BÖLÜM 14

30 19 20
                                    

Hikaye başlamadan biraz yorum yazar mısınız lütfen? Yorum sayısı çok az çünkü...

***

Arkamı dönüp Lara'ya baktım.

-Neden Can ile Kaan'ın yerini değiştirdin! Yoksa Can'a benim Kaan'dan hoşlandığımı söyledin mi!?

Lara kaşlarını çattı.

-Hayır tabiki. Sadece Can'dan sevdiği birşey karşılığında Kaan ile yer değiştirmesini istedim.

Lara'ya çok kızmıştım. İçimde cehennem ateşi yanıyordu sanki! Ama biliyordum ki kendimi rahatlatmalıyım. "Neyse olan oldu." Demekten başka çarem yok... Bunları unutmak için başımı yavaşça Kaan'a çevirdim. Çünkü onu görünce ondan başka hiçbirşeyi düşünemiyordum. Onun gözlerine baktım... O da önce bana baktı. Daha sonra ise gözlerini benden kaçırdı. Utançla başımı diğer tarafa eğdim. Utanınca içimde çok berbat bir his oluşuyordu. Sanki içimde biri yaşıyormuş ve hüngür hüngür ağlıyormuş gibi hissediyordum. Utanç tüm ruhumu kaplıyor ve canımın acımasını sağlıyordu. Ne güzel ki bu his sadece birkaç dakikalığına sürüyordu. Çünkü iç sesimin "sakin ol olan oldu" diye haykırışları utancımı az da olsa rahatlatıyordu. Böylece bu duyguyu uzun süre yaşıyamıyordum. Eğer fazla sürseydi kriz geçirirdim herhalde...

Ben bunları düşünürken duvardan yayılan ses dalgalarıyla irkildim. Bu ses beni dalgınlığımdan çıkarıp ayıltmıştı. Manitasını görüpte dalıp giden ve önünde parmak şıklatan kankaları ile ayılan liseli gençler gibi irkmiştim. Bu , içinde ikinci defa oluşan bir utanç eseri bırakıyordu. Ses , duvara monte edilmiş bir hoperlörden geliyordu. Az sonra hoperlörden tekrardan yankılanan sesle ve ekranda birden bire beliren ışıkla sinema başladı...

Sinemada eski bir aşk filmi vardı. Acıklı , eski usul konuşmalardan anlamıştım. Başladığı anda ekrandan gözlerimi kaçırdım. Her ne kadar acıklı ve duygusal olsa da... Bu tür şeyler nedense canımı sıkıyordu... Aslında bende aşığım. Bu yüzden bu tür şeylere daha çok ilgi duymam gerekiyor... Ama ne yapayım. Sinemada böyle şeyler izleyince nedensizce uykum geliyor! Bazı eski arkadaşlarım bilim adamlarının üzüntünün uyku getirdiğine dair buluşlar ortaya çıkardıklarını söylerdi... Ve filmi izleyince üzüntüden uykumun geldiğini düşünürlerdi. Ama ben filmin daha adını duyar duymaz uykumun geldiğini hissediyorum. Bu yüzden izleme çabasına hiç girmiyorum.

Genede Barış abinin bizim için verdiği paraya acıyaraktan filmi izlemeye başladım. Sürekli ağlayarak sokaklarda koşan ve ağlarken salyaları akan küçük bir veled vardı ekranda... Birden bire kollarıyla bir adama kocaman sarılıp ağlamaklı gözlerle ona baktı. "Kurtar beni" dermişçesine adama yalvardı. Daha sonra adamın sevdiği kadın yanına geldi. Ve çocuğun başını okşadı. İşte film bu kadar sıkıcıydı! Bir de oyuncular eski usul konuşuyordu. Bu da benim yavaş yavaş uykumun gelmesine sebeb oluyordu. Göz kapaklarımın uçları çok acıyordu. Gözümün üstünde oluşan bir baskı gözlerimin usulca kapanmasına neden oluyordu. Birden bire bilinç altımın gidip geldiğini hissettim. Zihnim rüya ile gerçeği ayırt edemeyecek kadar yorgundu... Çok geçmeden etraf karıncalanmaya ve körleşmeye başladı. Bende başımı sakince kimin olduğunu tanımlayamadığım omuza koyarak uykuya daldım...

***

Gözlerim kapalıydı. Fakat "Hadi uyanın artık" sözünün kulaklarımda yankılandığını hissettim. Çok geçmeden bunun bir rüya olmadığını anladım. Gözlerimi açtığımda Lara bana gülümsüyordu. Ama anlayamadığım birşey vardı. Neden uyanın demişti ki!? Uyanın sözüyle sadece bana değil birkaç kişiye hitap ediyordu. O sırada kafamı kaldırmak istedim fakat olmadı. Sanki kafamın üzerinde bir ağırlık vardı. Elimle bu ağırlığı ittirdiğim sırada karşımda beliren Kaan'ın , gözlerini uyuşukça açtığını fark ettim. Onu görür görmez kalbim hıphızlı çarpmaya başladı. Kalp atışlarımın sesini kulaklarımda hissedebiliyordum. Ağzım açık bir şekilde ona baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. En sonunda buldum;

İKİ FARK #WATTSY2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin