-1-

109K 1.9K 1.2K
                                    

Bugün dünyanın en güzel günüydü canımdan çok sevdiğim kuzenim birtanem evleniyordu ve ben sabahtan beri üzerime elbise tutuyordum anneme gösterdiğimde annem artık bunalmıştı 

-Kızım çok güzelsin tamam sakin ol artık dediğinde odaya elinde 2 sim kutusuyla duran kardeşim çağatay geldi 

-Abla al getirdim şunları dediğinde gülümseyip yanaklarını sıktım 

-Yapma ya şunu gıcık mısın nesin ?!

-Çağatay valla kardeşim diye demiyorum ama evde kaldın ablacım ya sen ne zaman evleniyosun ?!

-Ya sen kafanı sim kutusuna sok bidaha da çıkarma mümkünse dediğinde kahkaha atarak odama girdim odama canım birtanecik arkadaşım Selin ağlamaklı ses tonuyla olamaz diyerek makyaj masasınna bakıyordu aceleyle yanına gittiğimde ojesinin bozulduğunu gördüm bu düğünü o da benim kadar umursuyordu benim kuzenim onun kuzeniydi onu sakinleştirip tekrar ojesini sürdüğümüzde vakit gelmişti ikimizde hazırdık 

-Ya sen kafanı sim kutusuna sok bidaha da çıkarma mümkünse dediğinde kahkaha atarak odama girdim odama canım birtanecik arkadaşım Selin ağlamaklı ses tonuyla olamaz diyerek makyaj masasınna bakıyordu aceleyle yanına gittiğimde ojesinin bozulduğunu...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elbisemi giymiştim arabaya binmiştik o sırada çicek için hava topuna çıkacağımı kendime tekrar hatırlattım.Kapının önüne geldiğimizde içeri ben ve selin ''benn gelinin sistasıyım çekilin'' diye bağırmak istedik. Ama annem kolumu tutup 

-Kızım lütfen terbiyeli davranın diye bizi uyarınca içeri sakin bir giriş yapmıştık içeride damadın yakınları olduğunu düşündüğüm insanlar vardı ama normal davetliler yoktu ben etrafı incelerken gelin odasının önüne geldiğimizde içerde volta atan kuzenim Buklem gelip bize sarrıldı

-Kızlar ben çok heyecanlıyım yaaa

-E bi zahmet diye araya girdim kızım evleniyosun ben mi heyecanlı olıyım. 

-Neyse neyse buklem abla ayakkabını versene diye selin sitem etti ben anlamaz gözlerle bakarken selin ayakkabıyı alıp çantasından kalem çıkarmış adını yazıyordu 

-Neyse enişte nerde kuzum ?

-O da odasında düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirimiş neyse şimdi siz kapıda duruyosunuz ve beyaz giyenleri içeri almıyosunuz buklemin takıntıları vardı hemde baya benim adımda Derin ise beyaz giyeni valla döverdi neyse biz kapıda iki saat dikildikten sonra ben lavaboya gitmiştim geri döndüğümde selin bir kızla bağrışıyordu bu kızı daha önce hiç görmemiştim buklemin arkadaşıysa kesin tanırdım ve önemli biri olabiliceğini düşünüp koşarak gidip selinle aralarına girdim 

-Ne oldu kızlar ? Sakinleş sen selin diyip kıza elimi uzattım 

-Ben Derin sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdiğinde 

-Ben de Öykü bende gülümsedim o sıra da selin

-KIZ RESMEN BEYAZ GİYMİŞ !! Diye sitem ettiğinde üzerine baktım kızın gelinliği aratmıycak elbisesi vardı valla ve ben selini sakinleştirsem buklem kızı döver diyerek aklıma gelen fikri sundum 

-Ben yedek elbise getirmiştim -cidden 2 elbise arasında kalınca belki değiştiririm diyerek yanıma almıştım- sorun çıkmasın Öykü sen onu giyer misin diye ikisini de susturduğumda bi sessizlik oldu ve öykü başıyla onayladığında üçümüz kızlar tuvaletine gitmiştik Öykü elbiseye bayılmıştı 

-Ben yedek elbise getirmiştim -cidden 2 elbise arasında kalınca belki değiştiririm diyerek yanıma almıştım- sorun çıkmasın Öykü sen onu giyer misin diye ikisini de susturduğumda bi sessizlik oldu ve öykü başıyla onayladığında üçümüz kızlar tuvalet...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O yüzden sorun yaşamamıştım öykü kabinden çıktıktan sonra 

-Yani ben bilmiyodum bu beyaz giyilmeme kuralını kusura bak-dediğinde araya selin girdi 

-Özür dilerim cidden o kadar bağırmamalıydım dediğinde olay tatlıya bağlanmıştı hatta numaralarımızı bile vermiştik birbirimize ben 

-Hadi bence çıkalım artık dediğimde öykü başıyla onayladı

-Ama ben makyajımı tazeliycem merak etme çiçek için hava topuna çıkarız siz gidin dediğinde gülerek onayladım dışarı çıktığımızda Öykü bana sarıldı nedenini anlamamıştım...

-Bak ben seni çok sevdim gel abimle tanıştırıyım ben cevap vermeden kolumdan tutup artık baya baya dolu olan salona çekti bir masaya doğru götürdüğünde bir kadın ve baya ultra mega yakışıklı bir adam oturuyodu masadaki kadın beni beğeniyle süzdüğünde tam konuşucaktı ki 

-Aaa selmacığım diye karşıdan gelen bir sesle oraya doğru gitti  o sıra da Öykü

-Abiiii diyip bağırdığında anlam verememiştim ama çocuk bunu beklermişcesine kafasını kaldırdı ve bana baktı sonra öyküye kaş göz yaptıktan sonra bir anda öykü kayboldu ben etrafıma bakınırken çenemden tutup kafasını bana çevirdiğinde ona anlamayan gözlerle bakarken gelin ve damat sahneey tarzı bir  yere çıkmışlardı ve orda şarkı söyliceklerdi buklem bunu bütün detaylarla anlatmıştı herkes ilk dansını yaparken onlar şarkı söyliceklerdi şarkıları başladığında çağatay yanıma gelip

-Bu dansı bana lütfeder misin sevgili ablacığım demişti 

-Elbette diye alaycı çıkan sesimle dans etmeye başladık dans devam ederken asıl soru aklıma geldi

-Şu yanımdaki çocukla annem beni gördü mü ? tedirgin olmuştum 

-Gördü ve babam bile memnuniyele izledi benim de sinirlerim bozuk zaten hatırlatma diye terslediğinde en azından kafam sorularla boğuşsa da tedirginliğim geçmişti başımı gögsüne koyup dans etmeye devam ederken bir düşünce daha eklendi bu çocuk benden küçük niye ayı kadar ?Bu şekilde dans ederken babam bizi rahatsızlığını belli eden bir tonda yanına çağırmıştı anlamamıştım onun yanına gittiğimizde konuyu değiştirip saçma sorular sormaya başladı 2 saatir kestiğim o çocuğu öykünün abisini yeni gözlerim bulmuştu o da bana bakmaya başladığında  yüzünde memnun bir ifade vardı ama yanımda oturan çağataya bakışları kaydığında gözlerinden ateşler fışkırıcak gibiydi selin de yanımıza gelmişti ben başımı selinin omzuna koyup uyumaya başlamıştım 

Hadi uyanın kızım ya çağatayın sitemkar sesini duymuştum gözlerimi açtığımda salon hafif boşalmıştı selin artık tam uyanmıştı tam kalktığımızda bir ses duydum 

-Onu ben bırakırım arkamı dönüp sesin geldiği tarafa baktığımda o çocuğu görmüştüm tekrar çağataya baktığımda o sinirli gözlerle bakıyordu ama onaylamazca başını salladıktan sonra yapay bir gülümsemeyle 

-Tamam denişti sadece tamam demişti benim sinirlerim bozulmuştu ama bana bakmadan arkasını dönüp seline destek olarak götürdü ben anlamazca çocuğa bakarken oda aynı şekilde beni götürdü elinde bir poşet vardı ve benim aklıma gelen şeye hayatımda üzülücek hiçbişey yokmuşcasına üzüldüm .. Çiceği tutamamıştım tam arabanın önüne geldiğimizde poşetin içinden çıkan çicekle yüzümde bir gülümseme oluştu.Bu buklemin çiceğiydi onun için hava topuna çıkmayı göze aldığım çiçek çiceği bana uzatıp

-Yani bu senin çiçek için çok üzüldüğnü anlamıştım sert ve soğuk ifadesinden taviz vermişti sıcak bakıyordu 

Gençler VOTE VOTE VOTE ama yorum atıp beğenip beğenmediklerinizi dile getirirseniz daha çok sevinirim 

-Derin -Barbara Palvin 

-Şuan adını bilmediğiniz -çocuk- -Francisco Lachowski 

Medya Öykü


Saplantılı MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin