cookie
Kapıyı açtata
Jungkook
Daegu'dayım dedim sana
Ne kapısıcookie
Daegu'da olduğunu biliyorum
Kapıyı açtata
Salak
Daegu'dayken nasıl kapıyı açayım?cookie
Salak
Daegu'daki evinde kapı yok mu?tata
Ne saçmalıyorsun
Beni yine sinirlendirme
Git oyuncaklarınla oyna veletcookie
Alınıyorum ama
Baekhyun'u mu arayayım illa?tata
Ciddi değilsin?Kapıya sert bir şekilde vurduğumda Namjoon rahatsızca yerinde kıpırdandı. "Nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyorum."
"Ben de." Jimin ona katılırken omuz silktim.
Kapı açıldığında yakışıklı sevgilim ciddi bir surat ifadesiyle açtığı kapıyı ne olduğunu anladığında suratımıza kapatacakken hızlı hareket edip onu durdurdum ve kapıyı itip içeri girdim. Arkadaş sürümüz, ciddi anlamda sürü gibiydik, beni takip ederken Taehyung gözlerini devirdi.
"Burada ne arıyorsunuz?"
"Kafanı dağıtamayacaksın dedim sevgilim," derken kollarımı omuzlarına sardım ve kendime çektim. Bana sarılmamasına biraz bozulsam da çaktırmadım ve ona içten içe hak verdim.
"Evime bir hayvan sürüsü getirmene gerek yoktu," derken içeri girdi ama hemen pişman olup arkadaşlarımıza baktı. "Hoşgeldiniz, ben Jungkook'a sinirimden öyle dedim. Ama niye geldiniz?"
Chanyeol bakışlarını evde gezdirirken cevapladı. "Baekhyun'un mezuniyetine geldim ben."
Jimin söz alırken Tae'ye gülümsedi. "Ben de bu salak seni yine üzerse diye geldim bebeğim."
"Katılıyorum," diye mırıldandı Namjoon. Jin hyung da ona başını sallayıp göz kırptı.
"Ben de Daegu'yu özledim," derken arkasına yaslandı Yoongi hyung.
"Jongin, Hoseok hyung ve ben tamamen muhalefet olmak için geldik," dedi Sehun sırıtıp. "Garip bir arkadaş grubu olduk ama böyle kalabalık, salak ama eğlenceli."
Taehyung bir an gülecek gibi olsa da bakışları beni bulunca kendini tuttu. "Jongdae'yi neden getirmediniz?"
Söyledikleri anında beni üzerken başımı öne eğdim. Ona karşı mahçuptum.
Baekhyun o sırada aşağı inerken önce kalabalığımıza baktı. Sonra beni görünce gözleri tabiri yerindeyse fal taşı gibi açıldı. Şaşırmıştı. Ardından, gözlerini mavi saçlı Chanyeol'e çevirdiğinde çığlık attı ve koşarak merdivenden indi.
"CHANYEOL-AH!"
Chanyeol sevgilisinin sesini duyar duymaz ayağa kalktı ve o ikisi dudaklarını birleştirdi. Ardından özlemle birbirlerine sarıldıklarında iç çektim.
"Yoongi hyung ve Baek bize Daegu'yu gezdirsin," dedi Jongin ayaklanırken. Sonra Taehyung'a döndü. "Bir şey olursa ararsın."
Taehyung başıyla onaylarken diğerleri de önceden konuştuğumuz gibi ayaklandı ve Chanyeol ve Baekhyun'u da sürükleyerek evden çıktılar.
"Sen de gitsene," derken bakışları yerdeydi Taehyung'un.
İç çekip koltuğa, yanına oturdum ve çenesinden tutup başını kaldırdım.
"Sen beni affetmeden hiçbir yere gitmeyeceğim."
"Kendini affettirmek için hiçbir şey yapmadın," derken kaşlarını çattı. Sevgilim sinirlenince çok yakışıklı oluyordu.
"Bak benim Jongdae'nin geleceğinden haberim yoktu. Yemin ederim Taehyung. Sonra geldi ve ben ona git diyemedim tabii ki."
"Kendin kalkabilirdin."
"Çocuklara ayıp olsun istemedim," diye mırıldandım. Samimiydim, bunlar bahane değildi.
"Buraya kadarını anlıyorum," dedi ve sinirli ama seksi sesini birazcık yükseltti. "Peki ben bunu öğrendiğimde neden bir sikim söylemedin? Neden hiç takmadın? Giderken durdurmadın ve başka bir konuya takıldın?"
"O an sinirliydin ve ne yaparsam yapayım geçmeyecek diye düşündüm."
"Şu an da sinirliyim."
"Biliyorum, bu seni çok seksi yapıyor."
"Jungkook," dedi gözlerime bakarken. "Şu an seni yumruklamamak için kendimi zor tutuyorum."
"Bana istediğini yapabilirsin sevgilim."
"Kes sesini."
"Taehyung ben çok üzgünüm. Sana karşı çok mahçubum. Böyle olsun istemezdim. Seni seviyorum ve çok özledim."
"Biliyorum," dedi gözümün içine bakarken. "Üzgün olduğunu anlayabiliyorum."
"Seni öpmeme izin verir misin?"
"Bu ilişkide baskın taraf benim," derken kaşlarını çattı.
Kıkırdamama engel olamadım. "Bu ne alaka şimdi?"
"Konuşma şeklin baskın taraf senmişsin gibi oldu. Bu hoşuma gitmedi," dedi gözlerini devirirken.
Elini tuttum ve parmaklarımızı birbirine geçirdim. "Bazı durumlarda, yani böyle senin gönlünü almam falan gerektiğinde baskın taraf olmam gerekiyor aşkım."
Başıyla onayladı. "Doğru. Öpebilirsin."
Gülümsedim ve özlediğim dudaklarını yumuşak bir şekilde öpüp geri çekildim ve ona kocaman sarıldım.
"Dünyanın en güzel hissi," diye mırıldandım onun güzel kokusunu içime çekerken.
"Yani geceleri yaşadığımız sevişmelerden de mi güzel?"
Kurduğu cümlenin ardından hafifçe geri çekilirken ona baktım. Sırıtıyordu.
"Seni burada Daegu Boy'a çevirirdim ama hayır," dedi kıkırdarken. "Seni daha affetmedim."
Sözlerinin üzerimde yarattığı etkiyi umursamadan geri çekildi ve dışarı çıktı.
"Gel hadi, diğerlerinin yanına gidelim. Daha fazla yalnız kalırsak seni affedeceğim ve şu an bunu istemiyorum."
Onun şapşallığına gülerek ayaklandım ve ayakkabısını giyerken güzel vücudunu izledim. Burada Daegu Boy'a dönmeyi çok isterdim ama önce sevgilimin gönlünü almalıydım.