HOŞBULDUM LOS ANGELES

213 22 4
                                    

Hocalarım ve arkadaşlarım yanıma gelip tebrik ediyorlardı. Kafamı kapının oraya çevirdiğimde annemi gördüm. Mutluluktan ağlıyordu. Koşarak yanına gittim ve kocaman sarıldım ona. İkimizde ağlıyorduk.çünkü bu benim en büyük hayalimdi. Ben küçüklüğümden beri dünyaca tanılan bir dansçı olmak istiyordum şimdi belkide bu hayalimi gerçekleştirebilirdim.
    Daha sonra başakların evine gittim. Hem güzel haberi vermek hemde ona geçmiş olsun demek için. Beni görünce başak "hoş geldin." dedi. Yanında erkek arkadaşı mete ve yağmur vardı.
Yağmur:
"eee. Kazandın mı yarışmayı. Lütfen kazandım de."
Başak:
"sen halletmişsindir. Kazandın dimi kesin kazandın."
"Los Angeles'dan size ne göndereyim?"
Başak ve yağmur aynı anda bağırdı.
"kazanmışsın."
Mete:
"tebrikler Deniz"
"teşekkürler."
Yağmur:
"e nezaman gidiyorsun?"
"2 gün sonra."

   Kızlarla biraz vakit geçirdikten sonra eve doğru yürümeye başladım. Hava kararalı 1 saat olmuştu. Yürürken bir andan los Angeles'ı hayal ediyordum. Why don't we ile nasıl tanışabilirim, konserlerine gidebilirmiyim diye.
O sırada bileğimden biri tutup kenarı çekti. Bu ozandı.
"ne oluyor be."
"o yarışmayı benim kazanmam lazımdı. Anladın mı benim."
"bak benim yapabileceğim bir şey yok ben hak ettim ve ben kazandım."
O sırada ozan sanki kendine gelmiş gibi
"pardon sinirden ne yaptığımı bilmiyorum. Bazen böyle patlamalar yaşıyorum. Özür dilerim seneye daha çok çalışacağım. Bu arada tebrikler." "
" sağol da neden hemen 360 derece nasıl döndün. "
" ya kusura bakma ben biraz hastayım. Düşüncelerimi kontrol edemiyorum bazen."
"önemli değil. Benim şimdi gitmem lazım. Eve çok geç kaldım."
"tamam. Görüşmek üzere. Los Angeles'da eğlen."
"teşekkür ederim bye bye."
Eve geldiğimde baya yorulmuştum.yemek yiyip yattım.

2 gün sonra

15 dakika sonra uçağım kalkacaktı.annem ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"kızım sen oralarda ne yaparsın daha 16 yaşında tek başına."
"anne hatırlatıyim ben 2 hafta önce 17 me bastım. Ayrıca kalacak yerim var ayarlamışlar biliyorsun. Oya haca diye birisi varmış o benle ilgilenecekmiş.ayrıca İngilizcem de var yani zorlanmam merak etme. Sıkma sen güzel canını."
"ne biliyim kızım 17 yıl bak büyüt şimdi başka ülkelere gitsin. Neyse ağlamayacağım. Yolun açık olsun annemm."
Annemle vedalaştıktan sonra başak ve yağmurlada vedalaştım.okuldan birkaç arkadaşım daha gelmişti. Kürşat burcu ve eylem hocada oradaydı. Onlarlada vedalaştıktan sonra uçağa bindim.yolculuk sırasında uyumaktan nefret ederdim. Bende bulutları izleyerek devam ettim yolculuğuma.

En sonunda gelmiştim. Mutlu ve heyecanlıydım.uçaktan indim. Aman allahım ben los Angelestayım.
Karşıma aynı benim gibi kumral yeşil gözlü 40  yaşlarında bir kadın geçti.
"merhaba Deniz. Ben oya. Sana burda yardımcı olacak kişiyim."
"ah merhaba. Oya hoca sizsiniz demek."

Oya hoca beni evine götürdü. Evi çok güzel ve büyüktü. Koskoca evde yalnız yaşıyordu. Kocası 5 sene önce vefat etmiş. Çocukları olmuyormuş zaten. Bunlara rağmen gerçektende güçlü bir kadındı.

