6.Ellerimin altında bir adam
Chris Isaak
[Wicked Game]Parmak uçlarımda kalem izleri, gözlerimde yorgunluğun sabahın ilk ışıkları ile peydahladığı tatlı sızı ve şiddetle titreyen ellerime karşın hala bırakmamak için direnen bedenimle tamamen bitik bir bütündük. Heyecan beni uyutmazdı. Çok fazla heyecanlanmazdım ama beni vurduğu an huzurlu bir uyku çekmem imkansızlaşırdı. Sabahlarım akşamlarıma bende kağıtlarıma gömülürdüm, şimdi olduğu gibi. Dizlerim üzerinde ki karakalem silüet, kurşunlarla pek aram yoktu ama istisnalar her zaman vardı, çekici bir kadındı. Omuzlarını süpüren dalga dalga saçları ve dolgun dudaklarında ki uçucu gülüşüyle her nefes alan canlının aklını başından alabilecek gibi görünüyordu. Parmaklarım çene kemiğinin üzerinde bir ileri bir geri yaparken kadın halinin bile, pek kadın sevdalısı sayılmazdım, içimi titrettiği yadsınılamaz bir gerçekti.
Bazen hayal ettiğim şeyleri olabildiğince hızlı görebilmek için karakalem çalışırdım. Çünkü yağlı boya tablolarımın çoğunun üzerinde ayların emeği olurdu ve sabrım beni zorlayabiliyordu. Eh, Taehyung'u genelde gördüğüm maskülen tarzının dışında dudaklarında parlatıcıyla görmek bende pekte iyi bir etki bırakmamıştı.
"Bu kim? Taehwa mı?" Yanıma diz çökerek yandan sırıtışını gösteren Jimin portakal suyunun pipetiyle oynamaya başladı. Kuzguni siyaha boyattığı saçlarından perçemler iyice uzayıp gözünde ki morluğu örtmeye yeltenmişlerdi ama pek başarılı olduklarını söyleyemezdim.
"Gözüne buz koydun mu?" Sorusunu görmezden gelerek çürüğe dokunduğumda burnunu kırıştırdı. Tamam, bu Jimin hakkında beni en çok güldüren şeylerden biriydi çünkü kesinlikle hapşurmak üzere olan bir kediye benziyordu. Dudaklarımı birbirine sertçe bastırırken o bana boş bakışlarını atıyordu ki bu gülme isteğimi daha fazla körüklüyordu.
"Evet. Ve kadın demişken şu karşı komşu sana fena yanık." Karşı komşumuz benim yaşlarımda bir anneydi. Bebeği Junghwa'yı arada bakmam için bana bırakır, üniversiteyi bitirmeye çalışıyordu, bir karşılık beklemesem bile gelip yemeklerimi yapardı. Hiçbir zaman kişisel sınırları aşmayan tatlı bir kadındı Nari.
"Biliyorum, konuştuk." Jimin dinlemeye hevesli suratıyla çenesini omzuma yaslarken aynı zamanda ağzını yaya yaya konuşmaya başladı. "Ona penis yalamayı sevdiğini söyledin yani?" Zihnimde beliren müstehcen görüntüleri kovmaya çalışırken alnımı sıvazladım. Nari'ye böyle bir şey söyleseydim eğer eminim ki Jimin gurur duyardı. Fakat bu doğru değildi, en azından sadece erkeklerle ilgilendiğim kısmı. Ben güzel olan her şeyle ilgilenirdim.
"Hayır, o bana randevuya çıkmak istediğini söyledi ve ben de şu anda böyle bir şeye hazır olmadığımdan bahsettim." Çenesini omzumdan ittirdiğimde basık burnunu iyice kırıştırarak söylendi.
"Hazır olmaman için bir neden göremiyorum. Medeni şekilde yalan söylemek bu oluyor sanırım." Bir an gözlerim aylardır düşünmeyi reddettiğim anıların ağırlığıyla buğulandığında nefesimin de kesildiğini hissettim. Terleyen avuç içlerimle gelen ağlama hissini bastırmak adına üstümde paralanan gömleğin eteklerini kavrarken neden şimdi duygusallaştığımı anlayamıyordum. Uykusuzluktan olmalıydı.
"Pekala..." Jimin'in ufak ellerini omuzlarımda hissettiğimde dişlerimi dudaklarıma sertçe geçirdim. Taehyung gelecekti ve ben ağlama krizinin eşiğindeydim.
"Biraz dinlenmeye ne dersin? Ben buradayım, esmer geldiğinde içeri alırım. Hem mutfağın çok dağılmış, onu da toplarım." Şefkatli sesiyle konuşurken aynı zamanda rahatlatmak adına omuzlarıma masaj yapıyordu ki tekrar bu kedi çocuğa minnettar hissetmeden edemedim. Park Jimin güzel bir arkadaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the painter' taekook
FanfictionJeongguk, vücutlar üzerinde çalışmak isteyen bir ressamdı.