Gözlerimi ilaç kokulu bir odada açtım. Gözlerim henüz bulanık görüyordu bu yüzden cisimleri tanımlamak zor oldu. Her yer beyazlar içindeydi sanki. Etrafima baktıkça gördüklerimim daha da netleştiğini gördüm.
Kendimi bir hasta yatağında buldum. Anladığım kadarıyla bir hastenedeydim ama henüz neden burada olduğumu bilmiyordum ve nasıl buraya geldiğimi.
Kapı açıldı ve beyaz kıyafetler içinde bir doktor ve yanında bir kaç kişi geldi. Doktor kendi ışığıyla gözlerimi açıp baktı. İki gözümüzde baktıktan sonra konuştu.
"Nasılsın Bahar." Bahar demişti bana bakarak.
"Bahar?" dedim kısık bir ses tonuyla soru sorarcasına.
"Kendini nasıl hissediyorsun?" dedi Doktor bey.
"Başım ağrıyor." dedim uzandığım yerden.
"Bu gayet normal. Ben senin sonuçlarına baktım ve hiçbir sorun göremedim. Yinede ne olur ne olmaz sana sormak istedim.
"Sadece başım ağrıyor." dedim. Gözlerim kısık bir şekilde konuşmak herşeyi tam göremememe neden oldu.
Yanında duran bir bayan konuştu.
"Bahar, iyi misin?" dedi. Endişeli görünüyordu. Gözleri kacoman gibi görünüyordu. Gözlerimi birkaç kez açıp kapattım. Şimdi ise daha da netleşti görüntüler.
"Siz?" dedim bir soru olarak.
"Bahar benim kızım, annen." yanıma geldi ve ellerimi tuttu. Fakat ben bu bayanı tanımıyordum. Gördüğüm görüntü bana bir çağırışım yapmadı.
Ellerimi geri çektim.
"Affedersiniz ama ben sizi tanımıyorum."
Doktor beye döndü.
"Fazıl bey?"
"Canan hanım biz sonuçlarda bir sıkıntıya rastlamadık. Bu garip. Kızınız galiba bir beyin sarsıntısı geçirmiş. Biz yine tekrar bakıp inceleyeceğiz." dedi ve odadan çıkıp gitti.
Bayan hala yanımda oturuyordu ve hüzün dolu gözlerle bakıyordu bana.
Arkasında duran bir adam bana yaklaştı.
"Bahar, canım iyi misin?"
Başının sol köşesi sargılıydı sadece. Üstünde bir beyaz gömlek ve altında mavi bir kot vardı.
"Siz kimsiniz?" dedim.
"Benim, sevgilin Ateş." bana benim sevgilim olduğunu söylediğinde şaşırdım ve aniden doğruldum. Arkama yaslandım.
"Ateş?"
Bana bakarken, hala benim yanımda duran bayana bakmak için kafasının hizasını ve gözlerinin yönlerini değiştirdi.
"Canan teyze. Bahar bizi tanımıyor."
Canan dediği kadın hala bana bakıyordu.
"Kızım, canım benim, bizi hatırlamadın mı?"
Kafamı hayır anlamında salladım.
"Şuan kendimi kötü hissediyorum. Lütfen dışarı çıkarmısınız?"
İkisine bakarak söyledim.
"Canan teyze çıksak galiba iyi olacak. Baksana Bahar'ın haline. En iyisi biz bir daha doktorla konuşalım."
"Peki, çıkalım." dedi. Bir elini yanağıma uzatarak hafif bir okşadı. Hiç bir tepki veremedim.
Çıkarken onlara izledim. Beynim şuan altüst olmuştu. Az önce yanımda olan kadın annem ve arkasında duran adam sevgilimmiş ama ben onları hatırlamıyor ve tanımıyordum. Gözlerimi kapattım. Geçmişimi düşünmeye çalıştım, çalıştım ama olmadı gördüğüm sadece kara bir boşluktu. "Noluyor bana" dedim kısık bir sesle.
Kapı tekrar açıldı. Gelen sadece doktordu. Biraz yaklaştı.