"eviniz güzelmiş hocam."
"teşekkürler denizcim. Artık burda benimle yaşıyacaksın. Ev arkadaşı olduk. Bu arada lütfen evde bana hoca deme. Oya teyzeyi tercih ederim."
"peki hocam. Yani oya teyze."

Oya teyze bana odamı göstermişti. Güzel ferah bir odaydı.Biraz kestirmeye karar verdim. Gözlerim yorgunluktan kendini uykuya teslim etti. İşte los Angeles'daki ilk günüm böyleydi. Hoşbuldum los Angeles.

Sabah kalktığımda oya teyze çoktan uyanmış kahvaltıyı hazırlamıştı. Birlikte kahvaltı yaptık. Gerçektende muhteşem bir kadındı oya teyze.
"denizciğim haydi hazırlan seni stüdyoya götüreceğim."
"stüdyo derken?"
"şey benim kardeşim stüdyoda çalışıyor. Ben bugün onu ziyarete gidecektim. Sende gel hem tanışmış olursun. Adı David."
"ama siz türküsünüz.o yab-"
Benim annem babamla boşandıktan sonra amerikalı bir adamla yeniden evlendi. Sonra David doğdu. "
" hımm. Anladım. Ozaman ben üstümü değiştirmeye gidiyim. "
Odama çıktım ve üstümü değiştirdim.

Üstümü değiştirdikten sonra aşağı indim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üstümü değiştirdikten sonra aşağı indim.
Stüdyo çok büyüktü. Yani şimdi ünlülerde vardır burda. Stüdyonun yanında hemen konser alanı  vardı. Oya teyzeyle Stüdyonun içine girdik. Çok heyecanlı. Belki bir ünlü görürdüm.
Stüdyoda ünlü yoktu. Yanımıza David geldi. Tahminen 22 yaşlarındaydı. Çok komik ve sempatikti.
"hello. I'm David. What is your name?"
"my name is Deniz."
(geri kalanını Türkçe çeviri olarak var sayın. 😀)
"memnun oldum deniz. Ablamın dediğine göre çok iyi bir dansçıymışsın."
Biz muhabbet ederken yanımıza bir adam geldi ve yan tarafta konser olduğunu söyledi. Oya teyze gülerek herzamanki yerimiz hazır değilmi dedi.
Adam başıyla onayladı.
"herzamanki yerimiz derken."dedim oya teyzenin kulağına.
" VIP köşesi. David stüdyodan olduğu için. "
Heycanlanmıştım. Sonuçta hayatımda İlk defa VIP köşesinden bir konseri seyredecektim. Birlikte konser alanına geldik ben tam içeri girmeden tuvalete gitmemin gerektiğini anladım. İçerden bir çok kız sesi geliyordu. Ne dedikleri anlaşılmıyordu.oya teyzeye söyleyip tuvaleti aramaya başladım. Acaba neredeydi. Ben tuvaleti ararken gözüme bir oda çarptı. Bir sürü müzik aletinin olduğu bir odaydı. Oldum olası çok meraklı bir insandım. Dayanamadım girdim içeri. Elektronik gitar dikkatimi çekmişti. Elime aldım sanki çalıyormuş gibi yaptım. Sert ellemiş olacaktım ki gitarın klavyesi denilen ipleri kopartırım. Aman Allahım hayır olamaz ben ne yapacaktım şimdi. Allah bilir kaç paradır bu gitar. Hemen koşarak oradan uzaklaştım. Kaybolmuştum. Ne yapacaktım ben. Sonra üstünde kulis yazan bir odaya girdim. Gözlerimi hiç açmıyordum.arkamdan kapıyı kapattım ve kapının önünde eğildim bacaklarımı kollarımın arasına aldım. Türkçe konuşuyordum.
"ben ne yapacağım. Hapı yuttum. Bittim ben ya."
O sırada kulağıma erkek sesi takıldı.
Hep birlikte aynı şeyi söylediler.
"what?"
Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Gördüğüm manzara karşısında kalakalmıştım. İnanmıyorum ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Karşımda zach herron, corbyn besson, jack avery, jonah marais, daniel seavey vardı. Aman Allahım karşımda WHY DON'T WE vardı. 5 ide bana bakıyordu. Heyecandan bayılabilirdim ki aynen öyle yaptım. Kendimi akışına yere bıraktım.
Lütfen oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum limelights. ❤😀😋

ŞÖHRET (why don't we hikayesi✌) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin