Erkenden yatmış olmak çok iyi gelmişti. Uyandığımda hala hava karanlıktı. Telefonumu şöyle bir yokladım. Yastığın altında bulduğum telefonu elime aldım. Ekran ışığını açtığımda saate baktım ve hala 3.56 olduğunu gördüm. Erkenden uyuyunca gecenin bi yarısı uyanıyordum işte. Kızları uyandırmayı düşündüm. Ama hangisi olduğunu kestiremedigim birisi uyandı.
"Eda?" dedim.
"Dilarayım"
"Eda ne ara ortadan kalktı oraya yattı"
"Ezdi geçti ne kalkması." dedi ve saçlarını karıştırdı.
"Bekle onu uyandıralım"
"Suyun kaldırma kuvveti iyi ki vaar" dedi Dilara haince bir gülümsemeyle.
"Kesinlikle" diyerek onayladım ve kalktım. Çalışma masamın üzerindeki buzlu su dolu sürahiyi aldım. Buzlar erimişti ancak su soğuktu.
"3. 2. 1." dedi ve bende sakince yüzüne ve boynuna dökmeye başladım.
"Allaah yangın fıskiyeleri açıldı!?"
"Çabuk kalkın kızlar. Yanıyoruuuz" diyerek bağırmaya başladı. Dilara bu sırada bizi videoya alıyordu kahkalar eşliğinde.
"Dilara korkudan şoka mı girdin gülmeyi keste kalk yanıyoruz" dedi sonra kafasını sağına çevirince benim elimdeki sürahiyi farketti.
"Ulaan büyüttüm beslediim meğerse yılanmışsınız siz be. Püü reziller" diyip yeniden Yastığın kuru tarafını çevirerek yattı.
"Kalk hadi ya "
"Niye kalkacam kızım yat zıbar işte"
"Salak salak konuşma ya. Kalk hadi işletmeye devam ediyoruz" dedim ikilinin konuşmasına katılarak.
"Hee öyle desenize nereden bileyim ne yapacağız " dedi ve yatakta yuvarlanarak dünkü oturduğumuz yere indi. Bizde onunla beraber indik. Benim çalışma masamın altındaki kutuda çikolata ve bisküviler vardı. Üşenip mutfağa gitmediğimde zulamı kullanıyordum.
"Oha!!"
"Ne var lan ne oldu?"
"Abimle ne konuştun anlat hemen"
"Yuh nasıl unuttuk biz onu"
"Dilara bu bizde kafa mı bıraktı sanki"
"Haklısın vallahi " diyip krakerden bir tane attı ağzına.
"Yaa çok birşey konuşmadık. Gününün nasıl geçtiğini sordum aynı şekilde o da bana sordu biraz böyle devam ettik. Daha sonra şurada aramızda upuzun bir mesafe bir telefon varken neden hala sesindeki huzuru alabiliyorum anlat bana bunu dedi. Bende sesim çok güzel ondan dedim. Kahkaha attı. Ben yeniden aşık oldum. Farklı bir konuşma değildi. Hatta biz neredeyse hiç konuşmayınca farklı mı değil mi bilemedim ama kaydettim sesi. Bugün o anı ölsem unutmam." dedi. Gerçekten gözlerinden kalpler çıkıyordu.
"Ender abi gerçekten romantik"
"Abimi böyle bilmezdim. Herkese höst sana iyiki geldin hoşgeldin"
"Gerçekten bu ne ara oldu bende anlamadım. Sabahına kavga ettik. Kalbimi kırdı. Kafasını yardım. Yine de şuan konuşuyoruz."
"Allahım ayırmasın. Hep mutlu olun" dedim. Hepimiz sessiz bir amin dedik.
"Hadi arayalım."
Kartları çekmeceden aldım. Zaten telefonumda numarası vardı.
Birkaç numara aradık açmadı. Bir tanesi açtı ama uyudu açtıktan sonra baya bir horlama sesi falan geldi. Buna kendi kendimize güldük.
"Enderi arasak mı?"
"Kızım dün bile sen olduğunu anladı. Bugün her türlü anlar"
"Dilara haklı valla"
"Aman iyi be. Seninkini ara o zaman"
"Benimki mi? Çok güzel geldi kulağa" dedim Edaya hitaben. Numarayı kopyalayıp gizli numara kodunu girdim başına. Daha sonra kızlara baktım. Ikiside sessizce yeşil şeye dokunmamı bekliyorlardı. En son ben de dayanamadım ve bastım.
Çaldı.
Çaldı.
Çaldı.
Kapattım. Açmadı diye telefonu sinirle bıraktım. "Salak belki sonlara doğru açacak ne biliyorsun" dedi Dilara.
"Sence bir kere daha deneyeyim mi şansımı?"
"Dene"
"Tabi dene " dedi ikisi beni destekler tonda.
"Peki madem." diyip yeniden kodu girdim, ne ara ezberledigimi bilmediğim numarayı da girdim.
Bu defa beklemeden arama butonuna tıkladım.
Çaldı.
Çald...
"Ne var ?"
"Iyiyim sen nasılsın?"
"Kısa kes ne diye rahatsız ediyorsun?"
"Konuşuyoruz ama ne rahatsız etmesi tatlım"
"Tatlım falan. Kusura bakmayın ama bu samimiyetin sebebini anlayamadım. Çevremden biri misin?"
"Çevrenin nerede ve kim olduğuna bağlı sanırım bu"
"Demek ki değilsin"
"Sevdim bak bunu. Zekisin"
"Sağol ya. Sen demesen farkına varamamıştım."
"Niye sinirlisin bu kadar sen? Alihandı değil mi ismin?"
"Alihan veya değil. Sürekli araman rahatsız ediyor. Seni bulana kadar beni aramana bir müddet daha tahammül etmem gerekecek sanırım."
"Biraz keyfini çıkaramaz mısın? Sürekli stresli biri misindir?"
"Tanımadığım bir insanla konuşmam gereken birşey olduğunu düşünmüyorum"
"Tamam kendimi tanıtmama izin ver o zaman"
"Bekliyorum bakalım"
"Büyük bir şehirde yaşıyorum. 22 yaşındayım. Ismim Sitare"
"Inanmam mı gerekiyor buna şimdi?"
"Boşuna mı anlattım inan tabi"
"Inandım diyelim. Bundan sonra arama tanıdım ve bitti. Anlıyorsun beni değil mi? Çok zor olmasa gerek. Kendine başka bir eğlence bul Sitare. Bu kadar büyük olup hala çocukça şeyler yapmanı pek tasvip edemedim doğrusu.
Senden büyük olmama karşılık yaptığım bu uyarıyı dikkate al ve arama. Beni değil kimseyi arama. Bu seferlik affediyorum ve seni bulmaya çalışmayacağım. Ayrıca kimseyi gece uykusundan uyandırma hiç bilmediğin küfürlerin arkandan edilmesini istemezsin diye umuyorum "
"Huuuh uzun bir konuşma oldu. Etkiledin beni. Konuşmana bakılırsa olgun birisi olduğun belli ama en fazla ne kadar büyük olabilirsin benden. Sahi kaç yaşındaydın Alihan?" dedim ve gülümsedim. Konuştukları beni oldukça etkiledi. Biraz utandım ama sadece kısa bir anlık. Söylediklerinden çok ses tonuyla ilgiliydim çünkü şuan.
"28 yaşındayım. Bu son konuşma diye bu kadar nazik konuşuyorum. Güldüğüne göre pek ciddiye almış gibi değilsin. Ama uyarı olarak alsan iyi olur. Başının derde girmesini istemem "
"6 yaş ya benim için ideal bir fark bu. Anladık anladık. Yüz kere aynı şeyleri konuştuk. Çok sıkıcı oldu bu konuşma. "
"Bak kırıcı olmak istemediğim için böyle davranıyorum. Ben yüzüne kapamadan sen daha fazla uzatma kapat şu telefonu"
"Tamam tamam kızma yine. Ben şey için aradım seni"
Kızlar söyle diyordu. Ama utanmıştım. Eda elindeki yiyecekleri kemiriyordu. Dilara ise nefesini tutmuş beni ve onu dinliyordu. Ama dizimi dürterek pardon oyarak söylememi istiyordu.
"Ney için aradın beni?"
"Şey ya şey işte. Ben senin sesinden çok fena etkilendim. Ama öyle böyle değil gerçekten çok güzel bir ses tonun var" şu kadar cümleyi 10 saniyeye sığdırmış olmam mucizeydi. Heyecan yapınca hızlı konuşmak kabul utanç vericiydi. Ya da utanç verici olan yüzünü bile görmediğim birinin bu denli etkileyip heyecanlandırmasıydı.
Iliklerime kadar titreten bir kahkaha duydum diğer taraftan.
"Sen ne kadar hızlı konuştun öyle."
"Gülme lütfen. Ya da gül istediğin kadar gül. Böyle ilahi bir gülüşü ilk defa duyuyorum çünkü."
"Ah teşekkür ederim. Az önce gülmekten teşekkür edemedim.
"Ciddiyim ben naziklik olsun diye değil."
"Anlıyorum ve bir daha böyle bir konuşma olmayacak yeniden söylüyorum.
"Anladık yahu yeter. Bin kere aynı şeyi dedin"
"Yapma diye diyorum. Bundan sonra ararsan çünk.." kapatmıştım. Telefonu kapadığım gibi yere fırlattım. Gerçekten artık arama demesi sıkmıştı. Sonunda sinirlenmiştim bende. İnadına arayacaktım işte. Yapma denilen şeylerin daha cazip geldiğini herkes bilirdi. Onun bilmemesi de kendi hatasıydı. Bundan sonrasında tüm suç onundu yani. Fırsat bulduğum her an aramaktan çekinmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensin
ChickLitHukuk bölümünü bitirmiş ve iş görüşmelerine gidiyordu. Yalnızca emeğinin karşılığını para kazanarak çıkarmak istediğindendi. Gittiği görüşmelerden birinde olumlu bir sonuç almıştı arkadaşlarıyla beraber olduğu bir günde.Önceki gece pek uyumamış ols...