"Bahar, maalesef beyninin bir yeri hasar görmüş o bölüme biz 'retrograde amnezi' adını veriyoruz. Yani senin anlayacağın şekilde geriye dönük hafıza kaybı. Bu şuan kalıcı görünüyor üzenlerek söylüyorum. Biz çalışmalara devam ediyoruz. Eğer bir yolu varsa bize güvenmeni istiyorum"
Yani benim şuan kalıcı bir beyin hasarım vardı. Bu beni korkutmuştu. Üzüntülerimin arkasına saklanarak, ağzımın titremesi ile konuştum.
"Yani şimdi ben, ben hiçbir şey hatırlamayacak mıyım bir daha?"
Hala ağzım titriyordu. Doktora bakmayıp önüme bakıyordum ama düşüncelerim ne gördüğümü netleştirmiyordu. Doktor konuşmaya devam etti. Bense onu artık dinlediğimden bile şüpheliydim.
"Şimdi sana çok kesin, tam olarak netleşti demek istemiyorum. Dediğim gibi bir son bir kez daha inceleyerek kesin bir sonuca varıcaz. Lütfen dirayetli olun." dedi ve odadan birkez daha çıktı.
Şimdi ben bir daha asla geçmişimi, ailemi ve sevgilim olduğunu iddia eden adamı hatırlayamayacaktım.
Üstümdeki örtüyü kaldırıp ayağa kalktım ve açık olan pencerenin yanına gittim. Göz yaşlarım akıyordu ama ağlamıyordum. Kendimi hissiz gibi hissediyordum. Göz yaşlarım kendince akıyordu. Dışarıya boş boş baktım. Kafamın ağrısını unutmuştum. Küçük bir kız çocuğu zannettim kendimi bir an. Korktuğunda olduğu yerde hiçbir şey yapamayan küçük bir kız çocuğu. Bir zamanlar kendiminde öyle bir kız olduğunu düşündüm ama ne düşüneceğim bile yalandı artık. Ne düşünsem hepsi sahte olacaktı...
Arkamdan biri bana dokundu.
Yüzüme baktı,benim gözlerimde ona.
Oydu işte o, sevgilim olduğunu iddia eden adam.
Bana sarıldı
"Aşkım." dedi. Hiçbir karşılık veremedim. Kendimi tanıyordum, onu, ailemi tanımıyordum. Gözlerim hala açıktı. Birkez bile kırpmadığımı biliyordum o andan beri. Belki de o yüzden di göz yaşlarım.
"Bahar!" dedi,hala bana sarılırken.
"Düzeleceğine inanıyorum ve seninde İnanmanı istiyorum."
Ne kadar inanırsam inaniğim artık hiçbir şeyin iyi olmayacağını söylüyordu sanki kalbim. Bütün umutlarımı yıkan beynim ve sonrada kalbim olmuştu.
"İnanmak, şimdi hiçbir şey bilmeyen birine senin kadar yabancı."
"Eğer yanında her şeyin düzeleceğini söyleyen biri varsa ona azıcık ta güvenebilirsin, beni kendine yakın hissediyorsan eğer."
Konuşmadım daha doğrusu konuşamadım. Sadece durdum öylece.
O beni kalktığım yere doğru götürüp tekrar yatırdı beni oraya.
"Benim şimdi gitmem gerekiyor canım. Sen lütfen canını sıkma ve kendini zorlama." dedi. Alnımdan öptü beni.
Giderken kolundan tutup durdurdum.
"Gerçekten her şeyin düzeleceğine inanıyormusun?"
Yanıma tekrar yaklaştı. Hafif gülümsedi.
"Evet, evet tabiki Bahar. Her şey ilk inanmakla başlar bunu unutma."
Ellerimi tuttu ve onları da öptü.
Gitti ve kapıyı kapattı.
Bir başıma kalmıştım odada. Onun bana söylediği sözleri düşündüm, düşündüm ve inanmak için inanmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİMİ bilmeden (Ara Verildi)
Dla nastolatków"Bir bahar hiçbir ateşe feda etmiş midir kendini?..." . ŞU AN OLDUĞU DURUMUN MUTLULUĞU GEÇMİŞİNİN GİTMESİYLE SON BULDU. Mutluluklarla yaşayan Bahar'ın hayatında her şey iyi ve istediği gibi ilerliyordu. Annesiyle birlikte refah içinde yaşarken düş...