٢١

6K 694 42
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Ağlamasana artık! Çok çirkin gözüküyorsun, sümüklerin tüm suratını kapladı."

Küçük kızın ağlaması iki kat şiddetlenirken, karşısındaki oğlan çocuğu olmayan sümükten bahsettiği için pişman oldu. Böyle zamanlarda onu güldürmesi ağlamasının durması için yetiyordu. Ama şimdi kız çok içli ağlıyor, okulda diğer çocukların zorbalığına maruz kaldığı için üzgün hissediyordu.

"Bir gün hasta olduğum için okula gelmedim ve şu olanlara bak. Ağlama artık, bir daha hasta bile olsam okula geleceğim. Seni yalnız bırakmayacağım."

"Olmaz daha çok hasta olursun. Onun yerine ben de seninle hasta taklidi yaparım ve gitmem." dedi içli içli. Ağlaması şiddetli olmasa da devam ediyordu.

Ağlaması durana kadar, uzun siyah saçlarını okşadı küçük kızın. Ve komik fıkralar anlattı, tâ ki küçük kız o güzel gözlerini kurulayıp anlattıklarına gülene kadar.

Birkaç gün sonra, küçük kızın doğum gününde, iki kişilik partilerini tepelikteki yeşillikte yapıyorlardı. Heyecanla hediyisini beklerken, uzatılan paketi açtı ve kahverengi ahşap kutuyu görüp kaşlarını çattı. Beğenmediği için değildi, anlamadığı için çatmıştı kaşlarını.

"Bu ne?"

"Hani bir bulut vardı ya, kutuya benziyordu. Pandora'nın kutusu."

"Parolanın kutusu?"

Şen bir kahkaha attı ve cevapladı küçük çocuk. "Hayır, Pandora."

"Her neyse.." dedi biraz bozularak. Yine de merakla kutunun ne işe yaradığını sordu, çocuk da heyecanla cevap verdi.

"Aslında dördüncü sınıftayken bir kitapta görmüştüm."

Kız lafını bölerek atladı. "Bu kış beşinci sınıfa geçtiğinde okulun yan binasına gideceksin değil mi?"

"Üzülme, bir sene sonra sen de geleceksin. Hem sadece birkaç duvar olacak aramızda."

Dudaklarını büzerek kafasını salladı küçük kız, tadı kaçmıştı şimdi. Yine de merakından ötürü, anlatılanı aynı heyecanla dinledi.

"Yani eskiden okumuştum bu yüzden bu kutunun amacını kendime göre değiştirip sana anlatacağım ve sen de o amaçla kullanacaksın"

"Tamam" dedi sabırsızlıkla. Gerçekten onun söyleyeceği şeyi çok merak ediyordu.

"Bundan sonra tüm kötülükleri, acılarını, bu kutuya atmalısın. Yani kötü bir şey olduğunda bir kağıda yazıp onu bu kutuya saklayacak ve bir daha hiç çıkarmayacaksın. Böylece o şey bir daha sana zarar veremeyecek ya da cezasını çekecek."

"Gerçekten mi?" dedi mavi gözlerini iri iri açarak.

"Gerçekten tabii. Ayrıca bu kutu çok çok çok gizli kalmalı. Senin gizemlerini barındırmalı. Kimseye göstermemeli ve herkesten saklamalısın bu kutuyu. Yoksa açılır ve içindeki tüm kötülükler tekrar etrafa saçılır. Anladın değil mi?"

Hızla kafasını salladı, "Anladım, çok gizli tutup, kötülükleri içine hapsedeceğim!" dedi gözleri ışıl ışıl parlarken. Onun mutlu olduğunu görünce küçük çocuk da mutlu olmuştu.

Küçük kız, öyle benimsedi ki kutuyu, herkesden sakındı senelerce. Hatta o kadar sakındı ki, birkaç yıl sonra kutunun varlığını Talha bile unutacaktı. Zira kendisi, unutmak dursun, varlığını atmaya bile kıyamayacaktı.

***

Bilinmeyen:
"Sen tek başına o arka bahçeye gittiğinde, senin ağladığını anlıyorum."

"Sen tek başına anlayamadığım şu şeyleri okuduğunda, seni duyabiliyorum."

"Sen tek başına toprağı seyredalıp gözlerini semadan sakındığında, bakışlarındaki yorgunluğu hissediyorum."

"Sen arkadaşlarının yanında ufak ama sahici bir tebessümü yüzüne misafir ettiğinde, arkasında yatan acı tebessümü bir ben görüyorum."

"Ama biliyor musun? Bakışlarını bir kez olsun topraktan ayırmayıp, yağmurdan sakındığından mıdır bilmem, sen beni hiç görmedin."

"Sana bir sır vermemi ister misin, sarıklı?"

"Tanrıdan neden nefret ettiğimin sırrı."

"İşte tüm sebep bu. Sen de, ben de ve diğer yalnız olan herkes de, bir başına. Anla artık şunu, yalnızız biz. Görülmüyor, duyulmuyoruz. Bir başınayız! Sok artık şu aptal kafana. Hepimiz yalnızız.."

(iletildi)

Sarıklı (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin