İLK GÜN

1.4K 7 1
                                    

Multimedya Sam. İyi okumalar <3 :*

4 yıldır dünyadayım.  Alışmıştım artık. Ne nasıl yapılır öğrenmiş ve yabancılık çekmiyordum. Ta ki o ana kadar.

Bu... bu... duygu... bana çok... YABANCI... neler oluyor. Hem... herşeyden once. O kim?!

"Anna!"

Sam'ın sesiyle irkildim ve düşüncelerimden kurtuldum. Hala bir anlam veremiyordum ama. Sam bana doğru o karizmatik yürüyüşüyle geliyordu. Ah hadi ama bu kadar tatlı gülmek zorunda mı bu çocuk. Sam benim hakkımda herşeyi bilen ikinci kişiydi kişi. Ilk başlarda benden korksada sonradan alışmıştı. Sam yanıma geldiğinde boynuna sıkıca sarıldım. Özlemiştim. Yaz tatilinde onu hiç görmemiştim. Üniversitede ilk yılımızdı ve ben ikimizide aynı okulu kazanmıştık. O şimdiden kızların dikkatini çekmeye başlamıştı. Koyu kahve saçları, geniş omuzları, gözünü kısıp attığı o seksı bakışları ve sert erkeksi hatlarıyla mükemmeldi.

"Nasılsın bakalım bebek özledin mi beni?" diye göz kırptı.

Yapma işte bunu "Çok özledim" demiştim i leri uzatarak.

Yavaşça ayrıldığımızda elini omzuma attı ve "Hadi o zaman okulu keşfedelim biraz" diyip sırıtmıştı. Bende ona eşlik ediyordum sırıtmakta. Eli omzumda yürürken telefonum çaldı. Arayan Ashley'di. Sam'in aşık olduğu kız ve benim en yakın arkadaşım. Tabi Ashley bunu bilmiyor.

"Alo Ashley" dememle Sam'in meraklı bakışları beni buldu.

"Sana bir süprizim vaaarr" demişti kahkahalarının arasında. Her zaman neşelidir zaten.

Yüzümdeki gülümseme daha da artarken ne diyeceğini merak eder bir şekilde bekledim ve

" Dönüyoruuum" diye bağırmıştı. Öyle bir bağırmıştı ki Sam net bir şekilde duymuştu ve benim yanımda havalara uçuyordu.

"Ne!" diye çığlık atıp yerimde zıplamamla ilk günden herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştım. Ama umursamıyordum çünkü en yakın arkadaşım buraya, Londra'ya geri dönüyordu. Ashley annesinin ve babasının ayrılmasıyla gitmişti. 2 yıldır annesiyle New York'da yaşıyorlardı ama nerdeyse her gün konuşurduk. Her zaman anlatacak birşeyler bulurduk. Benim küçük sırrımı bilen ikinci kişide Ashley'di. Dünyaya  geldiğimde ilk onunla tanıştım. Ilk başlarda çok sinir olsamda zamanla en yakın arkadaşım olmuştu ama ben hiç rahat değildim çünkü en yakın arkadaşımdan bir sır saklıyordum. En sonunda bunu ona söyleyemeyeceğimi anlayınca göstermeye karar verdim ve Ashley'i evime davet ettim. Ben bir büyücüyüm ama sıradan bir büyücü değil. Ben elementleri kontrol edebilen tek büyücüyüm. Her türlü büyüyü yapabilirim ama herkes elementleri kontrol edemez. Bunu Ashley'e gösterdiğimde yerinde kaskatı kesilmişti. Benden korkmamıştı. Neden bilmiyorum ama benden korkmamıştı. O günden beri önce Ashley sonra Sam vardı benim için.

Ashley'nin geleceğini öğrenince Sam'la mutluluktan delirmiştik. 32 diş dolaşıyorduk okulda. Herkes bize deli gözüyle bakıyordu ama umrumuzda değildi. Okulu gezme işi bitince Sam;

"Ben birşeyler daha keşfedeyim" diyip kızları işaret etmişti.

Deli bu çocuk. Hem en yakın arkadaşıma aşık hemde çapkın. Sonumuz ne olacak acaba.

Yalnız başıma okulda dolanırken yine onu görmüştüm. Bu... bu insan olamaz. Mümkün değil yani. Ben içimden 'olamaz, vay bee, bu nee, yeniyor mu bu?' gibi şeyler sıralarken yanıma ağır adımlarla gelip elini çeneme koymuştu. Çenemi yukarı itip hayvan gibi açılan ağzımı kapadı ve göz kırparak;

"Merhaba, yeni misin?" dedi.

Ben hala şokta olduğum için cevap veremezken küçük bir kahkaha attı. Tanrım rezil oluyordum. Hemen kendime gelip;

"Merhaba. Evet yeniyim." Diyebildim. Tanrım benimle konuştu ayy benimle konuştu inanmıyorum.

"İstersen okulu gezdirebilirim" dediğinde midemdeki o sızıyı kovmaya çalışıyordum. Neler oluyordu bana. Midemde ki o sızının anlamı ne çözemiyordum. Hafifçe gülüp;

"Teşekkür ederim okulu gezdim." Demiştim. Ah ne yapıyorsun sen salak salak salak! Evet desene. Ama yok beynim bana ihanet edecek illa. Off.

"O zaman bir kahve içmeye ne dersin?" dediğinde hiç düşünmeden " Evet derim" dedim gülümseyip.

Bu yılın çok tuhaf geçeceğine dair içimde bir his vardı ama hadi bakalım. 

HİPNOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin