2 - Kaza

44 26 1
                                    

Yoldayken Ateşi aradım ve onun çağrısını neden açamadığımı açıkladım. "İlk günün nasıl geçti?" dediğinde "gayet iyi. " dedim.
Eve vardığında üstümdekileri çıkartıp anneme seslendim.
"Anne benim beyaz bluzum nerede biliyormusun?
Mutfaktan sesi geldi.
"Dolabına baktın mı kızım?"
"Baktım ama burada yok!"
"O zaman kirlidedir Bahar."
"Evet, olabilir." diyerek cevap verdim.
O'nun yerine düz açık pembe bir t-shirt giydim. Altına geçirdiğim pantalonla gayet günlük bir kıyafete uygun olduğunu düşündüm.
Ateşten mesaj gelmişti. Telefonu, Ateş mesaj attığında 'love you' zil sesine ayarlamıştım, onun olduğunu böyle anladım.
"Aşkım napıyorsun?"
"Üstümü değiştirdim az sonrada yemek yiyeceğim."
"Aşkım özür dilerim." dediğinde anlamadım.
"Ne için?"
"İlk önce naber yazıp seni seviyorum demeliydim. Unutmuşum ama :)"
Valla salaktı bu çocuk. Gülmeme engel olamadım. Yanına koyduğu gülen emoji ye karşılık, bende gülmekten ölen bir emoji koydum.
"Önemli olmadığını biliyorsun Ateş be her mesaj attığında bunu yapıyorsun ve bende hep yiyorum :)) "
"Aşktan ne haber diye boşuna dememişler. Sen yersin ben devam ederim..."
Bugün bu fazlamı sersemdi bana mı öyle geliyordu?
"Sen yemek yiyeceğim demiştin dimi?"
"Evet" dedim.
"O zaman hazırlan geliyorum."
"Dur gelme. Yemek hazır evde."
Cevap gelmedi. Eminim geliyordur diye düşündüm.
Belki de onun bu kadar tatlı ve sersem olması çekici yapıyordu onu.
Biraz zaman geçtikten sonra Ateşten bir motor emojisi geldi. Bu yola çıktığını gösteriyordu.
Saçımın dağınıklığını düzelttim sadece, o beni fazla makyaj olmadan da seviyordu.
Ateşi gibi birini bulduğum için kendimi şanslı sayıyordum. Hayatta pek şanslı olmayan birine böyle bir şans yüz yılda bir gelir diye düşündüm.
Ateş gelene kadar içeri geçtip televizyonu açtım ve magazin gibi şeylere baktım. Anneme oturduğum yerden seslendim.
"Anne Ateş geliyor."
Yanıma geldi.
"Seni mi özlemiş"
"Belki ama hayır öyle bişey demedi. Galiba beni yemeğe götürecek."
"İyi. Sende a çıkmışsındır zaten."
Mutfağa tekrar gitti.
Kapı çaldı. Ateşin geldiğini düşündüm. Kapıyı açtığımda düşüncem kesinleşti.
"Hadi" dedi.
Hava sıcak olduğu için üstüme birşey almadım.
"Anne ben gidiyorum."
Annemden gelen her zaman evden çıktığımda söylediği aynı sözdü.
"Tamam kızım. Dikkat edin."
Bir elimle elini tuttum. Diğer elimle kapıyı kapatıp motora bindik. Kask takmayı sevmediğimi bildiği halde sürekli bana kask getiriyordu.
"Bu sefer takmam Ateş!"
"Ama aşkım..."
"Ateş kask takmayı sevmediğimi biliyorsun. Onu kafama takınca bunalıyorum. İçi çok sıcak geliyor bana."
"Ama bu seferlik sadece."
"Bakarız." dedim ve güldüm.
"Sımsıkı sarıl." dedi önüne bakarak.
Beline sarıldım ve "hadi, gidelim" dedim. Kendi kaskını taktı ve beni bir yere götürdü. Halen öğlen olması çok kötüydü. Güneş tepede beni yakıyordu. İş görüşmesi gerçekten kısa sürmüştü tahminimden kısa.
Motor sayesinde hızlıca aralardan kaçıp gidiyorduk.
Durduğumuzda beni balık restoranına getirdiğini gördüm. Balık sevdiğimi biliyordu. Başka neler sevdiğimi de.
Motoru boş bir yere zincirledi. Restoranın cama yakın olan kısımlarından bir yere oturduk. Menü geldiğinde ben palamut oda mezgit söyledi. Balıklar gelene kadar bugün hakkında konuştuk.
"Bugün görüşme iyi geçti demiştin. Ne zaman başlıyorsun?"
"Yarın" dedi Erhan bey.
"Çok erken ama."
"Evet ama olsun ben o restoranı sevdim. Çok yorulmayacağımı düşünüyorum.
"Erhan bey kim?"
"Restoranın sahibi. İyi bir adam mı tam karar veremedim ama.
"O nedenmiş." dedi ve gülümsedi.
Balıklar geldiğinde garsonun gitmesini bekledik ve sonra hem yemek yedik bir yandanda konuşmaya devam ettik.
"Ne bilim adam bir tuhaf geldi ama yanılıyor olabilirim de."
"Hayırlısı." dedi balığı keserken.
"Peki sen ne yaptın bugün? "
"Sen iş görüşmesine gittiğinde bende Soner lerin yanına gittim. Bir kaç iş yaptık işte bilirsin. Sonrada seni düşündüm. Ve sonrada sana mesaj attım."
Soner ler dedikleri en yakın arkadaşlarıydı. Soner, Sarper ve Umut.
"İyi seninki de"
"Normal işte de ben sana birşey dedim duymadın galiba."
Duymuştum sadece söylemedim ama söylemek düştü şimdi.
"Duydum tabiki Ateş. Beni düşünmüşsün. Bende seni düşündüm."
Gülümsedi bende gülmesin diye sadece hafif bir tebessüm ettim.
Yemekler bitince iki kazandibi daha yedikten sonra çıktık. Havada nihayet güneş yoktu. Hafif bir esinti gelmişti güneş yerine. Rüzgarları çok severdim bana hep özgür olduğumu hatırlatırdı, istediğim yere gidebileceğimi, istediğim her şeyi yapabileceğimi düşündürürdü.
Motora tekrar aynı pozisyonlarda bindik. Bu sefer ben yola bakmadım. Sadece kafamı Ateşin omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım. Esinti biz hızlandıkça sert bir rüzgara dönüşüyordu. Üşümüyordum sadece soğuk hissediyorum.
"Ateş." dedim.
O an birşeyler oluyordu. İçime bir titreme geldi, bir korku. Gözlerimi açtım. Kafamı yukarı kaldığımda Ateşin direksiyonu kırdığını gördüm. Acıyla bağırmaya fırsat kalmadı. Yere düştüm ve sadece titredim. Ters bir halde duruyordum. Başımdam dudaklarıma kırmızı bir şey, benim kanım akıyordu. Ateş e bakmak için kafamı hareket ettirmeye çalıştığımda
"Aaaaahhhh" diye bağırdım. Gözlerim kapandı. Acıyla öldüğümü düşündüm, hareketsiz bir halde yolda yatarken.

GEÇMİŞİMİ bilmeden (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin