Çapağımı almak için parmağımı gözüme sokarken diğer elimle ramenimi karıştırıyordum. Yeni kalkmıştım ve annem evde yoktu. Bıraktığı notta ise komşuya kadar gideceğini kalkınca düzgünce kahvaltı yapmam gerektiği yazıyordu. Benim için karides aromalı ramen gayet düzgün bir kahvaltı idi.
Dün gece, sabaha kadar Yoongi hyung ile konuşunca öğlene kadar uyudum. Saat üçtü ve kahvaltı yapmak... Fazla ironik geliyordu. Göbeğimi kaşıyıp bambudan çubuklarımı kavradım. Birkaç üfleyişte ilk yudumumu aldığımda zevkle damağımdaki tadın sefasını sürdüm.
Dikkatimi açık pencereden süzülen rüzgar çektiğinde bakışlarım çapraz balkona kaydı.
Aynı sandalyede oturan pembe saçlı adam, yavaşça içine çektiği dumanı burnundan dışarıya veriyor; yeşil yaprakların haşince esen rüzgardan dolayı ona sunduğu senfoniyi dinliyordu. Zannımca, kafasındaki düşüncelerden çatılmıştı kaşları. Bir an için, kaşlarının tam ortasından öpmek istedim lakin o sigarasını söndürerek kollarını balkon mermerine dayadı ve yüzünü benden tarafa çevirerek kollarına yattı.
Kalın dudakları, kapalı gözleri ve hafif tombul yanakları ile beni mest ederken ben annem gelene kadar elimdeki ramen kutusuyla onu izledim. Her bir ayrıntıyı zihnime kazıya kazıya, onu hafızamın en derin köşelerinde saklamak için saatlerce izledim.
O ise sanki benim onu izlediğimi biliyormuşcasına mermerden kalkmadı. Rüzgarın senfonisini dinleyerek uyudu, uyudu, uyudu...
•
Ben, bana hikaye gerçek dendiğinde inanmıyorum; lakin yazlık için aldığımız evdeyim şu an ve ben balkonda oturan kızı izlerken bunu yazıyorum :')