdüm. Büyük ihtimalle Mi Cha neden yanınızda olmadığımı sormuştur."
"Babanı ziyaret ettiğini söyledim."
"Teşekkür ederim."
Yoongi hyung ve Jimin hyung bize bir şey söylemeden odadan çıktıklarında Taehyung gözlerini yerde tutmakta ısrarcıydı.
"Taehyung."
"Efendim?"
"Ben çok özür dilerim. Seni çok üzdüğümü biliyorum ama ben de çok üzgünüm çünkü amacım asla böyle bir şey olması değildi. Ben Jongdae'nin eski sevgilim olduğu gerçeğini bile unuttum artık. O sadece eski bir arkadaşımmış gibi hissettiriyor. Bu yüzden sana söylemeyi unuttum."
O beni sessizlik içinde dinlerken devam ettim. "Seni çok özledim. Mi Cha'yı çok özledim. Özür dilerim. Seni çok seviyorum."
Taehyung kendini yanındaki duvara yaslayıp başını çevirdiğinde zorlukla yutkunduğunu görüp iç çektim. Çok üzülüyordu.
"Seni bu kadar üzdüğüm için kendimden nefret ediyorum." Gözyaşlarım sessiz sessiz akarken başımı iki yana salladım. "Ben bizi her şeyden çok seviyorum Taehyung. Hayatımda, kalbimde başka birisi olması imkansız."
"Biliyorum," dedi Taehyung. "Sevmemen aptallık olurdu."
Onun söylediği beni hafifçe gülümsetirken sordum. "Artık sana sarılabilir miyim?"
Beni başıyla onayladığında hemen yanına gittim ve kollarımı ona sıkıca sardım. O da saniyesinde kollarını bana doladığında sonunda mutluydum. Bedenim yerini tekrar bulmuştu."Seni çok seviyorum," diye mırıldandım taptığım kokusunu içime çekerken.
"Ben de seni çok seviyorum."
Elinden tutarak onu koltuğa götürdüm ve kendime çekip arkasından sarıldım. Bunu yapmayı seviyordum. Böyle zamanlarda kollarımın arasında küçük kalıyordu ve bu çok tatlıydı.
"Aslında o kötü biri değil gibi," dedi Taehyung. "İlk tanıştığımızda kendini senin eski arkadaşın olarak tanıtmıştı, sevgilin değil."
"Bu konuda yorum yapmayacağım. Asla konusu geçmeyecek bir daha."
"Hayır, ben aptallık ettim. Olayı büyüttüm biraz. Aynı iştesiniz. Elbette konuşuyor olmanız gerekir. Sadece bana haber vermemen beni üzdü ve ben bir an... Tanrım salağın tekiyim."
"Saçmalama," dedim elim saçlarına giderken. "Sen haklıydın, sana söylemeliydim. Beni affettin mi?"
"Seni affetmem için bir şartım var."
"Ne istersen kocacığım."
"En az on beş sefer ben üstte olacağım."
"Taehyung!" dedim onu kendimden uzaklaştırırken. "Seni dönüşümlü olarak yapmaya ikna etmiştim ama!"
"Olsun," dedi omuz silkip. "Cezanı çekmelisin."
Gülümseyip başımı iki yana salladım. "Pekala. Kabul! Affedildiğime göre gidip kızımızı alalım ve evimize gidelim."
Gülümsedi ve Yoongi hyunglara teşekkür edip evden çıktık. Ah, onunla küsmek bile güzeldi.