~ Bölüm 9 ~

76 2 0
                                    

Merhaba. Öncelikle 3 aylık aradan dolayı özür delirim. Bu sene TEOG'a gireceğim için baya çalışıyorum. Açıkçası ben azıcıkta olsa yorum veye vote bekliyordum. İnanın bana " yb yb yb " lere bile razıyım ama maalesef ki hiç yorum yok :( Yinede bir sınırım yok yani ' 3-5-7 vote yoksa yb yok ' gibisinden bir şey söz konusu değil. Yinede lütfen dikkate alın:) Şimdiiii...

Evet yeni bölüm geldi. Parçamız altta yer alıyor. Multimedyada DORUK var. Bir üzücü haberim daha var. Muhtemelen bir ay daha bölüm gelmez. Ama ben de bu sırada yeni bölümü boş zamanlarımda yazarım. Şimdilik hoşçakalın :)

Parçamız;

Whitaker- My Own

"Ne yapıyorsun bilmiyorum, bilmiyorum ama başarıyorsun. Nerede olursan ol, durumun ne olursa olsun verdiğin sözleri her zaman tutuyorsun. Bana baş belam olacağına söz vermiştin. Ol da, sakın bırakma beni. Sen herşeyimsin. Bırakma bizi."

Söylediklerimden sonra ağzımdan fısıltı kadar kısık çıkan o iki kelimeye engel olamadım.

"Seni seviyorum."

Nehir

Karşımda duran küçük, iki katlı evin kapısın açtım. Bizimkinden küçüktü, ama normal boylardaydı. Beyaz, ahşapla kaplı evin muz sarısı bir çatısı vardı. Kapısı da beyazdı. Etrafıma baktım. Bütün evler ve kapıları beyazdı. Sadece çatıların renkleri farklıydı. Önümdeki bahçe kapısını açıp taşlı yolda yürümeye başladım. Girdiğim bahçede genellikle papatyalar vardı. Beyaz, açıkmpembe ve sarı renkli papatyalar yeşil çimlerle bahçeyi süslüyordu. Merdivenleri tırmanıp beyaz kapıyı tıklamak için elimi kaldırdım. Hafifçe elimi vurduğumda ise kapının açık olduğunu fark ettim. Kapıyı yavaşça açıp evin içine girdim. Etrafıma bakındım. Genel olarak beyaz ve açık renklerin tercih edildiği bir evdi, ferahlatıcı bir havaya sahipti. Hiç düşünmeden yukarı çıkan merdivenlere yöneldim. Bunu neden yaptığımı bende bilmiyordum. Beni oraya çeken görünmez bir el vardı sanki. Yukarı çıktığımda bir koridorla karşılaştım. Görünmez el bu defa beni soldan ikinci kapıya yönlendirdi. Kapının üzerinde açık pembe harflerle N E H İ R yazıyordu. Kapıyı açıp odaya adımımı attım. Burayı biliyordum. Bahçeyi, bu evi, bu odayı... Hatırlıyordum bir yerden. Tozlu sandıkların arasına saklanmış hatıralarım 'ben buradayım' diye sayıklıyordu adeta. Pembenin hakim olduğu odada küçük tek kişilik bir yatak vardı. Üzerinde 'peri prenses' li çarşaflar vardı. Küçük bir dolap, yanında da küçük bir çekmece vardı. Kapının hemen sağında büyük beyaz pano vardı. Duvarlar pembe-beyaz çizgiliydi. Panoya ilerledim. Üzerinde kimisi çizilmiş kimisi çekilmiş resimler vardı. Fotoğraflara bakınca çoğunlukla iki kişi vardı. 2-3 yaşlarında bir kız ve yanında genç bir kadın. Küçük kıza daha dikkatli baktım. Ama bu... Bendim. Peki bu yanımdaki kadın kimdi?

Anne?

Annem o olmalıydı. Çok benziyordu bana. Diğer fotoğraflara göz gezdirdim. Birkaçında bir adam vardı. Ama o babam değildi. Gördüğümü hatırlıyordum ama kim olduğunu hatırlamıyordum. Alt kattan ani gelen kahkaha sesleriyle irkildim. Sessiz ama hızlı adımlarla odadan çıkıp merdivenlerden indim. Kahkaha seslerini takip ettiğimde salon olduğunu tahmin ettiğim yere geldim. Ben, küçük ben, o fotoğraftaki adamla şakalaşıyordum. Açıkçası o beni gıdıklıyor, bense kahkahalarla gülüyordum. Mutluydum, mutluyduk.O sırada diğer kapıdan fotoğraftaki kadın girdi içeri. Beni görmüyor gibiydi. Beni rahat bırakması için uyardı onu. Adamsa keyifle cevapladı.

"Bırak be Nilay. Ne güzel oynuyoruz şurda kızımla..."

Ne?

Kızımla mı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 21, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KİMSİN SEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin